Seçime çok az bir süre kalmışken, iktidar ve muhalefet arasında kıyasıya çekişme devam ediyor. Kıyasıya dedim çünkü gerçekten kıyıyorlar.
Geçenlerde Erzurum’da miting yapan Millet İttifakı’ndan CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu’nu destekleyenler, bir grup tarafından taşlı saldırıya uğradı. Ekranlardan şaşkınlık, endişe ve üzüntü içerisinde izledik.
Geçmişin İzleri
Bu durum 2015’in 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasında meydana gelen vahim olayların yeniden hafızalarda yer etmesine neden oldu. Ancak ülkemiz o günden bugüne geldiği noktada; yaşanan pandemi dönemi, kadınlar için hayati önem arz eden İstanbul Sözleşmesi’nin iptali, ardından gelen Rusya-Ukrayna savaşının neden olduğu etkiler ve tüm bu sürece yayılan ekonomik kriz, son olarak 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde aldığımız yaraların, ve bugün 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un, kadınların aleyhine olacak şekilde revize edilme tehdidi, ne denli bir kaosun içerisine sürüklendiğimizi gösterdi.
Cumhuriyetin 100. Yılı’na doğru giderken 14 Mayıs’ta gerçekleşecek seçimin önemini, tüm ülke olarak idrak etmemiz gerektiğine varalım. ‘Seçmen Halk’ olarak bundan sonra yönetimde kimin yer alacağına karar verirken önceliğimiz bu ülkenin ve yurttaşlarının güvenliği ve refahını kendi çıkarlarının üzerinde tutan, bağımsız yargı ve demokratik bir yönetim anlayışına sahip aktörlerin bu minvalde olmasıdır.
Umut dolu yarınlarımız için,
Aydınlık bir gelecek için.