Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Edebiyat Fakültesi Müzecilik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Remzi Yağcı, “Depremle ilgili ibret verici alanlar korunup müzeleştirilmeli” dedi.
Kahramanmaraş depremi ile müzelerin risk yönetiminde eksik kalındığı noktalar olduğunu belirten Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Edebiyat Fakültesi Müzecilik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Remzi Yağcı, Japonya ve Çin’deki gibi deprem müzeleri oluşturulması gerektiğini belirterek, “Toplumda deprem bilincinin mutlaka oluşturulması gerekiyor. Japonya ve Çin, ibret verecek bir şekilde depremin olduğu yerleri, yolları, binaları müzeleştirmiş. Türkiye’de depremle ilgili ibret verici alanların mutlaka olduğu gibi korunup, müzeleştirilmesi gerekiyor” dedi.
Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde çok sayıda müze ve kültür varlığı olumsuz etkilendi. Depremden etkilenen eserler hızlı müdahale ile koruma altına alınırken, deprem öncesi ve sonrasında müzelerdeki risk yönetimi konusunda eksik kalındığı görüldü. Deprem, sel, savaş gibi risk durumlarında her müzenin kendine göre bir risk yönetimi olması gerektiğini belirten DEÜ Edebiyat Fakültesi Müzecilik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Remzi Yağcı, Türkiye’de deprem müzeciliği ile toplumsal deprem bilinci oluşturulması gerektiğini söyledi.
‘DOĞU ANADOLU FAYI ÇOK CİDDİ ÖNLEMLER ALINMASI GEREKTİĞİNİ GÖSTERDİ’
Türkiye’deki müzelerde depreme yönelik çalışmaların 1999’daki Gölcük depremi ile birlikte başladığını ve risk yönetimi konusunda önlemler alınması konusunda çalışmalar yapıldığını bildiren Prof. Dr. Remzi Yağcı, “Doğu Anadolu’daki fay kırılması çok daha ciddi önlemlerin alınması gerektiğini göz önüne serdi. Bütün önemli kentlerin fay hatları etrafında kurulduğu ve buna paralel olarak risk yönetiminin düşünülmediği ortaya çıktı.
Bakanlığın açıklamalarına göre ciddi zayiat olmamasına rağmen müzelerde ciddi risk sorunları var ve risk politikaları oluşturulması gerekiyor. Afet riskinin azaltılması için ne tür politikalar izleneceğinin araştırılması gerekiyor. Müzelerin kendi aralarında iklimsel değişiklikler ve zeminsen farklılıkları var. Her müzenin kendine ait risk yönetimini oluşturulması lazım. Depremin ardından ciddi bir sel tehlikesi var. Bunlara karşı önlemlerin artırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘GÖÇ MÜZELERİNİN DE OLUŞTURULMASI GEREKİYOR’
Deprem müzeciliği ile farkındalığın artırılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Yağcı, “Toplumda deprem bilinci, afet bilinci mutlaka oluşturulması gerekiyor. Türkiye, dünyada deprem riski altında olan 6’ncı ülke. Bunların içerisinde Japonya, Çin Amerika, Güney Amerika’da Peru, Şili gibi bölgeler ve İran var. Türkiye’nin de koruma önlemlerinin yanı sıra insanları da bilinçlendirme çalışması yapması gerekiyor. Müzecilik açısından bu çalışmalar, Japonya ve Çin’de kurulduğu gibi deprem müzelerinin ya da afet müzelerinin kurulması ve toplum hafızasının canlı tutulması gerekiyor.
Eğitimin de bir parçası olması gerekiyor. Ayrıca iç ve dış göçler oluyor. Bu göçlerle ilgili kültürel önlemlerin alınması ve göç müzelerinin de oluşturulması gerekiyor. Japonya ve Çin olduğu gibi ülkeler görüntüleri kullanmış. İbret verecek bir şekilde depremin olduğu yerleri, yolları, binaları müzeleştirmiş. Eklenti binalarda sergilerde depremin korkunçluğunu bilgi vererek sergilemişler. Kahramanmaraş depremi 11 ili etkiledi. Depremde etkilenen binaların kültürel miras listesinde veya tescilli olmasıyla ilgili birçok örnek var. Tescilli yapıların veya onlara eklenecek müze binalarıyla olduğu gibi korunmasının önemi büyük. Depremle ilgili ibret verici alanların mutlaka olduğu gibi korunup, müzeleştirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
‘MÜZE PERSONELİ EĞİTİLMELİ’
Deprem öncesinde veya sonrasında yapılacak olan çalışmalar konusunda müze personelinin de iyi eğitimli olması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Remzi Yağcı, personelin müzenin iklimsel koşullarını, zeminle ilgili bilgilerini sahip olması yanı sıra deprem, sel, savaş gibi risk durumlarında ne yapacağını çok iyi bilmesi gerektiğini belirtti. Arkeolog, sanat tarihçisi yanı sıra deprem uzmanlarından yararlanılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Yağcı, “Yöntemler konusu önemli. Teori değil pratikte depremle ilgili uygulamaların yapılması gerekiyor. Süratle hareket etmek için uygulamalı eğitimlerin yapılması gerekiyor” dedi.