Çocukken ihtiyaç duyduğun o yetişkin artık sensin… Çocukluk çağı travmaları ve kendine ebeveynlik yapmak.
Travma, içimizdeki çocuğun -otantik benliğimizin- reddedilmesine ve gizlenmesine neden olur. Çoğu zaman yaşanan zorlu yaşantılara “çocuksu” tepki vermemiz toplum tarafından uygun olmayacağı, toplumun beklentisi olan “ağlama” “güçlü ol” ve “üstesinden gel” gibi davranışları gösterebilmek ve kendimizi travma sonrası öğrendiğimiz güvenli olmayan dünyada var edebilmek için başa çıkma mekanizmalarını kullanırız.
Bireyin sağlıklı ve daha anlamlı bütüncül bir hayat yaşayabilmesi için içindeki çocuğun psiko-soyal ihtiyaçlarının fark edilmesi ve koşulsuz şefkat ve kabulle giderilmesi gerekmektedir. Bunun ilk adımı içimizdeki çocuğu görmek, tanımak ve iyileştirmektir.
Bu noktada terapinin amacı; danışanların sorunlarının çocukluktan kaynaklı doğasını anlayarak iç görü kazanmaları ve değişim için farkındalık geliştirmektir. Çocuk ego durumu, çocukluk deneyimlerinden izler taşır. İşte bu nedenle, bugünkü bir olay, geçmiş deneyimleri tetiklediğinde de birey bir zamanlar olduğu çocuk gibi davranabilir. Bir diğer deyişle, çocuğun kişiliğinin geliştiği dönemde yaşanan olumsuz bir olayın benzeri ileride tekrar yaşandığında birey geçmişteki çocuğa döner ve o çocuğun tepkileri ile olayları karşılar.
Çocukluk travmalarındaki çocuğu, bir yetişkin gibi yargılamak, suçlamak ve kınamak yerine; danışanın o travmadaki kişinin henüz çocuk olduğunu hatırlamasını sağlar. İçimizdeki çocuğu ya da çocuk ego durumunu ayrı bir varlık olarak kabul etmek, kendi yargılarımızdan kopmamıza ve onu empati ile değiştirmemize ve böylece gerçek iyileşmeyi sağlar.
Psikolojik kötü muamele, duygusal istismar ve duygusal ihmali içeren ebeveyn davranışları ile çocuğa değersiz, kusurlu, sevilmeyen, istenmeyen veya yalnızca bir başkasının ihtiyaçlarını karşıladığında değerli olduğunu ve tehlikede olduğunu hissettirdiğinde ortaya çıkmaktadır. Bunlar; benlik saygısında düşüklük, kaygı bozukluğu, depresyon, duygusal dengesizlik-tepkisizlik, dürtü kontrol sorunları, yeme bozuklukları, madde kötüye kullanımı ve fiziksel olarak kendini kötüye kullanma; sosyal yetersizlik ve antisosyal davranışlar, bağlanma sorunları, sempati ve empatide düşüklük, kendini soyutlama; öğrenme bozuklukları, akademik başarıda düşüklük ve bozulmuş ahlaki akıl yürütme; fiziksel sağlık ile ilgili gelişme geriliği, somatik şikâyetler, kötü yetişkin sağlığı ve yüksek ölüm oranıdır.
Çocukluk çağında yaşanan istismar, ihmal ve travmalar; bir çocuğun olduğu gibi davrandığında veya bir hata yaptığında cezalandırıldığı-reddedildiği-ihmal edildiği ve böylece güvenlik duygusundan mahrum edildiği için çocuk olmaktan, kendisi gibi davranmaktan alıkoymakta, kendini reddetmesine, hatta zarar vermesine yol açmaktadır.
Güvenli bağlanmaya sahip olanlar ki bu sadece ebeveynlerden değil, ailenin başka bir üyesinden, bir aile dostundan, öğretmenlerden varlığının koşulsuz kabul edilmesi ve onaylanmasını alarak güvenli bir dayanak bulmuş olanlar; bir şekilde bu travmaları ağır bir hasar almadan veya daha kolay atlatabilirken güvensiz bağlanması olanlar daha fazla risk altındadırlar. Böyle bir danışanın terapistin yargısız kabulü ile bağlanma travmasını onarmak, var olan kaynaklarını güçlendirmek ve yeni kaynaklar eklemek için güvenli çocuk becerilerini kullanabilmesi, içindeki çocuğu yargısızca kabullenebilmesi, travmanın neden olduğu utanç duygusunun giderilmesine, otantik benliğine ulaşarak öz değerinin ve kendine güveninin artmasına yardım edecek; psikolojik esnekliğini artıracak, sorunlarla başa çıkabilmesinde yardımcı olacaktır