Türkiye olarak yastayız… On binlerce kaybımız var, abilerimiz, ablalarımız, çocuklarımız, ailelerimiz enkaz altında. Yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Peki, bu sırada dünyada neler olup neler bitiyor? Bunları da ele almak zorundayız. Kartlar yeniden dağıtılıyor, çok kutuplu bir dünyaya geçiş sürecindeyiz. ABD hegemonyasının karşısında Rusya-Çin-İran üçlüsü öncülüğünde Avrasya uygarlığı arenada rolünü alıyor ve dengeleri yeniden kuruyor…
Politik güç ekseni Avrasya’ya kaymaya başlarken NATO ve ABD sahada iyice yalnızlaşmaya devam ediyor. Şubat başından beri yaşanan gelişmeleri baz alarak bunu daha iyi idrak edebiliriz. Batı Afrika’da Burkina Faso, Fransa’nın askerlerini kovmuş, bağımsızlık günlerinde Rus bayrakları ve Putin posterleriyle sokağa dökülmüştür. Doğu Afrika’da, özellikle Kenya’da, Çin şirketleri tarafından güneş enerjisi sistemleri kuruluyor, demiryolu ağları inşa ediliyor. Hatta Oloolua ormanlarına giden Çinli bilimciler bölgenin ekosistemini gözlemleyerek yerel ağaçları ve bitkileri kurtarmak için çalışmalarda bulunuyor.
Rusya, bir taraftan dünyayla ticaret hacmini geliştiriyor, Türkiye ve Doğu Avrupa’da gerek turizm katkısıyla gerek de “South Stream Transport B.V” isimli şirketiyle Türkiye’yi doğal gaz taşıma hattı merkezi yapmasıyla gündeme geliyor. Tabii Hollanda gibi batı ülkeleri ise sadece Rus şirketinin lisansını iptal etme gibi aciz bir hamleyle darbe vurmaya çalışıyor, neyse…
Avrasya işbirliği yumuşak kuvvetler ile ekonomik olarak ülkelerin gelişimine katkı sağlarken ve birçok insan için istihdam yaratırken askeri sahayı da ihmal etmiyor. Rusya-Çin-Güney Afrika üçlüsü Güney Okyanusunda askeri tatbikata başladılar. Yapılan tatbikat emperyalizmden bıkmış, Avrupa tarafından yıllarca hor görülmüş ülkelere de bir umut kapısı aralıyor. Bu NATO’ya güzel bir gözdağı ve alternatif cevap oldu. Rusya adeta şunu söylüyor: “Siz Ukrayna’yı NATO’ya almaya çalışarak sınırlarımızı kuşatmaya ve devlet güvenliğimizi yok etmeye çalışıyorsunuz fakat biz Ukrayna’da kendimizi savunmakla kalmıyor, Çin ve Güney Afrika ile kendimizi farklı kıtalarda da gösteriyoruz!”
Çin devleti de her fırsatta hegemonyaya ve emperyalizme karşı işbirliğini savunduklarını dile getirir zira yaptıkları eylemlerde de bu görülüyor. Bir ülkenin kıyılarını ticari amaçlı kiralar. Askeri üs için kiralama yapıyorsa da üssün olduğu ülkenin içişlerine bir gram müdahalede bulunmaz. 16 Şubat’ta İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Çin’i ziyaret etmiş, Çin devlet başkanı Xi Jinping ise dış baskılara karşı İran ile işbirliği içinde olduklarını dile getirmişti. İran’ın toprak bütünlüğünü savunduklarını ve içişlerine karışmanın İran halkının onuruna karşı olacağını da eklemişti. Çin Dışişleri bakanı Qin Gang ise uluslararası basına kimsenin Afrika’yı bir sömürge, bir savaş alanı görmemesi konusunda açıklamalarda bulunmuştu.
