Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.’nin (TUSAŞ) geliştirdiği yerli eğitim ve hafif taarruz uçağı HÜRJET’in başmühendisi Nuri Arda Güngör, “HÜRJET’in testlerinde de görüyoruz ki performansı iyi görünüyor. HÜRJET rakiplerinin katbekat üstüne çıkacak. Şu an bile onu datalardan görüyoruz” dedi.
TUSAŞ tarafından geliştirilen Türkiye’nin ilk jet motorlu eğitim ve hafif taarruz uçağı HÜRJET, 25 Nisan’da ilk uçuşunu gerçekleştirdi. 26 dakika havada kalarak uçuşunu emniyetli bir şekilde tamamlayan HÜRJET, dünkü ‘İstikbalin Yüzyılı Tanıtım Programı’nda sergilendi. TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil, programda yaptığı açıklamada, HÜRJET’in 2025 yılında teslim edileceğini söyledi. HÜRJET’in başmühendisi Nuri Arda Güngör de uçakla ilgili DHA’ya açıklama yaptı.
‘RAKİPLERDEN 1 SENE ÖNDEYİZ’
Güngör, 5 yıldır HÜRJET projesinde çalıştığını, öncesinde de HÜRKUŞ projesinde görev aldığını söyledi. Benzer uçakların minimum 6 sende uçurulduğunu belirten Güngör, “Bunların çoğu da bizim birebir rakibimiz değil. Güney Kore’nin KAI T-50 uçağında mühendisler Lockheed Martin’den ciddi destek aldı. İtalyanların Alenia Aermacchi M-346’sı aslında Rusların Yakovlev Yak-130’unun tasarımını alarak ortaya çıkarılan bir uçak. HÜRJET gibi özgün, kendi bileğinin hakkıyla ve bu kadar görünen, görünmeyen ambargoya rağmen bu işi yapabilmek bizim için gurur. İstatistiki olarak baktığımızda da proje başlangıç ve uçuş tarihleri açısından 1 sene öndeyiz” diye konuştu.
‘BİZİM İÇİN BASAMAK’
Projeyi hızlı şekilde hayata geçirmek istediklerini kaydeden Güngör, “Bir kere bu uçak, Hava Kuvvetlerimiz tarafından ihtiyaç duyulan bir uçaktı. HÜRJET bizim için bir basamak. Biz HÜRJET’le ömrümüzü geçirmek istemiyoruz. HÜRJET’i ürün olarak vererek; 100 tane uçağın Hava Kuvvetleri filosunda olmasını, Türk Yıldızları olarak üstümüzden geçmesini ve sonrasında uçak gemisine uyumlu varyantlarının geliştirilmesi için çalışmak istiyoruz ki zaten bunu da paralelde çalışıyoruz.
Biz, süreç içerisinde sözleşmesini imzalamamıza rağmen alamadığımız, yavaşlatılan, geç verilen alt sistemler ile karşı karşıya kaldık. Ama ekosistemimiz o kadar büyümeye başladı ki çok hızlı bir şekilde alternatiflerini üretebildik. Biz, yabancı bir firmadan alamadığımızı gördüğümüz an, hemen yerli bir firma bularak plan oluşturduk. Bu firmalar, yabancı firmaların bize hazır dediği; ama yıllar sonra vereceği üründen daha hızlı bir şekilde teslimat gerçekleştirdi. Bu sebepler de bizi kırbaçladı” açıklamasında bulundu.
HÜRJET’i eş değer olduğu uçaklarla kıyaslayan Güngör, “Bizim onlardan 10 sene, 20 sene sonra bu tür uçakları yapıyor olmamız, geride kalmış olduğumuz anlamına gelmiyor. Biz, ‘Yeni teknolojileri burada kullanabiliriz’ dedik. Bu uçakta, F-35 ve Kaan’da kullanılacak çok geniş bir ekran ve kokpit var. Bunların tasarımını ve yazılımını da biz yaptık. Hava Kuvvetlerimizin istediği tasarımı biz buraya çok rahat ekleyebildik” dedi.
‘KAAN’A DA ÖN AYAK OLUYOR’
HÜRJET’in bir eğitim uçağı olmasına rağmen tamamen dijital bir uçak olduğunu ifade eden Güngör, şöyle konuştu:
“HÜRJET’in güç dağıtım üniteleri, merkezi kontrol bilgisayarları var. O yüzden biz bu uçağa herhangi bir yerden bağlanıp, bir kusuru varsa tespit edip; yeri geliyor yurt dışından güncelleme yapılmasını sağlayabilir hale getirdik. O yüzden şu an kompakt, hızlı ve yeni teknoloji ile donanmış bir uçak.
Bu teknolojiler Kaan’a da ön ayak oluyor tabii. Aynı zamanda şirkette de bu teknolojiler konusunda yeni bir ekol oluşturuyor. HÜRJET’in testlerinde de görüyoruz ki performansı iyi görünüyor. Diğer rakiplerinin katbekat üstüne çıkacak. Şu an bile onu datalardan görüyoruz. O yüzden HÜRJET onların kat kat üstünde. Bununla beraber, esnek ve modifiye edilebilir bir uçak.”