Psiko-sosyal yardım yaşanan doğal olay ile baş edilmesi için uygulanmakta olan, temel ihtiyaçların karşılanmasında önemli bir ilk yardım uygulamasıdır.
Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır. Doğal afetler içerisinde yer alan deprem, fiziksel, ekonomik ve sosyal yıkımların yanı sıra fizyolojik, bilişsel, duygusal ve davranışsal etkilere yol açıyor.
Depremden sonra psiko-sosyal şekilde gerçekleştirilebilecek öncelikli uygulama psikolojik ilk yardımdır. Psikolojik ilk yardım, acı çekmekte olan veya desteğe ve yardıma gereksinim duyan bireye sunulmakta olan insani ve destekleyen müdahaledir. Yaşanan doğal olay ile baş edilmesi için uygulanmakta olan, temel ihtiyaçların karşılanmasında önemli bir ilk yardım uygulamasıdır.
Depremlerde diğer doğal afetler gibi travmaya neden olabilir ve insanlar duygu, düşünce ve davranışlarına göre çeşitli tepkiler verebilirler. Ancak her insanın travmadan etkilenme düzeyi farklıdır. Travma, etki ettiği kişinin yaşamında yayılarak ilerleme sürdüren bir yapıdadır. Deprem sonrasında insan psikoloji; şok, pasifleşme ve toparlanma olmak üzere üç aşama geçirmektedir. Kişide uykusuzluk, depremle ilgili kâbus görme, olay anını rahatsız edici sıklıkla hatırlama, sürekli deprem olacağı korkusu yaşama, irkilme tepkileri, gelecekle ilgili plan yapamama, yabancılaşma, olay anını hatırlatan durumlardan kaçınma görülür. Bu belirtiler kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.
Erken yaşlarda başlatılan tehlikeler ve afetlere yönelik uygun bilgi, beceri kazanımların okul müfredatlarına yerleştirilmesi toplumsal afet risklerinin azaltılmasına önemli katkı yapacaktır.
Deprem anında uyulması gereken kurallar kadar yapılmaması gereken hareketleri bilmek de önemlidir. Bu bilgileri uygulamalı olarak edineceğimiz en önemli yer ise okuldur.
Bir afet anında ilk yapmamız gereken şey paniğe kapılmamaktır. Öncelikle, güvenli olarak belirlediğimiz bir alanda “hedef küçültmek” ve “sakin kalabilmek” çok önemlidir. Paniği engellemek, hedef küçültmek ve bize zarar verebilecek cisimlerden korunabilmek için ÇÖK – KAPAN – TUTUN hareketini yapmalıyız. Ev ortamında ve okul içerisinde tatbikatlar düzenleyerek olay anında sakin ve ne yapılması gerektiği bilincine sahip olur.
İkincil Travmatik Stres Nedir?
Travmatik olaya direkt olmasa da şahit olarak ya da medya aracılığı ile öğrenerek “travmatize” olma durumu ikincil travma şeklinde tanımlanır. Birbirini ardına yaşanan depremler sonunda yazılı ve görsel basına ve sosyal medya maruz kalındığında, bazı olumsuz belirtiler ortaya çıkmaktadır
İkincil travmatik stres belirtileri, zaman geçtikçe, Sürekli isteksiz olma hali, yoğun olarak üzüntü, kaygı hissetme, bedende kasılma ve ağrılar hissetme, bireyin geçmiş taravmaları istemsizce anımsaması, travmaya birinci dereceden maruz kalan bireyi ya da travma tik olayı hatırlatacak durum, duygu ve düşüncelerden kaçınma, gündelik yaşamı sürdürmekte zorlanma olarak ortaya çıkmaktadır.
