Yahudilik dininde gayri-meşru doğan çocuklara mamzer denilir ki mamzerim İbranice’de mamzerler demektir, çoğul bir anlam ihtiva eder.
Halk arasındaki tabiri de tahmin edebiliyorsunuz fakat argo olmaması sebebiyle belirtmeyeceğim. Gayri-meşrunun çocuğun alahaya (Yahudi Şeriatı) göre birkaç tanımı vardır ve bu şeriat altında doğmuş çocuk dini otoriteler tarafından ömür boyu psikolojik şiddete ve ayrımcılığa maruz bırakılmaktadırlar. Sadece bu çocuklar değil ondan doğacak on nesil de bu statüde sayılır. Gelin birlikte ne şartlar altında bir çocuğun mamzer sayılabileceğine bakalım:
- Evli bir kadının başka bir adamdan doğan çocuğu
- Ensest veya kuzen evliliği
Yukarıdaki açıklamaya ek olarak suçsuz bir kadının oğlunun da mamzer olabileceğinden bahsedelim. Dini olarak evliliği hahambaşılık tarafından geçerli sayılıp, eski kocasından boşanmasına izin verilmemiş fakat medeni kanuna göre boşanmış ve yeniden evlenen bir kadının yeni kocasından doğan çocuk hahambaşılık tarafından mamzer kabul edilir dini nikahı feshedilmemiş olduğu için. Tevrat’ta tamamen temeli olmayan ve Yahudi inancına hahamlar tarafından sokulmuş bu uygulamanın çocuklara yaptığı baskı şu şekildedir:
- Mamzerler kesinlikle sinagoga giremezler.
- Kendisinden gelecek 10 nesil bir Yahudi ile evlenemez.
- Cemaat tarafından dışlanırlar, cemaate ve dualara katılamazlar ki diğer “kutsal” Yahudi dindaşlarının ruhaniyet seviyesini düşürmesinler. Kimse onlarla iletişim kurmamalıdır.
Peki hiç evlenemiyor mu bu insanlar ömür boyu? Elbette evleniyorlar fakat ya kendisi gibi bir mamzer diye etiketlenmiş bir birey bulmak zorundadır ya da bir ger (Yahudiliğe sonradan geçmiş, dönme) biriyle evlenebilir sadece. Burada sonradan Yahudi olan dönmelere verilen değerin de ufak bir örneği mevcut fakat konumuz bu değil. Bunun yanı sıra evli bir Yahudi erkeğin bekâr bir kadından gayri-meşru çocuğu mamzer olarak kabul edilmez, doğuranın evli bir Yahudi kadın olması gerek çocuğun mamzer olması için. Kadına verilen değerin ve erkek egemenliğinin ufak bir kısmını fark edebilirsiniz. Neyse…
Dinsel Temeli Yok!
2000 yıldır dışlayıcı bu geleneğin aslında Tevrat’ta geçmediğini ve sonradan geldiğini biliyor muydunuz?1000 sayfaya yakın Tevrat’ta sadece 2 defa geçer mamzer kelimesi ve aslında gayri-meşru çocukları değil, İsrail’de yaşayan Edomlu, Amonlu, Moavlı vb. gibi milletleri kasteder. Kelime kökü itibariyle de zayin(ז) ve reş(ר) harflerinin birleşimi yabancı manasına gelmektedir Haham Şlomo Yitzchaki’ye göre. Gayri-meşru ile uzaktan yakından alakası yoktur yani. Yasanın Tekrarı 23:2 ve Zekeriya 9:6 ayetlerinde geçmekte bu kelime.
Zekeriya 9:6 – Aşdot’ta melez bir halk oturacak, Filistliler’in gururunu kıracağım.
-Görüldüğü üzere melez bir halk olarak çevrilmiş, gayri meşru çocuk olarak değil.
Yasanın Tekrarı 23:2 – “Yasa dışı doğan biri RAB’bin topluluğuna girmeyecek. Soyundan gelenler de onuncu kuşağa dek RAB’bin topluluğuna girmeyecektir.
