Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Bütün Balkan ülkelerinin, Moldova’nın ve hatta Ukrayna’nın, Avrupa Birliği (AB) ve NATO üyeliklerinin konuşulduğu bir ortamda, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin akamete uğratılmış olması stratejik körlüktür. Yeni dönemde, Türkiye-AB ilişkilerine vizyoner bir bakışla yaklaşılması ve sürecin tam üyelik perspektifiyle canlandırılması önem arz etmektedir” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 14’üncü Büyükelçiler Konferansı’nın açılışında konuştu. Bakan Fidan, konferansın ‘milli dış politika’ vizyonunu ele almak için fırsat olduğunu söyledi. Mevcut uluslararası sistemin dünyanın büyük bölümü için barış, istikrar ve adalet üretemediğini, gittikçe dengeden uzaklaşan uluslararası sistemin, öngörülemez pek çok gelişmeyi barındırdığını ve bu durumun kırılganlığı artırdığını belirtti.
‘MÜTEVAZI AMA İSTİKRARLI ADIMLARLA İLERLEYECEĞİZ’
Vizyonlarının, Türkiye’yi Türkiye Yüzyılı’nda sistem kurucu aktörlerden birisi haline getirmek olduğunu belirten Fidan, “Bu büyük hedefe, değişimi öngörerek ve şekillendirerek ulaşacağız. Biz, küresel adaletsizlikleri ortadan kaldıran, ekonomik eşitsizliklerin üzerine giden; barış, güvenlik, istikrar ve refah üreten, etkili, kapsayıcı ve insanlığı kucaklayıcı bir uluslararası sistemin kurulması için diğer ülkelerle birlikte çalışacağız. Büyük değişimlerin stratejik sabır ve güçlü irade gerektirdiği bilinciyle, mütevazı ama istikrarlı adımlarla ilerleyeceğiz. Bu adımlarımızı hayata geçirirken 4 temel stratejik hedef doğrultusunda hareket edeceğiz. Bunlar; bölgemizde barışı ve güvenliği tesis etme, dış ilişkilerimizi yapısal zemine oturtma, refah ortamını geliştirme ve küresel hedeflerimizi ilerletmedir” ifadelerini kullandı.
‘TERÖR ÖRGÜTLERİNE NEFES ALDIRMAYACAĞIZ’
Fidan, ilk hedefin barış ve güvenliği tesis etme bağlamında, çatışma alanlarının azaltılmasına yönelik tedbir ve girişimleri yoğunlaştırmak olduğunu belirterek, “Bölgemizde güvenlik, huzur ve istikrara en büyük tehdit, terör örgütleri ve diğer vekil örgütlerdir. Adı ister FETÖ, ister PKK/YPG, ister DEAŞ olsun, tüm ilgili kurumlarımızla birlikte terör örgütlerine ve arkalarındaki güçlere; ülkemizde ve bölgemizde göz de açtırmayacağız, alan da bırakmayacağız, nefes de aldırmayacağız. Bu doğrultuda içeride askeri, istihbari ve teknolojik kabiliyetlerimizi artırırken, dışarıda ise dostlarımızla etkin iş birliğini sağlayarak mücadelemizi sürdüreceğiz.
Ukrayna savaşının sona erdirilmesi ve barışın tesisi için çaba göstermeye inatla ve ısrarla devam edeceğiz. Savaşta son dönemdeki tırmanmayı endişe verici buluyoruz. Montrö Sözleşmesi’nin uygulayıcısı olarak, özellikle Karadeniz’de sükunetin muhafaza edilmesi, bunu tehlikeye sokacak girişimlerin engellenmesi temel önceliğimiz olacaktır. Dünya üzerinde her haneye etki eden Karadeniz Tahıl Girişimi’nin yeniden canlandırılması için bütün taraflarla temaslarımızı sürdüreceğiz. Bunu yapabilen yegane aktör Türkiye’dir” diye konuştu.