İkincil travmatik stres riskini daha fazla taşıyanlar çok hassas bir yapıya sahip olan kişiler, geçmiş travmatik yaşantıları olan bireylerdir. Kronik hale dönüşebilen ikincil travmatik stres semptomları kişide görülüyor ve risk grubunda yer alıyorsa, vakit kaybetmeden travma konusunda yetkin ve deneyimli ruh sağlığı uzmanına başvurulmalıdır. Travmatik streste genellikle başvurulan psikoterapi uzmanlarından; EMDR Terapisi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Şema Terapisi tekniklerinden yararlanabilirler.
Deprem sonrasında en sık görülen psikolojik ve fiziksel problemler
Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) – travmatik olayla ilgili sürekli korku, endişe ve geri dönüşler.
Depresyon – üzüntü, umutsuzluk duyguları ve etkinliklere ilgi kaybı.
Akut Stres Bozukluğu (ASD) – TSSB’ye benzer, ancak travmatik olaydan sonraki ilk günlerde semptomların ortaya çıkması.
Anksiyete bozuklukları – aşırı endişe, panik ataklar ve fobiler.
Keder ve kayıp – sevdiklerinizin ölümü veya yaralanmasıyla ilişkili üzüntü ve kayıp duyguları.
Madde kötüye kullanımı – başa çıkma mekanizması olarak artan madde kullanımı.
Fiziksel belirtiler – stres ve travma ile ilgili baş ağrıları, mide sorunları ve yorgunluk.
Kişilerde görülen bu tepkiler normal olmakla birlikte dikkatle gözlenmeli ve bir aydan uzun sürmesi durumunda psikiyatri ve/veya psikolojiye yönlendirilmelidir.
5 yaş ve altındaki çocukların tepkileri:
Ebeveynlerin yanından hiç ayrılmama• Sürekli ağlamak ya da ağlamaklı olma• Huzursuzluk hissetme, huysuz ve sinirli olma • Öfke nöbetleri geçirme• Karın ağrısı ya da baş ağrısı gibi fiziksel şikâyetler
• Parmak emme ya da altını ıslatma• Aşırı ürkeklik ya da korkuların başlaması
(yalnız kalma, karanlık, hayaletler vb.)• Oyunlarda sürekli depremi canlandırma/yaşama
• Konuşma zorluğu yaşamaya başlama
6–11 yaş arasındaki çocukların tepkisi
• Okulda çeşitli problemler yaşama • Ders başarısının düşmesi • Herkesten uzaklaşma / içine kapanma • Kâbus görme, uyumak istememe ya da uyku problemleri • Karın ağrısı ya da baş ağrısı gibi fiziksel şikâyetler • Aşırı alıngan, sinirli ya da kavgacı olma • Dikkatini toplamada güçlük çekme • Asılsız korkular geliştirme ve hep bu korkulardan söz etme • Sevdiği şeylerden artık zevk alamama • Yaşıtlarından daha fazla ya da daha az yemek çocukların tepkileri:
Travmaya dolaylı yoldan maruz kalanlar yetişkinler ruh sağlığını nasıl koruyabilirler?
Günlük rutinlerinizi sürdürmeye çalışın: En kısa sürede günlük rutinlere geri dönülmeye çalışılmalıdır. Yapmaktan keyif aldığınız, kendinizi iyi hissettiren aktivitelere devam edilmelidir.
Duygularınız hakkında konuşun: Travmatik olay ve bunun sizi nasıl etkilediği hakkında konuşmak, deneyimi işlemenize ve stres ve kaygı duygularını azaltmanıza yardımcı olabilir.
Kendinize iyi bakın: Egzersiz, uyku ve dengeli beslenme yoluyla fiziksel sağlığı korumak, stres ve travmanın etkisini azaltmaya yardımcı olabilir.
Yakınlarınızla bağlantı kurun: Arkadaşlarınızla, ailenizle veya bir destek grubuyla zaman geçirmek, bir topluluk duygusu sağlayabilir ve daha az yalıtılmış hissetmenize yardımcı olabilir.
Keyif aldığınız aktivitelerle meşgul olun: Hobilerinizi ve hoşunuza giden diğer aktiviteleri takip etmek dikkatinizi dağıtabilir ve daha olumlu hissetmenize yardımcı olabilir.