-Burada Türkçe çeviride de bir hata mevcut. İki ayet de aynı kelimeyi içermesine rağmen biri melez halk, diğeri de yasadışı doğan olarak çevrilmiş fakat Çıkış ayetinde de bahsedilen aslında yabancılardır. Bunu anlamak için ayetin sonraki cümlesine bakılması yeterli.
“Ammonlu ya da Moavlı biri RAB’bin topluluğuna girmeyecek. Onların soyundan gelenler de onuncu kuşağa dek asla RAB’bin topluluğuna girmeyecek.” Gördüğünüz gibi ardından gelen ayet zaten açıklıyor mamzerin ne olduğunu. Bu arada “yasadışı doğan” çevirisini doğru kabul etsek bile aslında “yasa dışı” doğan yani Yahudi yasanına tabii olmadan doğan yabancılar anlamında, yani diğer putperest uluslar olarak ele alınabilir. Zira bu ayetlerden önce Tevrat yasa olarak Musa’ya verilmişti zaten. Tevrat’ın İbranicesi Tora’dır yani yasa manasına gelir.
Bu bağlamda yasanın dışında doğanlar Yahudi olmayanlar, kendilerine Tevrat verilemeyenler anlamındadır. Sonuç olarak Haham Şlomo Yitzchaki(Rashi) gibi birçok konuda övdükleri ve referans aldıkları bir dini otoritenin bu konudaki fikirlerini esas almayıp kendi doğacak çocuklarına eziyet etmek için bir açık kapı bırakmışlardır ne yazık ki.
Yahudi kutsal metinleri Talmud’da mamzerlerin gizlenmemesi gerektiğini yazar çünkü eğer ki gizlenirler ve bunu itiraf etmezlerse Tanrı onların öldürür, 3 nesil bırakacak kadar ömürleri olmaz. Yevamot 78b:12’de bir hikaye vardır. Haham Ami birgün bir komşusunu görür ve onun mamzer olduğunu herkesin içinde bağırarak açıklar. Komşusu çok üzülür ve ağlamaya başlar bir köşede. Bunu gören haham onun yanına gelir ve “Üzülme, sana yaşam veriyorum” der, Tanrı’nın kendisini öldürmesini engellediğini söyler. Yahudi halkının geleceği için ve çocuklarının yanlışlıkla mamzerler ile evlenmemesi için de bu şarttır. Anlayacağınız hem Tanrı’nın adıyla hem kendi adlarıyla insanları korkutarak baskıya maruz bırakmaktalar ne üzücüdür.
1912’de, İsrailli ünlü Nobel edebiyat ödüllü Şay Agnon, ilk kısa romanı “Ve Eğriler Düz Olacak”ı yazmıştı. Romanında Agnon, geçim kaynağı elinden alındıktan sonra yoksulluğa düşen Menaşe isimli bir adamı yazar. Başka çaresi olmadığı için başka şehirlere gidip dilenmek için çok sevdiği karısından bir süreliğine ayrılır. Yokluğunda yanlışlıkla öldü sanılır ve karısı dul kaldığını sanıp başka bir adamla yeniden evlenir. Kısa bir süre sonra Menaşe, dilenerek para kazanmaya yönelik başarısız girişiminden dolayı hayal kırıklığına uğramış bir şekilde memleketine kendini kimseye göstermeden geri döner.
Karısının yeniden evlenmesinin yanı sıra yeni kocasından bir çocuğu olduğunu öğrendiğinde mahvolur. Kederle dolu olan Menaşe, gerçek kimliğini ifşa ederse sadece karısının zina ile suçlanmayacağını, aynı zamanda karısı hamile kaldığı zaman dini olarak Menaşe ile evli olduğu için çocuğunun mamzer statüsüne sahip olacağını fark eder. Menaşe, karısının mutluluğunu bozmak ve bu çocuğun mamzer statüsünü duyurmaktansa, kasabanın mezarlığına gider ve sonunda orada kimliği belirsiz bir dilenci olarak ölür.