‘İLİŞKİLERİMİZİ POZİTİF İLETLETME ARZUSUNDAYIZ’
Suriye’deki ihtilafın siyasi bir süreçle ve Suriye’nin toprak bütünlüğü temelinde çözüme kavuşturulmasının ana savunucusu olmaya devam edeceklerine vurgu yapan Fidan, şöyle konuştu:
“Suriye’yi terör örgütlerinin sığınağı, vekalet savaşlarının arenası olmaktan çıkarmak için her türlü çabayı göstereceğiz. Güvenli ve onurlu geri dönüşlerin sağlanmasına yönelik çalışmalarımızı da hızlandıracağız. Diğer bir komşumuz Irak’ın toprak bütünlüğünün ve siyasi istikrarının başlıca savunucusuyuz. Bu amaçla Irak’ın, başta PKK olmak üzere terör örgütlerinden arındırılmasına destek vermeyi sürdüreceğiz. Bölgemizde tüm ülkelerle ilişkilerimizi pozitif gündem üzerinden ilerletme arzusu içerisindeyiz. Komşumuz Yunanistan’la ihtilaflı meselelere çözüm bulma konusunda mevcut pozitif atmosferin büyük bir fırsat sunduğuna inanıyoruz. Biz bu konuda samimiyiz. Yunan tarafının da aynı samimiyeti göstereceğini ümit ediyoruz. Öte yandan, milli davamız Kıbrıs’taki duruşumuz açıktır. Kıbrıs Türklerinin egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescili temel politikamızdır. Ege ve Doğu Akdeniz’de hak ve çıkarlarımızı hassasiyetle korumaya devam edeceğiz.”
‘FİLİSTİN’İN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Ortadoğu ve Güney Kafkasya’daki uzlaşma ve normalleşme süreçlerinin hız kazandığını belirten Fidan, “Temel dış politika ilkelerimiz temelinde sorunları çözme, dostlarımızın sayısını artırma ve mevcut dostluklarımızı daha da güçlendirme peşinde olacağız. Güney Kafkasya’da istikrar, huzur, refah ve güvenlik için Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-Ermenistan süreçlerinin eşgüdümlü olarak ilerlemesi elzemdir. Ortadoğu’da kalıcı barışın tek yolu, uluslararası parametreler temelinde 2 devletli çözümdür. Doğu Kudüs’ün başkenti olduğu bağımsız ve egemen Filistin devletinin kurulmasıdır. Bu vizyona zarar veren her türlü adıma ve ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’yı hedef alan provokasyonlara karşı duracağız. Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
‘SÜRECİN CANLANDIRILMASI ÖNEM ARZ ETMEKTE’
Hassas dengeler üzerine kurulu Balkanlar’da, bütün ülke ve milletlerin güven duyduğu ülkenin Türkiye, siyasi liderin ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu dile getiren Fidan, “Türkiye’yi birtakım farazi, tarihten kopuk ve altı boş kavramlar geliştirerek adeta bölge dışı bir güç, hatta hasım olarak nitelemek, Balkanlar’da yapılabilecek en vahim hatadır. Bütün Balkan ülkelerinin; Moldova’nın ve hatta Ukrayna’nın AB ve NATO üyeliklerinin konuşulduğu bir ortamda, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin akamete uğratılmış olması, stratejik körlüktür.
Yeni dönemde, Türkiye-AB ilişkilerine vizyoner bir bakışla yaklaşılması ve sürecin tam üyelik perspektifiyle canlandırılması önem arz etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Türkiye’nin AB üyeliği sürecinin canlandırılması çağrısı temelinde, Türkiyesiz bir AB’nin gerçek manada küresel bir aktör olamayacağını bir kez daha vurguluyoruz. NATO’nun bütün üyelerinin, karşı karşıya olduğu güvenlik tehditleri ve endişelerini eşit oranda gözeten bir yapıda olmasını da beklemekteyiz. Bu çerçevede bazı NATO ülkelerinin, Suriye ve Irak’ta PKK ile olan açık ve örtülü iş birliğine hemen son vermeleri gerektiği çağrısını buradan yineliyoruz” diye konuştu.
