Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Akbelen ormanı madencilik gerekçesiyle yok edilirken, ağaçların kesilmesine karşı yöre halkı ve desteğe gelen yurttaşların mücadelesi sürüyor.
Türkiye’nin en büyük orman yangını felaketinin yaşandığı Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy Mahallesi’nde bulunan Akbelen Ormanı, koruma altında olan ve doğa mirası olarak kabul edilen ormanlardan biridir. 740 hektarlık alana sahip olan orman, çam, meşe, kızılağaç, kestane ve çınar gibi çeşitli ağaç türlerine ev sahipliği yapıyor.
Akbelen ormanı neden önemli?
Akbelen Ormanı’nda sayısız bitki türü, 100’den fazla kuş türü ve 30’dan fazla memeli türü yaşıyor. Ormanın kesilmesinin yeraltı ve yerüstü sularında kirliliğe neden olacağını belirten uzmanlar, sadece ağaçların değil, bütün bir ekosistemin yok olacağını ve insan sağlığını tehdit edeceğini ifade ediyor. Ayrıca Akbelen Ormanı, çevredeki diğer yeşil alanları birbirine bağlayan bir koridor. Bu sayede habitat kalitesini ve biyolojik çeşitliliği de artırıyor.
Orman yalnızca yeşil ve yalnızca kömür üretilecek bir ham madde alanı değildir. Orman canlı bir ekosistemdir. Akbelen’de planlanan madencilik faaliyetleri, alandaki eşsiz ekosistemin ve onun içinde yaşayan canlıların yaşam alanını ciddi anlamda tehdit etmektedir.
4 yıldır süren doğa nöbeti
Tarım ve Orman Bakanlığı, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerine kömür temin etmesi için Akbelen Ormanı’nı 2018 yılında Limak Holding ve IC Holding ortak iştiraki YK Enerji şirketine verdi. Bu nedenle evlerine ihbarname gönderilen bir çok İkizköy halkı bir kaç kilometre uzaklıktaki tarım alanlarına taşınmak zorunda kaldı. Ancak madenler için verilen geniş çaplı ruhsat köylülerin yerleştiği bölgeyi de kapsıyordu. Maden şirketi bu sebeple tarım arazilerine de ihbarname gönderdi.
Ardından İkizköylüler, 2019 yılında YK Enerji’ye karşı dava açtı. Ancak dava süreci devam ederken, ormanda ağaç kesimi başlatıldı. Kesime müdahale eden köylüler çalışmaları durdurduktan sonra doğa nöbetine başladı.
Köylülerin nöbeti iki yıl devam ederken, 17 Temmuz 2021’de jandarma ekipleri, kesim ekibine barikat kurarak ormana girmesini sağladı. Köylüler ise barikatları aşarak kesime müdahale etmeye çalıştı. Bu sırada jandarmaların sert müdahalesine maruz kalan köylülerden yaralananlar ve bayılanlar da olmuştu.
Son bilgilere göre; geçtiğimiz günlerde jandarma ve polis zoruyla kesim başladı ama direniş bitmedi. Bir çok ekoloji örgütü Akbelen Ormanı için direnen köylüler ve yöre halkına destek olmak için bölgeye gitti.
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili ve Doğa Hakları ve Çevre Politikaları Başkanı Evrim Rızvanoğlu, TBMM’de yaptığı konuşmada, “Türkiye Ormancılar Derneği Başkanı Sayın Hüsrev Özkara, bizler için hızlı bir çalışma yaptı. Çalışmada Akbelen’de yaklaşık 40 bin ağacın kesildiği bilgisini bizlere söyledi” dedi.
Organize kötülük
Asırlık ağaçlar teker teker düşüp kaybolurken sadece çevreye zarar verilmiyor, alanın ekolojik dengesi bozulmuyor, aynı zamanda bölge halkının yaşamlarında da onarılmaz yaralar açılıyor. Ağaçları kesen şirketin görmediği ya da görmek istemediği temel husus şu: Burada yaşayan insanların doğa ile iç içe bir ilişkisi var. Bu orman, bu toprak hem onların geçim kaynağı, hem de yaşamlarının vazgeçilmez bir parçası. Kesilmesin diye ağaca sarılan 88 yaşındaki Zehra nine sadece ağacı korumayı amaçlamıyor, aynı zamanda kendi yaşamını korumak istiyor. Katledilen ormanlar orada yaşayan insanların kimliğini oluşturuyor. Ağaçlar acımasızca yok edilirken gerçekte insanların kimliklerine saldırılıyor. İnsanlar yaşam alanlarından koparılıyor.
Bu organize kötülük karşısında vatandaşın ülkesini korumaktan başka çaresi yok. Tehlike büyük. Bugün Akbelen’de yaşananlar aslında tüm ülkenin sorunu. Evlerinde oturup, televizyonlardan olanları izleyerek ah-vah edenler şunu bilsinler ki yok edilen ormanlar ve su kaynakları size ait. Yok olan sizin geleceğiniz. Sizi sizden başka kurtaracak başka bir güç de şu an için görülmüyor.