Stres yönetimi tekniklerini uygulayın: Nefes alırken kalbimiz hızlanır, verirken ise yavaşlar. Nefesi verirken nefes hızının uzatılması (üfleyerek, ıslık çalar gibi) kalp hızını yavaşlatır. Böylelikle beynimize güvendeyiz mesajını iletebiliriz.
Çocuklar ve deprem:
Depremi Çocuklara Anlatmak ve Doğru Yaklaşım Nasıl Olmalı
Kendi duygularınızı dinleyin ve kabul edin, iyi oluş halinize önem verin. Sizin iyi oluşunuz çocuğunuzu da olumlu yönde etkileyecektir. Çocuk neden deprem olduğunu bilirse bilmediği halinden daha az kaygılı olacaktır. Yer kabuğu hareketlerinin sağlam olmayan bazı binaları yıkabileceği söylenebilirsiniz. Mesela, çocuğun güven duyması açısından kendi ev ve işyerlerinin sağlam ve dayanıklı yapıldığını belirtilerek kaygısı hafifletilebilirsiniz.
Her çocuğun yaşına ve önceki deneyimlerine göre farklı tepkiler vermesi doğaldır. Cesaret, sabır, kararlılık, dayanışma, problemleri çözmeye çalışma ve sorunlarla başa çıkma konusunda çabanızla çocuklarınıza örnek olmaya çalışın.
Yaşananlar hakkında konuşmak için zaman ayırın. Çocuklara, soru sormalarında ve kaygılarını ifade etmelerinde sorun olmadığı mesajını verin. Yeni soruları cevaplamaya açık olun. Soruları kısa ve dürüstçe cevaplayın, duyduğu yanlış bilgileri düzeltin, aynı zamanda çocuğunuza da fikir ve görüşlerini sorun.
Aktiviteler yapın. Yaşadıklarını, hissettiklerini resimle ifade etmesi, oyunlara yansıtması, fiziksel aktivitelerde bulunması, nefes egzersizleri yapması kaygısını azaltmasına yardımcı olacaktır. Depremin resmini yapıp kâğıdı atıp fırlatmak, üstüne basmak, yırtmak faydalı olabilir. Depremle ilgili sohbetleri çocuğunuzun sevdiği bir hikâye eşliğinde yapabilirsiniz. Bu, onlara daha rahat ve güvende hissettirecektir.
Rol model olun. Yaşam koşullarındaki değişiklikler çocuklar için fazlasıyla stresli olabilir. Ebeveynlerin/ bakım verenlerin olaylara verdikleri tepkiler çocuklar için adeta rehber niteliğindedir. Bu nedenle ebeveynlerin/ bakım verenlerin stresli durumlarda kendi kaygılarının farkında olmaları ve duygularını yönetebilmeleri çocuklara iyi yönde rol model oluşturacaktır. Olay hiç yaşanmamış gibi davranmamak, duyguları kabul ve ifade etmek de iyi rehberliğin parçasıdır.
Çocukların güvende hissetmesine yardım edin. Bir artçı sarsıntı sırasında çocuklara ne yapmaları gerektiğini gösterin ve düzenli aralıklarla tekrarlayın. Uygulayabilecekleri önlemleri bilmeleri, olay üstünde kontrole sahip olduklarını hissettirecek ve endişelerinin azalmasına yardımcı olacaktır.
Rutinleri devam ettirin. Çocuklar rutinlere ve kurallara sahip olduklarında kendilerini daha rahat ve güvende hissederler. Mümkün olduğunca günlük rutinlere bağlı kalın (yemek vakitleri, uyku vakti vb.).
Deprem haberlerine maruz kalmasını önleyin. Çocukların deprem sonrası, gazetelerde, internet, radyo ve televizyonda yayınlanan deprem haberlerine maruz kalmasını önleyin. Bu haberler onlar için travmayı tetikleyici olabilir. Özellikle, küçük çocuklar medyada yıkılan binaların ya da görüntülerinin tekrar gösteriliyor olduğunu anlamayabilir ve yeni bir deprem olduğunu sanabilirler.
