Ailede problem çözme ve uzlaşma yöntemleri, Aile içi sorunlar ve aile danışmanlığı.
İletişimsizlik sorunların çözüm odaklı konuşulmamasına, sorunları uzatmaya, biriktirmeye ve ileri atmaya sebep olur. İletişimin sağlıklı olmasında sözlü iletişimden çok sözsüz iletişim daha önemlidir. Hatta sözsüz iletişim, iletişimin %60-70’ini oluşturur. Çünkü sözsüz iletişimde bilgi aktarımından ziyade duyguların, jest-mimikler ve dil ötesi unsurlarla aktarım vardır. Hatta bazen bir bakış, konuşmaktan daha çok şey anlatır.
Mesela bir annenin çocuğuna onaylamadığı bir davranış esnasında atmış olduğu bir bakışın konuşmaktan daha tesirli olduğunu hepimiz ya yaşayarak ya da gözlemleyerek tecrübe etmişizdir. Sağlıklı iletişimde eşitler arası iletişim önem arz etmektedir; eşitler arası iletişimde tarafların birbirine üstünlük kurma çabası olmaz ve olmamalıdır. Eşler arası iletişim de bir eşitler arası iletişimdir. İşte bu noktada eşlerden birinin sergilediği “benim dediğim olacak, ben böyle düşünüyorum öyleyse doğrudur” tarzında iletişim çatışmayı doğurur
Aile içi iletişim ve etkileşim sorununu özetleyerek madde halinde sıralayacak olursak:
- Aileyi ve bireyleri ilgilendiren konular üzerinde, yüzeysel konuşma, ciddiye almama,
- Aşırı soru sorma, yersiz şüphe ve tereddütler,
- Samimiyetsiz davranma ve ilgisizlik,
- Konuşma ve izah etme olmadan, karşı tarafın hareketlerini, düşüncelerini yorumlamaya ve tahmin etmeye çalışma, (en çok görülen çatışma alanı)
- Geçmişteki üzücü ve tatsız olayların sık sık gündeme getirilmesi, geçmişi bu günde yaşamak.
- Sorulan soruları cevapsız bırakma, umursamama,
- Bireylere söz ile baskı kurmaya çalışma,
- Abartılı bir şekilde onaylama veya reddetme, aşırı tepkiler,
- Sık sık öneride bulunma veya kişisel düşünceleri karşı tarafa dayatma,
- Suçlama, sürekli olumuz eleştiri, negatif değerlendirmeler yapma,
- Emir verme, tehdit etme, • Samimiyetten uzak kalma, yalan söyleme,
- Alay etme, küçük düşürmeye çalışma, fikirlere değer vermeme,
- Olayların olumsuz yönlerini çıkarmaya çalışma, kötüye yorma,
- Küçük hataları çok abartma,
- Fedakârlığı sürekli karşı taraftan bekleme,
- Ortak faaliyetlere gereken önemi vermeme, birlikte vakit geçirmeme,
- Karşıdakinin benliğini yok sayma ona ifade etme imkânı tanımama
İletişim sorunları olarak; duygu ve düşüncelerini açıkça söyleyememek, rahat konuşamamak, yaş ve sosyal statü olarak daha büyüklerle rahat konuşamamak, bir arkadaş grubuna girememek, karşıt cinsle arkadaş olamamak belirtilmektedir. Aile içi iletişim eksikliği bireyleri aile içerisinde yalnızlaştırıyor. Özgüven, öz değer azalıyor. Özelliklede çocuk ve ergenler aile içi iletişimsizlikten zarar görüyor. Çocuk ve genç aile içerisinde sağlıklı rol modele ihtiyaç duyuyor. Çocuk ve genç ailede duygu ve düşüncelerini paylaşabilmek, onaylanmak, desteklenmek ve sevgi görmek istiyor. Aradığını bulamayan birey için ailedeki iletişim zayıflıkları psikolojik sorunları tetikliyor.
Aile içinde yaşanan belli başlı problemleri şöyle sırlayabiliriz;
- Evli kişiler arasındaki uyum sorunları
- Ekonomik sıkıntılar.
- Kıskançlıklar.
- Sadakatsizlik.
- Uyuşturucu madde kullanımı
- Alkol bağımlılığı
- Çocukların ergen dönemde sergiledikleri davranışlar.
- Depresyon.
Şiddet Aile İçi İletişimi Yaralıyor
Aile içerisinde uygulanan şiddetin her türlüsü aile içi iletişim eksikliği gelişmesine neden oluyor. Şiddet sözel, fiziksel, duygusal olarak karşımıza çıkabiliyor. Hepsinin de bireylerde yarattığı tahribat oldukça büyük oluyor. Şiddet gerek eşleri gerekse çocuk ve gençleri olumsuz etkiliyor. Aile içi şiddet özsaygıyı, özgüveni, öz değeri zedeliyor.
