Türk Eğitim Derneği (TED), sınav odaklı eğitim sistemine tepki göstermek amacıyla bir kampanya başlattı. ‘Çabala’ isimli bir şarkı hazırlayan TED, sınavlara yönelik çözüm önerilerinin yer aldığı ‘Sınavların Gölgesinde Eğitim Sistemi’ başlıklı bir de rapor hazırladı.
Eğitim-öğretim süreçlerinin test değil, yaşam becerilerini geliştirmeye odaklı olarak güçlendirilmesi; sınav odaklı, ezbere dayalı yapısını ortadan kaldıracak bir yapılandırmaya gidilmesi gerektiği savunulan raporda, ‘okul içindeki eğitim ve not sisteminin kıymetli hale getirilmesi, isteyenlere 11’inci sınıfta lise diploması verilerek hayata atılmalarını sağlanması ve 12’nci sınıfın üniversiteye gitmek isteyenler için sınava hazırlık yılı olarak planlanması önerileri yer aldı.
Bütünsel gelişimi ve iyi olma halinin önceliklendirilmesi gerektiğini ifade edilen raporda, “Okulda verilen eğitim kıymetlendirilmelidir. Eğitim-öğretim süreçleri test odaklı olmaktan çıkarılmalı, yaşam becerilerini geliştirmeye odaklı olarak güçlendirilmelidir. Okul dışındaki özel ders, kurs ve test odaklı basılı kaynaklara bağımlılık ortadan kaldırılmalıdır. Yapılacak düzenlemeler bütünsel, sürdürülebilir, tutarlı ve uzun vadeli olarak planlanmalıdır. Eğitim sisteminin sınav odaklı, ezbere dayalı yapısını ortadan kaldıracak bir yapılandırmaya gidilmelidir. Okulda verilen eğitim sınavların gerektirdiği şekilde ezbere değil, çağın gerektirdiği becerilere odaklanmalıdır.
Öğretim programları ve ders işleyiş biçimleri anlamlı bir öğretme-öğrenme yaklaşımı çerçevesinde tasarlanmalı, ezbere dayalı içeriğin aktarılması yerine erken yaşlardan itibaren çocuklara yaşam becerilerinin kazandırılması önceliklendirilmelidir. Yalnızca öğretim programları değil, öğretmenler de eleştirel düşünme, sorgulama ve problem çözme gibi üst düzey düşünme becerilerini kazandırmada yetkin hale getirilmelidir. Yalnızca sistemde değil okullarda da benimsenen sonuç odaklı ölçme değerlendirme anlayışı, süreç odaklı bir ölçme değerlendirme anlayışına evrilmelidir. Her eğitim kademesi sonunda elde edilmesi beklenen temel yeterliklerin belirlenmesinin yanı sıra öğrencilerin bunlara sahip olma durumunun da değerlendirildiği ulusal izleme ve değerlendirme çalışmaları gerçekleştirilmelidir” denildi.
ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ SINAVI ÖĞRENCİLERİN ODAĞI OLMAKTAN ÇIKARILMALI
Raporda ortaöğretime geçiş sınavının tüm öğrencilerin odağı olmaktan çıkarılması gerektiği belirtilerek, “Ülkenin lokomotifi olacak yüksek nitelikli insan kaynağını yetiştirmek amacıyla sınırlı sayıda özel nitelikli lise için öğrenci seçimi yapılmalıdır. Bu liselerin amaçlarıyla uyumlu öğretim programlarına, üst düzeyde insan kaynaklarına ve gelişmiş bir altyapıya sahip olmaları güvence altına alınmalıdır. Öğrencilerin, bu liselerin seçme sınavına girebilmeleri için belirli bir başarı düzeyinin üstünde performans göstermelerine ilişkin önkoşullar tanımlanmalıdır. Geçmiş yıllardaki uygulamalarda fen liselerine başvurabilmenin ön koşulunun 6 ve 7’nci sınıflardaki Türkçe, matematik ve fen bilgisi derslerinin her birinin yılsonu notunun en az 4 olmasına benzer şekilde ya da öğrencinin okul içi sıralamada ilk yüzde 10’luk dilimde olması gibi günümüz gelişmeleriyle uyumlu kriterler belirlenmelidir” denildi.