İsrail Bu Konuda Ne Yapıyor?
Bu konuda İsrail’de ciddi bir sıkıntı mevcuttur çünkü dünyanın geri kalanının aksine İsrail’de medeni nikâh diye bir kavram bulunmuyor. Evlilikler dini otoritelerin tekelinde olup onların aracılığıyla evlilik sağlanır ve devlet öyle tanır nikâhı. Yani Yahudi bir anneden doğmayan bir yabancı ile bir Yahudi evlenmek isterse bu mümkün değildir, ya Kıbrıs’a gidip medeni nikâh kıydırmak zorundadırlar ya da Yahudi olmayan en az 1-2 arası süren bir din değiştirme sürecine girmek zorunda.
Bundan dolayı mamzer sayılan çocuklar da “Boşver, medeni nikâh kıyarım” diyerek olayı önemsememezlik edemiyor çünkü ucu kendinden sonraki 10 jenerasyona da dokunuyor. Laik İsrail kanununda çocukları bu dini vahşetten korumak için bir madde mevcuttur. Bir kadının, eşinden boşanmasını takip eden ilk 300 gün doğacak çocuğunun babası eski eşi sayılır gerçekten babasının o olup olmadığına bakılmaksızın ve bu konuda DNA testi yaptırmak da kesinlikle yasaktır. Tabii bu yasalar da yetersiz kalıyor, zira gerçek babası olmadığı halde babası olarak yazılan adamın çocuğun geleceğinde söz hakkı olması ne kadar doğrudur? Gerçek babasından belki miras kalacak fakat o çocuk bundan yararlanamayacak.
Bunun gibi birçok sorunsal mevcuttur. Kendi dinlerinin sosyal şiddetinden kendi çocuklarını korumak için bir yasa çıkarır devlet ve bu yasa da başka sorunlara iter çocukları. Center for Women’s Justice(CWJ) üyesi İsrailli aktivist Rachel Stomel, attığı bir tivitte bu insanların aşırı derecede şeytanlaştırıldığını ve “koşer” yani helal Yahudiler ile evlenemediklerini ve İsrail hahambaşılığının 6.800 kişiyi mamzer olarak kara listeye aldığını ifade etmiştir.
Eğer ki bir şeylerin farkındalığını yaratmak ve değiştirmek istiyorsak bu bizim elimizde. Sadece Müslüman olduğu için Filistin halkına ne kadar destek sağlanıyorsa bir o kadar da mamzerim gibi ezilen ve dışlanan çocuklara da sağlamalıyız. Çocukluğundan beri sahip çıkılmayan ve ruhaniyetten bile koparılan bu çocuklarının gözünden akan o gözyaşları cehennemin ateşini söndürüp cennete akan bir ırmak misali ulaşırken bu zulmü onlara reva gören Yahudi dini otoriteler ne hesap verecekler peki? İnsana her zaman şans veren ve tövbe kapılarını açık tutan Tanrı’ya karşı kendi uydurdukları bir sistemle doğan çocukları ruhaniyetten kesmek zaten tahrifatın en büyüğüdür. Ne mutlu ki ne olursan ol yine gel diyen bir milletin torunlarıyız.
Sadece mamzerler mi? Karaim (Karay) Yahudileri ve Samiriyeliler (Şomronim) gibi ezilen ve Yahudi otoriteleri tarafından necis yani pis görülen halklar da mevcut maalesef. Gerek Israel Democracy Institute, gerek Center for Women’s Justice, Kehilat Har-El, Beit Daniel gibi liberal ve özgürlükçü kuruluşlarla iletişime geçerek birliğimizi ve sadece Müslümanlık değil de insanlık ortak paydasında birleştiğimizi göstermemiz ne hoş olur. Bir bakarsınız bir ıslahat fermanı da İsrail Hahambaşılığından gelir bir gün.