ABD ve NATO Şubat gelişmelerine ne tepkiler veriyor? Henüz birkaç gün önce Kenya topraklarında ABD, Justified Accord 2023 adı altında Afrika’nın en büyük askeri tatbikatını gerçekleştirdi. Kenyalı askerlere istihbarat, sabotaj, terörizm, siber güvenlik gibi birçok konuda eğitimler verildi. Gittikçe kan kaybeden ABD, LGBT propagandası yapan Netflix’i, Starbucks’u ve askeri teknolojisi haricinde dünyaya sunacak bir şey bulamıyor… Gittikçe duvara tosluyor. En önemli “müttefiki” Türkiye depremde canıyla uğraşırken ABD, Güney Kıbrıs Yunan Kesimi ile Silver Falcon adlı askeri tatbikat işine girişiyor… Depremin ilk günü HW Bush savaş gemisiyle Yunanistan’ı ziyaret ediyor, sonra da hazır gelmişken bir Türkiye’ye de ayıp olmasın diyor.
NATO genel sekreteri Stoltenberg, bu acılı günümüzde Türkiye’ye ziyarette bulunup “İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınma zamanları geldi” diyerek ne kadar insan olduklarını belli ediyor hem kendi hem de temsil ettiği organizasyon adına. Finlandiya ve İsveç’i çok mu seviyorlar? Komik olmasınlar, tek amaç Ukrayna üzerinden sınırlarını kuşatamadıkları Rusya’yı, Finlandiya aracılığıyla kıstırarak önünü kesmek, kontrol altında tutmak. Türkiye bunu bildiği için bu kirli plana alet olmak istemiyor.
Kontrol demiştik… Evet, ABD başından sonuna kontrol manyaklığından ibarettir. Bu bağlamda “Obsesif Kompülsif” kişilik bozukluğuna sahip bir ülke desek yanlış olmaz herhalde. Amaç rakip gördüğü devletin alanına girip yıpratarak parçalamaktır. Sadece rakip gördüğü dedim, düzeltiyorum: müttefiklerine de aynı sinsilik uygulanmakta. En büyük örneği de biziz; güneyden PYD ile sıkıştırılıyoruz, batıdan Yunanistan ile.
Deprem vakti bile bunu fırsat bilerek sınır karakolumuzu vuran PYD için ABD, “En önemli müttefiklerimizdendir” diyor. Yeterince açık mı? 70 yılda bize neler verdi NATO; darbelerle yok edilen devletçi ekonomimiz, katledilen gazetecilerimiz, ithal ürünler ve silahlar haricinde? Emekli bir albay ile sohbet ediyorduk, 12 Eylül darbesinde Kenan Evren’in askerlerindenmiş. Şöyle anlattı bana: Kenan Evren kendi damadı Maksut Göksu’yu aratıyordu askeriye tarafından. Albay sormuş, komutanım neden kendi damadını aratıyorsun? Kenan Bey, “Ne yapayım, Amerika öyle istiyor” demiş.
Avrasya devletleri böyle mi peki? Avrasya’yı size tek kelimeyle açıklayayım: Avrasya empati demektir, kendini diğer devletin yerine koymak demektir. Bakınız, Kosova, Sırbistan devletinin bir parçasıdır. NATO, bölgesel anlaşmazlıkları bahane bilip 1999 yılında Sırbistan’ın başkenti Belgrad’ın en merkezini bombaladı… 500 sivil öldü. Ardından Sırbistan’ı böl-parçala taktiği ile yok etmek için Birleşmiş Milletlere başvurdular Kosova’nın bağımsızlığı için.
İki ülke kararı veto etti: Rusya ve Çin. Kosova Sırbistan’ındır diyerek ayağa kalktılar. Ufacık Sırbistan’dan çıkarları mı vardı? Hayır elbette, bugün Kosova’yı tanıyanlar yarın benim ülkemdeki Çeçenistan özerk bölgesini, yarın Çin’deki Sincan Uygur bölgesini, ertesi gün Türkiye’de Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgeleri bağımsızlık adı altıyla bölebilirdi. Kısacası yasal terörizmin elebaşı ABD ve hegemonyasına karşı durmaları ilk burada başladı çünkü empati yaptılar, kendilerini Sırbistan’ın yerine koydular.
