Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Emel Şerife Baştürk, seçim sürecinde sosyal medyada yayılan yanlış bilgilere karşı uyarılarda bulundu. P
Türkiye, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanırken, sosyal medya da adayların en etkin propaganda araçlarından biri haline geldi. Bu durum, sosyal medyada her gün yayılan yeni bilgilerin doğruluğunun da sorgulanmasına sebep oldu. Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emel Şerife Baştürk, kullanıcıları doğru sosyal medya kullanımı konusunda uyardı.
Sosyal medya üzerindeki anonim hesapların güvenilirliğinin mutlaka sorgulanması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Baştürk, “Sosyal medyanın bilinçli kullanımı her dönemde çok önemli, ama şu seçim gündeminin en yoğun olduğu şu son zamanlarda özellikle bireysel kullanıcının da yapması gereken bazı doğru davranışlar var. Öncelikle doğru enformasyona ulaşabilmek için farklı kaynakları takip etmelerini öneriyoruz. Eğer anonim hesaplarsa, anonim hesapların güvenilirliği sorgulanmalı. Doğrudan şahısların kendi açıklamalarını takip etmekte yarar var.
Örneğin, bir iletişim akademisyeni olarak ben bütün adayların kendi hesaplarını, yani resmi hesaplarını takip etmeye özen gösteriyorum. Bu şekilde her görüşün ne söylediğini anlamamızda fayda var. Eğer bir içerikle ilgili şüpheniz varsa, bunun için de teyit edilebilecek bazı kanallar var. Onları teyit etmelerini öneririm” dedi.
‘HEPİMİZ GÖRÜŞLERİMİZİ PAYLAŞACAĞIZ VE KENDİ DOĞRUMUZA KARAR VERECEĞİZ’
Sosyal medya üzerinde hakaret ve küfüre varan yazışmalardan da bahseden Prof. Dr. Emel Şerife Baştürk, “Biliyorsunuz, seçim demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Burada da herkesin ifadesini, görüşünü açık şekilde ifade edebilme özgürlüğüne sahip olmasını hepimiz arzu ederiz. Ama özellikle kullanıcılara sakin kalmalarını, linç kültüründen uzak durmalarını, karşıt görüşleri incitecek ya da o demokratik tartışma ortamını zedeleyecek paylaşımlarda bulunmamalarını özellikle tavsiye etmek istiyorum.
Çünkü bu dönemde hepimiz görüşlerimizi paylaşacağız ve bunların içerisinden kendi doğrumuza karar vereceğiz Ama diğerlerinin görüşlerine saygı duymadığımız durumda, eğer saygı göstermezsek, onların görüşlerini açıklamalarına müsaade etmezsek, o zaman bu demokrasi ortamını yakalamamız çok zor olur. Maalesef şu süreçte sosyal medyada hakaret, küfür, farklı görüşleri dışlayan, yok saymaya çalışan paylaşımları ben de gözlemliyorum. Bunlardan uzak kalmalarını tavsiye ediyorum.
Siz bu paylaşımları yapmıyorsanız dahi, bu paylaşımları bazen kınamak için bile yeniden yayınlamak ya da işte ekran görüntüsü alıp paylaşmak gibi şeyler yaparak bunların çoğaltılmasına ya da dolaşımda kalmasına da aracılık etmeyin. Eğer bir hakaret içeriyorsa bir paylaşım bence tamamen görmezden gelin. Eğer şiddet ya da tehdit gibi şeyler içeriyorsa kullanıcılar o sosyal medya hesabı üzerinden şikayette de bulunabilirler. Bu aslında bence güvenli bir sosyal medya medya ortamı için bizim sorumluluğumuz diye düşünüyorum. Doğrudan hakaret, tehdit, şiddet içeriyorsa bazı içerikler, paylaşımlar, biz o hesabı şikayet edebileceğimizi de aklımızda tutmalıyız” ifadelerini kullandı.
‘KAZANANI BELİRLEYECEK ŞEY, DOĞRU SOSYAL MEDYA KULLANIMI OLACAK’
Siyasetçilerin sosyal medya kullanımına da değinen Prof. Dr. Baştürk, “Bu süreçte aslında sosyal medyanın, özellikle genç seçmene ulaşmak için yoğun kullanıldığını da görüyoruz. Hani bu bir taraftan sevindirici. Çünkü gençler artık geleneksel medyayı çok fazla takip etmiyorlar. Çoğu sosyal medyadalar, TikTok şu an çok popüler durumda. Bence bu seçimin kazananı ya da önde gidenini belirleyecek olan şey doğru sosyal medya kullanımı olacak. Bunun da altını çizmek istiyorum. Burada da asıl siyasetçilere de bir sorumluluk düşüyor.
Çok popüler olan akımlar yapmak mı tercih edilmeli? Yoksa gerçekten gençlerin ne istediğini anlayacak, onların politik tartışmalara dahil olmalarını sağlayacak bir süreç ya da bir ortam oluşturmak mı? Bu ortamı oluşturabilmek çok daha önemli. Örneğin, 2009’da Obama’yı seçim sürecinde çok öne taşıyan aslında gençlerle kurduğu o interaktif iletişimdir. Sosyal medyayı çok doğru kullanmıştı. Gençler için forumlar oluşturmuştu ve onların sesine kulak verdi. Örneğin siyasal iletişim tarihinde Obama’nın kampanyası bizim için örnek bir kampanyadır.
Aslında tabii Obama’nın kampanyası 2009’daydı. Ondan bu yana sosyal medya araçları çok gelişti, çok çeşitlendi. Bu çeşitlilikte aslında hani medyayı kullanma mantığı çok değişmiyor, mecralar değişiyor aslında. Yani geleneksel medyaya baktığımızda da enformasyonu çarpıtan büyük medya kanalları var. Biz ne yapıyoruz? Farklı kanalları takip ederek bir orta yol çalışıyoruz. Yani bir nevi orada aldığımız enformasyonu kontrol ediyoruz. Şu an sosyal medyada çok hızlı bir şekilde enformasyon akımı var. Mesela özellikle TikTok’ta akımlar, işte videolar çok fazla var.
Burada siyasetçi için gerçekten karşılıklı diyalog kurabilmek önemli olmalı. Çünkü biz her zaman, ‘Miting alanlarındaki kalabalık her zaman sandığa yansımaz’ diyoruz. Aynı şeyi şimdi sosyal medya için de söylüyoruz. Mesela TikTok’ta çok fazla etkileşim alıyor olabilirsiniz, sizin paylaşımlarınız çok yayılıyor olabilir, ama bunun sandığa ne kadar yansıyacağı soru işaretidir. Bunu doğru düşünmek lazım. Gerçekten bu etkileşimi mi alıyorsunuz, yoksa bu sadece bir popülarite aracı olarak mı kullanılıyor? Bence siyasi partiler bunu doğru analiz etmeliler” diye konuştu.