Kariyerinde Avrupa Şampiyonası’nda bronz, 23 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası’nda altın madalya kazanma başarısı gösteren ve 2022 yılında aktif sporculuk kariyerini sonlandıran eski milli judocu Dilara Lokmanhekim, hedefinin Türkiye’de zeki, çevik ve ahlaklı sporcular yetiştirmek olduğunu söyledi.
Ortaokul yıllarında judo ile tanışan ve daha sonra bu branşta profesyonel bir sporcu olan Dilara Lokmanhekim (29), kariyeri boyunca Türkiye’yi ulusal ve uluslararası birçok organizasyonda temsil etti. Bu süreçte Avrupa 3’üncülüğü ve 23 Yaş Altı Avrupa Şampiyonluğu’nun yanı sıra Grand Prix şampiyonluğu, 21 Yaş Altı Dünya 2’nciliği bulunan Dilara Lokmanhekim, Nisan 2022’de aktif spor hayatını sonlandırarak Bülent Ecevit Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümünü bitirdi. Yaklaşık 5 senedir Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı olarak öğretmenlik yapan eski milli sporcu, judoya başlama hikayesinin yanı sıra profesyonel kariyerinde yaşadıklarını ve bundan sonraki kariyer hedefleri konusunda Demirören Haber Ajansı’na (DHA) açıklamalarda bulundu.
“ANNEM BU SPORU YAPMAMI UZUN BİR SÜRE İSTEMEDİ”
Spor hayatına, okuluna gelen judo antrenörüyle tanışarak başladığını ve ailesinin ilk olarak bu spora sıcak bakmadığını söyleyen Dilara Lokmanhekim, “Oyun oynamayı çok seven, hareketli bir çocuktum. Bu yüzden ailem beni farklı branşlardaki sporlara yönlendirdi. Ortaokuldaki beden eğitimi öğretmenim, judoya başlama sürecimde büyük bir rol oynadı. Okula gelen judo antrenörünün bu sporu tanıtmasıyla, bu branşa olan ilgim başladı.
Annem bu sporu yapmamı uzun bir süre istemedi. Yakın çevremizden de bu konu hakkında olumsuz düşünceler oldu. Ancak insan isteyince bunları görmezden gelebiliyor. Babam ise bu konuda hep beni destekledi. Bir süre sonra kazandığım başarılar, ailem başta olmak üzere tüm çevremi ikna etti diyebilirim” dedi.
“KAZANDIĞIM İLK MADALYAMI TÜM GÜN BOYNUMDA TAŞIDIM”
Judoya başladıktan 3 ay sonra Antalya’da yapılan seçmelerde ilk madalyasını kazanan Lokmanhekim, “Benim için çok özel bir turnuvaydı. Küçük bir çocukken elde ettiğiniz ‘ilk’ başarılar her zaman ölümsüz oluyor sanırım. Kısaca özetlemek gerekirse madalyamı tüm gün boynumda taşıdım” ifadelerini kullandı.
Bakü’de düzenlenen ilk Avrupa Oyunları’nda Türkiye’yi temsil eden Lokmanhekim, o dönemi ise şöyle anlattı:
“2015 yılı çok formda ve çıkışta olduğum bir yıldı. Fakat Avrupa Oyunlarını 7’nci olarak tamamladım, bu beklediğimizden kötü bir sonuçtu. Ancak olimpiyat oyunları için devam eden puan toplama sürecinde, Avrupa oyunlarını sadece bir turnuva olarak değerlendirip önümdeki maçlara odaklandım.”
“EN BÜYÜK MOTİVASYONUM KENDİME OLAN İNANCIMDI”
Disiplin, adanmışlık ve fedakarlığın kazandığı başarılardaki en büyük etkenler olduğunu belirten eski milli judocu, “Kariyerimin zirve noktasında elde etmiş olduğum başarılarda, sonuçtan çok sürecin beni mutlu ettiğini hatırlıyorum. En büyük motivasyonum, kendime olan inancımdı. Karşımdaki rakibim hangi başarıyı elde etmiş olursa olsun aynı şartlarda maça çıktığımızı hep kendime hatırlatıyordum. Ve tabii ki günün sonunda madalya için kürsüye çıkabiliyorsak, yaşanılan tüm zorluk ve yorgunluklar unutuluyor” diye konuştu.
“RİO OLİMPİYAT OYUNLARI’NDAN SONRA EN BÜYÜK DEZAVANTAJIM, ARKA ARKAYA BÜYÜK SAKATLIKLAR YAŞAMAKTI”
Spor hayatı boyunca birçok sakatlık geçirdiği de söyleyen 29 yaşındaki eski milli sporcu, “Birden fazla ciddi sakatlık geçirdim. Sakatlık bir sporcunun kariyerinde yaşayabileceği en zorlu dönem diyebilirim. Antrenmanlardan ve yarışma rutinlerinden geride kalmanın yanı sıra, tedavi olmaya ve performansınızın minimum düşmesi için antrenman yapmaya çalışıyorsunuz.
Sadece fiziksel değil, zihinsel olarak da bu süreç bir hayli yıpratıcı oluyor. 2016 Rio Olimpiyat Oyunları’ndan sonra en büyük dezavantajım, arka arkaya büyük sakatlıklar yaşamak oldu. Bu süreçte tabii ki sporu bırakmayı düşündüm. Fakat hiçbir zaman denemeden başarılı ya da başarısız olacağımı bilemezdim. Bu yüzden mücadele etmeye devam ettim” diye konuştu.
Lokmanhekim, kariyerindeki en unutamadığı maçın 2016 Rio Olimpiyat Oyunları’nda oynadığı maç olduğunu vurgulayarak, “İçimde kalan en büyük durum ya da maç, hiç şüphesiz ki 2016 RIO Olimpiyat Oyunları’nda oynadığım maçtı. Son ana kadar her şey ve tüm hazırlıklar iyi gitti. Olimpiyatlardan önceki son yaptığım maçta performansım da çok iyiydi. Fakat olimpiyat oyunlarında belki de son dönemlerimin en kötü performansımı sergiledim. Ve tekrarı olmaması insanın içinde kalan bir durum” dedi.
“TÜRKİYE’NİN ZEKİ, ÇEVİK VE AHLAKLI SPORCULAR YETİŞTİRMESİNDE ROL OYNAMAK İSTİYORUM”
Sporculuk hayatının kendisine özgüven ve pozitif bakabilme yeteneği kattığını belirten Lokmanhekim, “Öncelikle spor yapmanın çocukluk ve gençlik dönemimde gelişimime yaptığı katkıdan dolayı yetişkinlik hayatımda bunun büyük pozitif etkilerini gördüm. Karar verebilme yeteneği, özgüven, zorluklarla başa çıkabilme ve hayata daha pozitif bakabilme sporun bana kattığı pozitif etkiler diyebiliriz. Ayrıca spor sayesinde, çok fazla ülke gezip farklı kültürleri görme fırsatım oldu, bunların hepsi farklı birer deneyimdi benim için” dedi.
Sporcu olmasaydı yine de sporun içerisinde ya da aktif olabileceği bir meslek yapmayı düşüneceğini söyleyen Lokmanhekim, “Çocuklara, kazandığım tecrübe ve bilgi birikimini spor ile aktarmak en büyük hedeflerimden biri. Türkiye’nin zeki, çevik ve ahlaklı sporcular yetiştirmesinde rol oynamak istiyorum” diyerek sözlerini noktaladı.