Bunu ABD yapıyor mu, Almanya yapıyor mu? Hayır… ABD’den şu an Texas ayrılmak istese Amerikan ordusu o gece tepelerine biner, Almanya keza öyle. Doğu Almanya biz tekrar ayrılıyoruz derse kıyamet kopmaz mı? Peki, Almanya neden Kürdistan bağımsız olsun mu diye halka sorular sorarak mikrofon röportajları ile Irak yönetimini ve Türkiye’yi kışkırtıyor? Neden ABD, PYD’yi silahlandırıp Suriye’yi bölmek istiyor tıpkı Irak’ın kuzeyini böldüğü gibi?
Başka bir şey sorayım o zaman. 1962 yılında SSCB, ABD’nin Florida sınırında bulunan Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirdi, ABD ayağa kalktı ve diplomatik yollarla çözdüler sorunu. Diplomasi olmasaydı eğer ABD, sınırını mecbur korumak için Küba’yı yerle bir edecekti… Rusya neden Ukrayna’nın NATO’ya alınma süreci durursa saldırıyı keseriz dediği için faşist oluyor? Rusya’nın da kendi sınırlarını korumak hakkı değil mi? Kiev’e yerleştirilen bir nükleer füze 10 dakika içinde Moskova’yı vurabilir. Bunları ABD neden görmeden terör estiriyor? Tek sebebi empati eksiliği. Sosyopat ve bencil bir devlet yapısı…
Türk insanını da yıllarca bu empati eksikliğiyle doldurdular, Amerikanvari bir kafaya soktular fakat maskeleri sonunda düştü. Dikkatinizi çekerim, Çin’in topraklarına ait olan Sincan bölgesinde Uygurlara zulüm uyguluyorlar diye uydurma haberlerle halkı kışkırttılar. Koreli turistleri kovaladık Çinli diye… Hiç kimse Urumçi’ye gidip bu zulümlerin gerçek olup olmadığını sorgulamadı… Milliyetçilerimiz, İran’da Güney Azerbaycan bölgesi bağımsız olsun, Azerice eğitim dili olsun diye astı kestiler. Empati yapmadılar. Kürtlere bağımsızlık verin, özgürlük verin diye içişlerimize karışan Batı devletlerine kızarken Ayetullah Hameney’in bile Azeri olduğu komşumuz İran’ın içişlerine laf ettik.
70lerde bir avuç sosyaliste Amerikan propagandası etkisiyle saldıran MHP üyelerinin, bugün kendi liderleri “NATO ile doğmadık, NATO ile ölmeyiz” diyor. Osmanlı Ocakları Başkanı Kadir Canpolat, Rusya’nın yaptığı harekâtın bir işgal değil de NATO’ya karşı savunma olduğunu söylüyor. O kovaladığımız “Koreli” Çinliler ile şu an enkazda canlarımızı birlikte kurtarıyoruz. Beğenmediğimiz İran, 6 ton tıbbi yardım malzemesi gönderdi 2 gün önce. Birçok partinin heyeti Tahran’ı ziyarette bulunuyor. Vaktinde Dışişleri bakanı Şükrü Saraçoğlu, Nazi diplomatı Franz Von Papen’e şöyle diyordu: “Bir Türk olarak Rusya’nın mahvolmasını istiyorum. Almanya, Rusya’daki Rusların yarısını öldürerek bu sorunu çözebilir.” O Rusya’dan bugün birçok askeri uçak aldık, Karabağ konusunda işbirliği gerçekleştirdik, Avrupa yerine alternatif doğal gaz merkezi biz olduk.” Daha birçok şey sayabilirim.
Sonuç olarak Avrasya, gerek Çin, gerek İran gerek de Rusya bizim için işbirliği demektir, dostluk demektir. NATO ise petrolün, açık pazarın ve kanın kokusunu alan cani bir topluluktur. Avrasya güçlenme, kalkınma derken NATO ise müttefik olarak bünyesine aldıklarını askeri olarak kuşatıp zayıflatmak demektir. Türkiye dış politikasında da taraf olma zamanı lakin emperyalizmden mi yoksa işbirliğinden taraf mı… Zaman gösterecek…