Kocaeli’de son 1 ayda 3 farklı geri dönüşüm fabrikasında yangın çıktı. Kocaeli Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykan Karademir, bu yangınlarla ilgili olarak “Geri dönüşüm tesislerindeki yangınlara hızlı müdahale edilmeli. Çünkü boyutu arttıkça ve süresi arttıkça, gerek çıkan gazların miktarı, gerekse bunların yayıldığı mesafeler giderek artıyor ve çok daha büyük alanlara etki edebiliyor” dedi.
Kocaeli’de son 1 ayda 3 farklı geri dönüşüm tesisinde yangın çıktı. Yangınlar, itfaiyenin müdahalesine rağmen saatlerce sürdü ve güçlükle söndürüldü. Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykan Karademir, geri dönüşüm fabrikalarında son dönemde çıkan yangınların sebepleri ve insan sağlığı ve çevreye etkileriyle ilgili konuştu. Prof. Dr. Karademir, depolama yaparken maksimum dikkat gerektiğini belirterek, “Geri dönüşüm tesislerinde geri dönüştürülebilir bütün atıklar depolanabiliyor ve bunların geri dönüşümleri sağlanıyor.
Bunlardan özellikle plastik türü veya petrol, atık petrol ürünleri türü ya da kağıt türü atıklar yanma özelliklerinden dolayı da çok kolay yanabilir durumda oluyorlar. O yüzden depolanırken ve bunlar işlenirken maksimum dikkati göstermek gerekiyor. Yoksa yanma özelliklerinden dolayı çok kolay yani yangın çıkması ve bunun çevreye yayılması gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bu atıkların uygun bir şekilde taşınması, uygun bir şekilde bulundukları yerde depolanması ve uygun bir şekilde de yine işlenmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘BUNUN KONTROL EDİLMESİ BİRAZ GÜÇ’
Önlemlerin çok iyi bir şekilde alınıp, uygulanması gerektiğini belirten Prof. Dr. Aykan Karademir şöyle devam etti:
“Bu tür tesisler tabi ülkemizde çok fazla var. Boyutları genel olarak küçük ve orta ölçekli sanayi tanımına giriyor. Bu tür tesislerde çok güzel analiz değerlendirme çalışmalarının yapılması gerekiyor. Yangın riskinin çok güzel ortaya konulması gerekiyor. Hangi noktada yangın riski var, ne tür sorunlar ortaya çıkabilir ve bunlara ilişkin senaryoların da geliştirilerek buna uygun önlemlerin alınması gerekiyor. Yani risk yönetimi planlarının oluşturulması gerekiyor. Özellikle sıcaklıkların da artmasıyla ve iklim değişiminin etkileriyle bu tür sorunlar daha da ön plana çıkıyor.
Bu tür, bunlara ilişkin senaryolar geliştirirken de bizim biraz daha dikkatli olmamız, daha ‘işte olmaz’ dediğimiz şeyleri düşünmemiz ve biraz daha çıkabilecek bütün sorunları çok iyi tanımlamamız gerekiyor. Bunları tamamladıktan sonra da buna ilişkin önlemlerin güzel bir şekilde alınıp uygulanması gerekiyor. Mevcut firmalarda bunların yapılması, uygulanması, gerek firma ölçeğinden dolayı, gerekse firmada belli prosedürlere doğru düzgün uyulmamasından dolayı aksaklıklar yaşanabiliyor. Bunun kontrol edilmesi de kamu kurumları tarafından, denetleyici kurumlar tarafından biraz güç.
Çünkü sayıları çok fazla ve kamu kurumlarında bu işi yapacak elemanların sayısı buna yetmiyor. Örnek olarak Kocaeli’yi verirsek Kocaeli’de aşağı yukarı 3 bin 500 işletme var ama işte bunu denetleyecek çevre il müdürlüğü veya kamu denetçisi sayısı en fazla 50. Çok mümkün değil. Dolayısıyla fabrikaların kendi iç denetim süreçlerini çok güzel çalıştırmaları gerekiyor. Bu da belli bir kurumsallık gerektiriyor. Firmalarda da bazen bu noktada zayıflıklar olabildiği için gözden kaçabilen riskler oluyor. Bunlar daha sonra işte çeşitli etkilerle yangına dönüşebiliyor ve o zaman da gerçekten çok büyük bir çevre sorunu ortaya çıkıyor.”
‘KANSEROJEN OLABİLEN BİRÇOK GAZ ORTAYA ÇIKABİLİYOR’
Geri dönüşüm fabrikalarında meydana gelen yanmanın insan ve çevreye olan zararlarından da dikkat çeken Prof. Dr. Aydemir, “Bu tür yangınlara baktığımız zaman bunlar bizim ‘kontrolsüz yanma’ dediğimiz süreçler aslına bakarsanız. Kontrolsüz yanma şu demek, yani sizin hiçbir şekilde kontrolünüzün olmadığı, işin nereye gideceğini bilemediğiniz. Açıkta yanma olduğu için de çoğu yangın haliyle rüzgar etkisiyle buradan çıkan gazlar yayılıyor, uzaklara taşınabiliyor. Ne tür gazlar çıkabiliyor? Karbonmonoksit dışında tabi ki yanan malzemeden kaynaklı birtakım kirletici ve hatta zehirli gazlar ortaya çıkabiliyor.
Bizim çoğunlukla işte tam yanmama ürünleri dediğimiz poliaromatik hidrokarbonlar türü, kanserojen olabilen birçok gaz bu tür açıkta ve kontrolsüz yanma sürecinde ortaya çıkabiliyor ve bunlar da rüzgar etkisiyle etrafa dağılıp gerek insanlara gerekse diğer canlılara ve hatta binalara, toprağa birikim yaparak zarar verebiliyor ve sonuçları uzun süreli olabiliyor. Mesela yangın anında bu tür gazlar yayıldıktan sonra toprağa çöküyor. Toprağa çöktükten sonra onun etkisi çok uzun süre devam edebiliyor” diye konuştu.
‘HIZLI BİR ŞEKİLDE MÜDAHALE EDİLMESİ BİRİNCİ ÖNCELİK’
Yangınlara çok hızlı şekilde müdahale edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Aykan Karademir, şöyle konuştu:
“Önlem alma şansımız çok yok. Bir şekilde kendimizi bu tür etkilerden veyahut duman etkisinden, yayılma etkisinden uzak tutmak dışında yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Çok hızlı bir şekilde müdahale edilmesi ve kontrol edilmesi son derece önemli. Çünkü boyutu arttıkça ve süresi arttıkça, gerek çıkan gazların miktarı, gerekse bunların yayıldığı mesafeler giderek artıyor ve çok daha büyük alanlara etki edebiliyor.
O yüzden hızlı bir şekilde buna müdahale edilmesi birinci öncelik. Ülkedeki geri dönüşüm süreçlerinin çok iyi bir şekilde kontrol edilmesi gerekiyor. Özellikle de küçük, orta ölçekli geri dönüşüm tesislerinde risk planlarının böyle biraz da paranoyakça bir şekilde yapılması ve çıkabilecek bütün risklerin ortaya konulması ve buna uygun önlemlerin, gerekli istihdamların yapılması gerekiyor. Bunların denetlenmesi, özellikle tesis sayısından dolayı dışarıdan denetlenmesi biraz zor olabiliyor. O bakımdan tesislerin kendi iç denetim süreçlerini çok iyi çalıştırmaları gerekiyor.”