Meryem Ana, tarihe adını yazdırmış önemli figürlerden biridir. Yahudililer’e göre zinakâr kötü bir kadın(haşa), İslam’a göre Ruhullah ve Kelimetullah sıfatını taşıyan Hazreti İsa‘nın kıymetli validesidir.
Üzerinde duracağımız kısım tarikatımsı Protestan kiliselerini ayrı tutarak, Katolik ve Ortodoks mezheplerine göre Hazreti Meryem’in putlaştırılmış konumudur. Zira Katolik kiliselerde Meryem Ana’nın heykeli önünde dua edilir, ondan medet umulur. Ortodoks kiliselerde keşişler “Kutsal Tanrı-doğuran, kurtar bizi” şeklinde dualarda bulunarak Meryem ikonalarının önünde secde ederler. Öncelikle atfedilen aşırı kutsiyetin tarihsel gelişimine ve evrilerek bugünkü şeklini almasına değinmekte fayda vardır.
Hazreti İsa bir Yahudi‘ydi, yani zamanının aracı kabul etmeyen en tek tanrıcı dinine mensuptu. Meryem’e atfedilen kutsallığın ne İsa’nın öğretileri ne de Yahudilik tarafından kabul görmesi mümkün değildir. Kuruluşlarını İsa’nın 12 havarilerine kadar dayandıran tarihsel, Ortodoks ve Katolik kiliselerinde Meryem Ana’nın tanrısal seviyeye çıkmasının sebebi ve temeli neydi o halde? İsa’nın kendisinin tek aracı olduğu ve sadece İsa’nın adıyla dua edilmesinin gerektiği(Yuhanna 14:13, 1.Timoteos 2:5) İncil’de yazılı olmasına karşın İncil otoritesinin es geçilerek Meryem’in eş kurtarıcı ilan edilmesinin, ondan yardım istenmesinin, Tanrı’ya şirk koşulmasının çıkış noktası M.S 431‘de toplanan Efes Konsili‘dir. 5. yüzyıla kadar Meryem’ e kutsiyet atfetmeyen Yahudi kökenli imanlılar sadece İsa aracılığı ile Tanrı’ya dua ediyor, O’ndan yardım istiyorlardı.
Efes Konsili ile birlikte İncil’de yazmamasına karşın Meryem’e Tanrı doğuran anlamına gelen Theotokos ünvanı verilerek ilahileştirme adımı atılmış, ek olarak da “Ebedi Bakire” ünvanı verilmiştir fakat İncil’de İsa’nın mucizevi doğumundan sonra başka kardeşleri olduğunu yazar(Matta 13:55). İncil’e tamamen zıt olan bu putperest inanışın kilisenin damarlarına sızdırılarak tahrifat yaratmasının sebebi Efes Konsili’nin isminde yatmaktadır.
Efes şehrinin en rağbet gören, en saygıdeğer, en ulu tanrıçası Artemis idi. “Ebedi Bakire” sıfatına sahip Artemis… Cennetin Kraliçesi ve şifa dağıtan Artemis… Pavlus‘un daha 57-58 yıllarında Efes’e yaptığı ziyarette Hristiyanlık inancını yaymaya çalışırken Efes halkı tarafından neredeyse linç edilmek üzere olduğu, Efesliler’in “Efes’in Artemis’i uludur!” diye bağırarak kent meydanında Pavlus’a gösterdiği vahşi tepki İncil’de kayıtlıdır(Elçilerin İşleri 19:28).
