Nazım, evrenselliğe ulaşmış bir şair. Komünizm, aşk, dava denilince ilk akla gelen adam. Dünyaya bakış açısına göre kişilerin Nazım’ı tanımlama şekli de farklıdır. Bana göre nazım şartlar ne olursa olsun hayatı seven umut dolu bir adam.
“Yaşamak güzel şey be kardeşim’’ dizesi umut olmuştur çoğu hayattan sıkılmış, umutsuz insana. Aşk denilince de Nazım akla gelir. Hayatına giren her kadın için şiirler yazmış, duygularını haykırmıştır.
Sevmek ve sevilmek bir ihtiyaç. Diğer bütün ihtiyaçlarımız gibi giderilmesi gereken fakat giderilmediğinde insanın psikolojisini, fizyolojisini en çok etkileyen. İnsan sevmeye ve sevilmeye muhtaç bir varlık. Nazım Hikmet’in hayatına giren bütün kadınlara ‘’Nazım’ın kadınları’’ dersek, bu kadınlar onları çok seven ve sevdiğini bu kadar net dillendiren o adama aşıktılar.
Nazım’ın ilk aşkı Nüzhet’den bahsedeyim biraz. Nazım’ın da şiirinde söylediği gibi minnacık bir evde hayatını Nazım ile kurmak isteyen minnacık bir kadındı. Mutluydular. Sonra ne olduysa terk etti Nazım’ı buna dayanamayan Nazım, ayrılığın acısına çözümü yurt dışına gitmekte buldu.
Lena, gerçek adı Ludmilla. Nazım, Nüzhet ile ayrıldıktan sonra Lena ile tanıştı. Evlendiler. Bana göre Nazım sevmeyi seviyordu. Şiirlerinin çoğu bu yüzden yazıldı belki de o kadınlara.
‘’… ek bir düşünceye, birçok düşünceye ve fikre aşık olmadan yaşamak, yaşamak değildir.’’ Sözleri bu fikrimi destekliyor. Ve herkesin bildiği, dillerden düşmeyen büyük aşkına gelelim. Piraye ile Nazım aşkı.
Nazım Hikmet’in en güzel şiirlerini yazdığı kadın Piraye… Evlilikleri süresince Nazım hep hapisteydi. O harika şiirleri orada yazdı. Piraye’ye yazdığı şiirlerin diğerlerinden daha güzel ve duygu yüklü olmasının sebebi hapishanede ona duyduğu özlem olsa gerek.
Nazım’ın hayatı boyunca ayrılık hep aşka dair olmuştur. Bir görüş günü ziyaretine gelen dayısının kızı Münevver’e aşık olur. Nazım’dan aşk dolu mektuplar almaya alışmış olan Piraye bir gün ayrılık mektubu alır. Nazım Münevver’e aşık olduğunu ayan beyan yazar. Piraye ne yapsın. Çaresiz boşanmaya razı olur.
İşler Nazım’ın istediği gibi gitmez. Münevver Nazım’ı bırakır ve kocasına döner. Nazım’da büyük aşkı Piraye’yi kaybeder. Nazım pişman olur. Piraye’nin aşkından ölsede Piraye dönmez. Nereden mi biliyorum ?
‘’Piraye öldü aşkından yine de dönmedi Nazım’a ‘’ dizesinden. ‘’ Seni kol saatimin kayışına yazdım’’ diyen Nazım Hikmet’in saatinde Vera yazıyordu.
Aşk dediğimiz şey Nazım Hikmet’e göre ne demekti? Sevmeyi sevme fikriydi. Ben hep şairlerin bu duygu dolu şiirleri aşık oldukları kişilere yazdıklarını sanardım. Tek kişiye özel zannederdim. Orhan Veli’nin şu şiiriyle karşılaşana dek; ‘’Bütün kadınlar zannettiler ki aşk üzerine yazdığım her şiir kendileri için yazışmıştır. Bense daima üzüntüsünü çektim onları iş olsun diye yazdığımı bilmenin.’’
Bu hayatta hiçbir şey zannettiğimiz gibi değil. Nazım şimdi karşıma geçse sorsam yaptıklarını ve hissettiklerini… Sebebini sorsam. “Bilmiyorum” dese. İnanmam. Her insanın genç yaşlarda yaptıklarıyla ilgili pişmanlıkları ve yaşlılıkta da keşkeleri olur. Seninde vardır Nazım.
Bu dünyadan pişmanlıklarıyla ve keşkeleriyle bir Nazım geçti. Işıklar içinde uyusun.