Başka türlü nasıl yaşar ki insan? Umudu olmayan insan yarım kalmış bir hikayenin sonuna koyulan üç nokta gibi belirsizlik içinde kaybolur gider. Bu yüzden tutunduğumuz en güçlü dal umudumuz olmalı.
Bu hayatta karşılaştığımız tüm olumsuzluklara rağmen, karşımıza çıkan tüm engellere rağmen bütün bu yaşananların elbet bir gün geride kalacağı aşikârdır. İşte bu yüzden bir parça da olsa heybemizde umut taşımalıyız. Ve belki de en önemlisi umudunu sömüren karamsar insanları hayatımızın tozlu raflarına kaldırmalıyız. Çünkü senin yaşam enerjini sömüren ve sürekli karamsarlık aşılayan insanlar senin hayatına senden daha çok müdahale etme hakkını kendilerinde görürler. Buna kesinlikle izin verme.
Bu senin hayatın ve bu hayatı nasıl şekillendirirsen öyle çıkar karşına. Çünkü hayat dediğimiz bu kavram bulunduğu kabın şeklini alan akışkan bir yapıdadır. Ne demek istiyorum? Kendi hayatını ‘UMUT‘ adı altında inşa edersen elbet karşına umduğun çıkar. Fakat kendi hayatını kendine zehir etmeyi görev bilirsen işte o zaman söner umut adına yanan tüm ışıklar. İşte umut dediğimiz yüzde tebessüm bırakan bu kavram senin içinde yanan meşalelerdir. Ne içindeki o masum çocuğun ne de ruhuna renk veren o meşalenin yani umudun sönmesine izin verme! En başta da söylediğim gibi başka türlü nasıl yaşar ki insan? Umudunu kaybetme, zira umudunu kaybedersen başka bir şey kaybetmene gerek yoktur.
Son olarak Yalın’ın ‘Yeniden yandı tüm ışıklar, yeniden…’ şarkısını sizlere armağan ediyorum. Sevgiyle.