Sene 431’e geldiği halde, Hristiyanlık inancının kurulduğu ilk kiliselerin merkezlerinden olan Efes şehrinin halkını putperest adetlerinden arındırmak kolay olmadığından Hristiyanlık içine putperest elementler adapte edildi… İsa’nın annesi Meryem’e Artemis’in sıfatlarını yüklediler. İncil’de anlatılan, İsa’dan sonra da çocukları olan inançlı kadın Meryem artık “Ebedi Bakire, Cennetin Kraliçesi, Tanrı Doğuran, Azizlerin En Yücesi” gibi sıfatlarla tanrılaştırıldı. Bitmedi, ileri safhalarda Meryem’in öldükten sonra bedeninin göklere çıkarıldığı ve orada taçlandırıldığı iddia edildi. Üstüne üstlük İncil’e göre İsa’dan başka herkesin günahkar olduğu dünyada Meryem’in de hiçbir günah işlemediği kilise tarafından kabul edildi. Yetmedi, dayanağı olmayan bu hurafe üzerinden kilise teolojik farklılıklar üretmeye koyuldu.
Ortodokslar’a göre Meryem günahlı doğmuş, Kutsal Ruh ile dolup İsa’ya hamile kaldıktan sonra günahtan arınmıştı. Katolik inancında ise daha ileri gidilerek Papa 9. Pius tarafından 1854 yılında Meryem’in tamamen günahsız doğuşu kilise kanonlarına dogma olarak yerleştirildi. Kısacası domino etkisiyle kümülatif olarak üzerine sıfatlar eklene eklene günümüze dek süregeldi kilise tahrifatıyla başlayan Meryem kültü. İsa’yı doğuran, Tanrı’nın planının bir parçası Meryem gitmiş, yerine tüm kiliselerde Tanrı ile eş düzeye gelen bir kurtarıcı, İsa ile birlikte Allah’ın lütfunu dağıtan, günahları bağışlayabilen günahsız bakire, Artemis alternatifi bir yarı-tanrıça gelmişti…
Halk tabanında da ciddi sapmalar boy gösterdi. 1531’de Juan Diego isimli şahıs Guadalupe‘de Meryem’i görüyor, Meryem ondan kendi “onuruna” bir kilise yapılmasını istiyor. Rus Ortodoks Kilisesi azizlerinden Serafim Sarovski son nefesinde Meryem Ana ikonasının önünde secde ederek ölüyor. Azize Catherine Laboure, Paris’te bir manastırda Meryem’i canlı olarak görüyor, Meryem kendisine bir madalyon yapmasını emrediyor. O mucize madalyon bugün Vatikan’ın kapitalist pazarlama unsurlarından biri olup Katolik imanlılar tarafından temelsiz bir mucize kaynağı olmasına rağmen saygı görüyor, hastaların yatak ranzalarına asılıyor.
Birçok Katolik Rozari isimli tesbihleriyle her gün Ave Maria duasını okuyor, Tanrı yerine Meryem’e günlük tapınma gerçekleştiriliyor. Ortodoks dünyasında yüzbinlerce kişi Athos Dağına, Moskova’ya vb. giderek Our Lady of Kazan, The Theotokos of Smolensk, Our Lady of Vladimir vs. gibi Meryem’i tasvir eden kutsal ikona tablolarını ziyaret ediyor, ikonalara dokunup Meryem oradaymış gibi konuşuyor ve ondan ruhlarının kurtulabilmesi için yardım diliyorlar. Hristiyan inancındaki tahrifat sadece Meryem boyutlu olmayıp heykeller, değişen Yahudi metinleri, her mezhebin farklı kitaplarının olması gibi birçok konuyu kapsamaktadır fakat onları da sırayla gelecek yazılarda ele alacağız.
İdrakı yerinde her Müslüman’ın araştırma yaparak Kuran’ın mesajlarını irdelemesi elzemdir. Karşıdakine “Çünkü Kuran’da yazıyor” gibi klişe laflarla İslam’ı tebliğ etmenin mümkün olmaması bir yana dursun, insanı gülünç duruma da düşürür. Kendi nefsine ve aklına İslam’ı anlatamadan ve karşı kaynağı araştırmadan Resul-i Zişan efendimiz aracılığıyla Kuran’da vahyedilen “Hristiyanlık inancının tahrif olması” mesajını anlatmaya çalışmak gerçekçi olmaz; bu yüzden tarihsel boyutların da bu şekilde ele alınması ciddi önem arz etmektedir.
Hayırlı Ramazanlar.