Arkadaşlarının güvenliği hakkındaki endişelerini giderin. Arkadaşlarıyla iletişime geçmesi ya da onlarla görüşmesi zor olabileceğinden, çocuklarınıza tıpkı onun, sizinle birlikte güvende ve iyi olduğu gibi arkadaşlarının da aileleriyle, güvende ve iyi olduklarını söyleyerek onu rahatlatın.
Uyku vaktinde destek olun. Çocuklar ebeveynlerinden/ bakım verenlerinden ayrıldıklarında özellikle de uyku vaktinde kaygılı hissedebilirler. Çocuğunuz kâbuslar görebilir,
Doğal bir tepkidir. Çocuğunuz bu kâbusları gerçek sanabilir, korkuyla bağırıp sarsılabilir, telaşa kapılmayın, ona sarılın ve gördüklerini anlatmasını isteyin ve sonuna kadar da dinleyin araya girmeyin, “kötü bir rüya görmüşsün, herhalde sana gerçekmiş gibi geldi, sana hak veriyorum, ben de olsam aynısını hissederdim” minvalinde konuşun. Kesinlikle “korkulacak bir şey yok” demeyin. Çünkü çocuğunuz korkmuştur, bunun için suçluluk ya da utanç hissetmemelidir. Bu süreçte güvende olduğunu anlatın ve fiziksel temas halinde sevginizi sarılarak gösterin. Profesyonel yardım alın. Eğer çocuğunuzun duygusal tepkileri, ciddi işlevsel bozukluklarla birlikte 4–6 haftadan fazla uzun süre devam ediyorsa bir uzmandan destek alın. Gelecek için umutlu kalmaya çalışın. Pozitif ve iyimser bir bakış açısı çocukların dünyadaki ve etraflarındaki güzel şeyleri görmesine yardımcı olur.
OKULLARDA ÇOCUKLAR İÇİN “Afet ve Acil Durum Bilgi Kartları”
Çocukların her zaman boynunda taşıyacağı bir yaka kartı hazırlanmalıdır. Bu kartta çocuğu okuldan alacak kişilerin adı-soyadı, telefonu ve fotoğrafı mutlaka yer almalı ve bu fotoğraf son 6 ayda çekilmiş olmalıdır. Bu kartın hazırlanma amacı; çocuk kaçırma, organ hırsızlığı vb. riskleri önleyebilmektir. Bir afet ya da acil durumla karşı karşıya kalındığında uzman ekiplerin daha doğru ve etkin yardımcı olabilmesini sağlayacak tanıtıcı bilgileri içeren acil durum bilgi kartının doldurulması ve sürekli bulundurulması gerekir.
Afet sırasında okulda olabilecek küçük çocukların, afet sonrasında kim tarafından okuldan alınacağı Aile Afet ve Acil Durum Planı’nda belirlenmelidir. Bunun için küçük çocukların her zaman boynunda taşıyacağı bir yaka kartı hazırlanmalıdır. Bu kartta küçük çocukları okuldan alacak kişilerin adı-soyadı, telefonu ve fotoğrafı mutlaka yer almalı ve bu fotoğraf son 6 ayda çekilmiş olmalıdır. Bu kartın hazırlanma amacı; çocuk kaçırma, organ hırsızlığı vb. riskleri önleyebilmektir. Küçük çocuklara bir afet sonrasında onu almak üzere okula ulaşana kadar okuldan ayrılmaması ve tanımadığı kişilerin yardım tekliflerini kesinlikle kabul etmemesi gerektiği anlatılmalıdır. Ayrıca okuldan alınması halinde nasıl bir uygulama gerçekleştirileceğini ve sakin olması gerektiği de onunla paylaşılmalıdır.
Kaynak: The National Child Traumatic Stress Network. (2007). Parent Guidelines for Helping Children after an