Aile içi şiddet; eşler arası, anne-baba arası veya ebeveyn-çocuklar arası meydana gelen fizikî veya psikolojik anlamda güç ve kuvvet kullanımının bütünüdür. Aile içi şiddeti körükleyen faktörleri şöyle sıralayabiliriz: Ebeveynlerden veya çocuklardan birisinin aşırı biçimde alkol veya uyuşturucu kullanması. Eşler arasında geçimsizlik baş göstermesi ve boşanma öncesinde ortaya çıkan ve uzun süre devam eden gerginlikler ve kavgalar; eşlerin birbirlerini aldatması ve aile yuvasın sarsmaları. Değişik makro-ekonomik sebeplerden dolayı ailenin yeterince ve sürekli olarak gelire sahip olmaması gibi aile fertlerinin öz güvenlerini ve sosyo-ekonomik durumlarını yıpratacak boyutta devam eden ekonomik krizler.
Sosyal problemli ailenin, akraba ve komşuların desteğinden uzak olması, toplumsal hayattan ve himayeden tecrit edilmesi, barınma imkânlarının elverişsiz olması; şiddetin, toplumda ve özellikle yakın sosyal çevrede benimsenmesi ve gerektiği kadar yadırganmaması. Annenin hamilelik döneminde stres altında olması ve psikolojik sorunlarını çözememiş olması
Bireyin aile içerisindeki huzuru, birlik ve beraberliği, güven ve korunaklı alan hissi kayboluyor. Şiddet sıklaştığında yıkımları daha da büyüyor. Şiddet eşler arasında olabileceği gibi çocuklar arasında veya ebeveyn çocuk arasında da olabiliyor. Daha yetişmiş çocukların ebeveynine şiddet uyguladığı durumlara da sıklıkla rastlanıyor.
Ekonomik açıdan ailede herhangi bir problem yoksa kadının çalışma hayatına katılmamalıdır. Eğer çocuk da varsa çocuğun gelişimi, öğrenmesi ve kritik dönemleri sağlıklı bir şekilde atlatması -özellikle 0–6 yaş arası- için günün büyük diliminde anneye ihtiyacı vardır. Nitekim çocuğun sağlıklı kişilik ve benlik kazanmasında annenin rolü babaya göre çok daha fazladır. Eğer ailede bir mecburiyet ve ekonomik kriz söz konusu ise kadının -çocukları en az olumsuz etkileyecek işlerde- çalışmasında ve aile ekonomisine katkı sağlamasında bir sakınca yoktur.
Mesela ev içinde kadının yapmış olduğu dikiş nakış işleri günümüzde ekonomik kazancı azımsanmayacak kadar çok olan mesleklerden biridir. Ekonomik nedenlerden kaynaklı sorun alanlarından biri de kadının hem işte çalışması hem de evde çalışması problemidir. Kadın sabah iş yerinde bir çalışan iken akşam evinde bir anne, bir öğretmen, bir eştir. Bu noktada karı-koca çalışan ailelerde problemleri en aza indirmek için erkeğin eşine yardımcı olması bir zorunluluktur. Hatta eşi ile vazife paylaşımına gidilmelidir. Eğer erkek bunu düşünemiyor veya düşünmek istemiyorsa kadın bunu uygun bir üslupla eşine söylemelidir. Aksi takdirde aile sistemi her açıdan olumsuz etkilenecektir ve boşanmalara kadar gidecek büyük problemlere yol açacaktır.
Sağlıklı Aile İçi İlişki Nasıl Kurulur?
Sen Dili Değil Ben Dili Kullanılmalıdır.
Sağlıklı İletişimi Engelleyen Sözlü ve Sözsüz Mesajlardan Uzak Durulmalıdır.
İletişimde Etkin Dinlemenin Önemi Göz Ardı Edilmemelidir.
Çocuğun Duygu, Düşünce ve Davranışları Ebeveyn Tarafından Çocuğa Geri Yansıtılmalıdır.
AİLE DANIŞMANLIĞI NE AMAÇLAR?
Aile terapisi olarak da bilinen evlilik ve çift terapisi, çatışmalar yaşayan çiftlerin arasındaki problemleri çözmek için kullanılan bir psikoterapi türüdür. Aile danışmanlığı, evlilik danışmanlığı adıyla da verilen Evlilik terapisinin amacı, çiftlerin arasındaki çatışmaları ve nedenlerini araştırmak, çiftlerin problem çözme, iletişim ve ilişki becerilerini arttırmaktır. Aile danışmanlığı, evlilik terapisinde çiftleri özellikle birbirlerinin rollerine empati ile ilişki kurarak karşı taraftan ne duyulduğunu, ne hissedildiğinin anlaşılması amaçlanır.
Böylelikle aslında ne söylüyor ama nasıl duyuluyor kişi bunun farkına varır, kullandığı iletişim dilini düzeltir ve yaptığı hataları görür. Çünkü bir ilişkide sorun varsa iki tarafında hata payı vardır. Bu hata payında yüzdeler değişebilir. Ama mutlaka her iki tarafında hataları var ve bu hatalar birbirlerini etkiliyordur. Bu yüzden çift terapisinde önemli olan iki tarafında yaptığı hataların karşı tarafı nasıl etkilediği ve nasıl sonuçlar doğurduğunun farkına varılmasıdır. Ve en basitten başlayarak bunların yavaş yavaş düzeltecek yolları fark etmeli ve görülmelidir. Zaten hemen ardandan gerisi çorap söküğü gibi gelecek, sorunlar çözülüp iletişim daha sağlık bir seviyeye oturduktan sonra evlilikteki sorunlar çözülecektir.