Antalya’da ‘Yediarıklar’ olarak bilinen bölgede duvarları çatlayan gecekonduda oturanlar, son depremlerle evlerinin yıkılması endişesini yeniden hissetti.
Antalya’da ‘Yediarıklar’ olarak bilinen bölgede 1960’lı yıllardan itibaren başlayan yapılaşma sürecinde yakındaki derelerin kuruması, üzerinin doldurulmasının ardından zamanla zeminde çökmeler oluştu. Zemindeki eğim nedeniyle öne ve arkaya doğru yatıp, duvarları çatlayan 200 civarında gecekonduda oturanlar, son depremlerle evlerinin yıkılması endişesini yeniden hissetti. Mahallede 19 yıldır muhtarlık yapan Mustafa Yılmaz, “Herkes dertli. Depremi duyanlar, ‘Burada da böyle bir şey olursa hepimiz toprak altında can veririz’ diyor” diye konuştu.
Antalya’da ‘Yediarıklar’ olarak bilinen Muratpaşa ilçesi Kızıltoprak Mahallesi’nde 1960’lı yıllarda başlayan yapılaşma sonrası zamanla derelerin kurumasıyla zeminde çökmeler oluştu. Zeminindeki kaymadan etkilenen gecekondular yana veya öne doğru yatmaya başladı. Zamanla evlerdeki eğim giderek arttı ve gecekonduların duvarlarında yarıklar, kırılmalar yaşandı. Evde oturanlar eğimli zeminde veya ayrılan duvarlarda sık sık tadilat yaparak yıkımı önlemeye çalıştı. Zamanla bazı ev sahipleri taşındı, gecekondusunu yıktırdı, ancak çoğu evlerinde oturmaya devam etti.
Dış cephesinden duvarlarındaki yamulmalardan zemindeki çökmelerin gözlenebildiği evlerde, yere bırakılan su şişesinin yuvarlanarak odanın diğer tarafına hızla ilerlemesi eğimin yüksekliğini de ortaya koyuyor. Kahramanmaraş ve Hatay’daki depremlerin ardından bölgedeki 200 civarındaki gecekonduda yaşamını sürdürenler, eğik, duvarlarında yarıklar olan evlerinin yıkılabileceği tedirginliğini yeniden hissetti. Bazı vatandaşlar, son dönemdeki depremler sonrası evlerinin duvarında yeni çatlaklar oluşmasının endişesini yaşadı.
Kızıltoprak Mahalle Muhtarı Mustafa Yılmaz, “Herkes dertli. Depremi duyanlar, ‘Burada da böyle bir şey olursa hepimiz toprak altında can veririz’ diyor. Yetkililerin bu bölgenin sorununu çözmesini diliyorum. Geçmişte bu bölgede denize dökülen 7 arık vardı. Arıklar zamanla kurudu, üstü dolduruldu. Toprak oturunca, üzerindeki evlerde zamanla yana, öne yatma oldu” dedi.
50 yıldır yaşadığı mahallede 1994 yılından beri muhtarlık yaptığından bahseden Yılmaz, “200 civarında gecekondu var. Deprem olsa o bölgede yıkılmayan ev kalmaz. Belediyenin imar planında bölge mesire alanı olarak geçiyor. Arazi hazineye ait. 40 civarında evde oturanların tapu tahsis belgesi olduğu biliniyor. Çoğunun belgesi de yok. Gecekondular yan yatmış, eğik durumda, oturanlar da zor şartlarda yaşıyor. Bölgede yaşayanlar uzun zamandır oturuyor. Tapu sahibi olmayı düşünüyorlar” diye konuştu.
Bölgedeki gecekondulardan birinde oturan Bayram Çalışkan ise şunları söyledi:
“1970’te geldik buraya, 3 ev vardı. Zamanla evler yapıldı. Dereler zamanla kurudu, toprak çöktü. Evlerde yamulma, eğilme oldu. Yıkılma olmadı. Zamanla çoğu oturan başka yere taşındı. Taşınanlar evini yıktı, sattı, başkasına kiraya verdi. 200’den fazla ev var. Herkesin elektrik, su aboneliği var. Benim tapu tahsis belgem var. Herkes hak sahibi burada.”