‘YENİ İTTİFAK VE ORTAKLIK ARAYIŞINDA OLACAĞIZ’
2’nci hedefin, dış ilişkileri yapısal bir zemine oturtmak olduğunu söyleyen Fidan, “Siyasi, askeri, ekonomik ve diğer alanlarda mevcut iş birliği ve ittifak sistemlerimizi daha etkin kılmak için çalışacağız. Medeniyet köklerimizi kucaklayan vizyoner Türk Devletleri Teşkilatı girişimi bu kurumsallaşmaya bir örnektir. Büyük Türk dünyasında heyecan yaratan bu atılımımızı daha ileri entegrasyon aşamalarına taşıyacağız. Benzer girişimleri İslam dünyasının dayanışmasını artırmak için de hayata geçireceğiz. Bu yolda, artık küresel bir marka haline gelen teknik iş birliği kapasitemizi daha sistematik ve etkili hale dönüştüreceğiz. Yüksek düzeyli stratejik iş birliği konseyleri ve bölgesel istişare mekanizmalarımızı daha etkin ve verimli kullanacağız. Bunlara ilaveten, yeni ittifak ve ortaklık arayışında olacak; dış ilişkiler ve iş birliği ağımızı zenginleştireceğiz” dedi.
3’üncü hedef olarak da refah ortamının geliştirilmesini belirlediklerini dile getiren Fidan, “Bölgesel barış, güvenlik ve istikrara vereceğimiz katkılar refahı da artıracaktır. ‘Türkiye Yüzyılı’nda ikili ve bölgesel ilişkilerimizin ekonomi, ticaret ve finansal ayaklarının daha sistemli ve kurumsal hale getirilmesine çalışacağız. Güçlü, kendine yeterli, küresel fırsatlara erişimi olan bir ekonomi, milli gücümüzün en büyük dayanağıdır. Dış politikamızı da bu ekonomik hedefleri destekleyecek bir şekilde planlayıp yürüteceğiz” ifadelerini kullandı.
‘YEREL PARA BİRİMLERİ ÜZERİNDEN İŞLEMLERE KATKIDA BULUNACAĞIZ’
Türkiye’nin ve bölgenin finansal güvenliğinin sağlanması noktasında alternatif mali ve ekonomik araçlar geliştirilmesine destek vereceklerini söyleyen Fidan, “Bu kapsamda, yerel para birimleri üzerinden dış ekonomik işlemlerin gerçekleştirilmesine katkıda bulunacağız. Öncelikle yakın bölgemizden başlayarak, insan, sermaye, mal ve hizmetlerin dolaşımını hızlandıracak politikaları hayata geçireceğiz. AB ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisinin sağlanması konusundaki çabalarımız da yoğunlaşarak sürecektir.
Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimiz doğrultusunda, tüm coğrafyalarla ticari ve ekonomik ilişkilerimizi geliştirecek ve çeşitlendireceğiz. Savunma sanayi dahil, yüksek ve kritik teknoloji alanlarının ekonominin lokomotifine dönüşümüne yönelik adımların dış ilişkiler boyutunu itinayla yürüteceğiz. Enerji ve ulaşım koridorlarında merkez olma konumumuzu tahkim edecek ve bağlantısallık kapasitemizi artıracağız” ifadelerini kullandı.
‘KÜRESEL SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE KATKI SAĞLAYACAĞIZ’
Fidan, 4’üncü hedefin ise Türkiye’nin küresel hedeflerinin ilerletilmesine katkı sağlamak olduğunu söyleyen Fidan, “Bu kapsamda Yeniden Asya, Latin Amerika ve Afrika Ortaklığı girişimlerimizi, daha kalıcı ve kurumsal bir çerçeveye oturtacağız. Daha adil bir dünya düzeni için küresel sorunların çözümüne katkı sağlamaya devam edeceğiz. Zira küresel adaletsizliklerden rahatsız olan bir milletiz.
Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin bu tutumunu ‘Dünya 5’ten büyüktür’ ve ‘Daha adil bir dünya mümkün’ çağrılarıyla her mahfilde dile getirmektedir. 2’nci Dünya Savaşı sonrasında kurulan yapıların reformu bir zorunluluk haline. BM ve diğer uluslararası kuruluşlarda daha adil temsilin sağlanması ve bu kuruluşların etkinliğinin artırılması yönündeki çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Uluslararası finansal kurumların, borçlanma krizini sona erdirecek ve sürdürülebilir kalkınmanın altyapısını kuracak bir şekilde reformunu savunacağız” diye konuştu.
Konferansın açılışına Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile yurt dışı temsilcilikler ve merkez teşkilatında görevli büyükelçiler, bakanlık yetkilileri ve çok sayıda davetli de katıldı.