12’NCİ SINIF ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK YILI OLARAK YAPILANDIRILMALI
Ortaöğretime geçişte sınav sistemini değiştirerek ortaöğretimdeki sorunların çözüleceği varsayımından vazgeçilmesi belirtilen raporda, “‘Lise diploması’ sahibi olmak hayata etkin katılım için yeniden yeterli ve anlamlı hale getirilmelidir. Ortaöğretimin yapısı, ülkenin ve çağın ihtiyaçlarıyla uyumlu hale getirilmelidir. Farklı okul türlerinin varlığı ve işlevinden bağımsız olarak her öğrencinin temel yeterlikleri ve ortak becerileri kazanacağı kapsayıcı bir öğretim programı ve bunun üzerine ilgi, yetenek ve potansiyelleri farklılaşan öğrenciler için ileri düzey dersler gibi çeşitlendirmeler ve zenginleştirmeler sağlanmalıdır.
Üniversite kapılarında gerçekçi olmayan yığılmaların önlenmesi için yükseköğretime devam etmek istemeyen ve liseden sonra istihdama katılmak isteyen öğrencilere 11’inci sınıfın sonunda ‘standart lise diploması’ verilmelidir. Bu öğrencilerin not ortalamalarına göre sınavsız biçimde meslek yüksekokullarına, ön lisans programlarına ve açık öğretim programlarına geçiş yapabilmelerine imkân tanınmalıdır. 12’nci sınıf üniversiteye hazırlık yılı olarak yapılandırılmalıdır. 12’nci sınıfın sonunda öğrencilere ‘ileri lise diploması’ verilmelidir” ifadelerine yer verildi.
SINAVSIZ GEÇİŞ HAKKI TANINMALIDIR
Mesleki eğitim, nitelik odaklı ve bütünsel bir yaklaşımla ele alınması gerektiği kaydedilen raporda, “Yükseköğretime devam etmek istemeyen ve liseden sonra istihdama katılmak isteyen meslek lisesi öğrencilerine 11’inci sınıfın sonunda diploma verilmelidir. Bu öğrencilerin not ortalamalarına göre sınavsız biçimde meslek yüksekokullarına geçiş yapabilmelerine imkân tanınmalıdır. Yükseköğretime geçiş yapmak isteyen meslek lisesi öğrencileri için 12’nci sınıf yükseköğretime hazırlık yılı olarak yapılandırılmalıdır. Mesleki eğitim merkezlerindeki eğitimlerin süresi, alanın özelliklerine göre 2-3 yıl olmalıdır.
Mesleki eğitim merkezlerinin önceliği, diploma kazandırmak değil, meslek edindirmek ve iş sahibi yapmak olmalıdır. Meslek yüksekokullarına geçişte kendi alanıyla ilişkili bir bölüme devam etmek isteyen öğrencilere not ortalamaları ve alan derslerindeki performanslarına dayalı olarak sınavsız geçiş hakkı tanınmalıdır. Mesleki eğitim mezunlarını kendi alanlarında çalışmaya teşvik edecek bir ücret düzenlemesi yapılmalıdır. Kendi alanında istihdam edilen mesleki eğitim mezunları için taban maaş, asgari ücretin en az 1,5 katı olacak şekilde belirlenmelidir. Ödenecek ücretin, asgari ücretin üstünde kalan kısmına 2 yıl süre ile devlet katkısı sunulmalıdır” denildi.
‘GELECEĞİN MESLEKLERİ BELİRLENMELİ
Raporda, mesleki ve teknik eğitimde özel sektörün payı artırılması gerektiği ifade edilerek, “Özel mesleki ve teknik Anadolu liselerinde öğrenci başına verilen eğitim öğretim desteği, resmi okullarda öğrenim gören bir öğrencinin okul türüne göre devlete maliyetinin 3 katına kadar çıkarılmalıdır. Ancak verilen teşviklerin devamlılığı ve miktarı (teşvik katsayısı), çeşitli performans kriterleri çerçevesinde yapılan değerlendirmelere dayalı olmalıdır. OSB’lerdeki işletmelerin kendi bünyelerinde, kendi elemanlarını yetiştirebilecekleri mesleki eğitim merkezleri kurmaları desteklenmelidir.
Bu kapsamda kurulan merkezlere altyapı olanakları ve personel bağlamında sunulacak destekler karşılığında istihdam garantisi talep edilmelidir. Ulusal ve uluslararası eğilimler incelenerek ‘geleceğin meslekleri’ belirlenmelidir. Mesleki eğitim programları, geleceğin meslekleri odağında sürekli olarak güncellenmelidir. Mesleki ve teknik eğitim kurumları ve kademeleri arasında program bütünlüğü sağlanmalıdır” denildi.