Psikiyatri Uzmanı Dr. Cengiz Soylu, “Sanal kumar bağımlılığındaki artış, hem dünyada hem de ülkemizde ciddi sosyo-ekonomik ve ruhsal sıkıntılara yol açtı. Özellikle gençler arasında önemli bir halk sağlığı sorunu haline dönüştü” dedi.
21’inci yüzyılın insanoğlunun yaşamını sıkıntıya sokan birçok olumsuz gelişmeye neden olan bağımlılıkların çeşit ve oran olarak artışının yaşandığı bir çağ olduğunun altını çizen VM Medical Park Pendik Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Cengiz Soylu, uyarılarda bulundu.
İçinde bulunulan yüzyılı ‘bağımlılık yüzyılı’ olarak niteleyen Soylu, bu çağda internet ve cep telefonu kullanımının artışına bağlı yaygınlığı en çok artan bağımlılığın ‘sanal kumar bağımlılığı’ olduğunu ifade etti.
İNTERNET BAĞIMLILIK RİSKİNİ ARTIRIYOR
Kumar oyunlarına ilgi gösterme ve oynamanın tarih boyunca oldukça yaygın bir davranış olduğunu, yıllar içinde oynanan oyunların türünün değiştiğini; yasa dışı ve sanal kumarhanelerin varlığıyla da kumara ulaşımın kolaylaştığının aktaran Dr. Soylu, “Son yıllarda kumar oynama, sanal ortamlarda ve bu ortamı sık kullanan özellikle gençler arasında korkunç bir hızla yayılmaktadır. Günümüzde özellikle internet aracılığı ile kolayca ulaşılan spor bahis oyunları giderek daha çok ilgi çekmektedir. İnternet üzerinden bu bahisleri oynama, takip etme ve para yatırma/çekme işlemlerinin çok kolay bir şekilde yapılabilmesi, bağımlılık riskini de artırmıştır” diye konuştu.
40-50 YAŞLARI ARASINDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre yetişkinler arasındaki kumar oynama bozukluğu yaygınlığının ortalama yüzde 3 oranında görüldüğünü söyleyen Uzm. Dr. Cengiz Soylu, bu sorun 40-50 yaş arasında erkeklerde daha sık görülse de yaş ortalamasının giderek genç yaşlara doğru indiğine dikkat çekti.
DÜNYADA 350 MİLYON KİŞİ BAĞIMLI
Kumar bağımlığındaki yaygınlık yaşının giderek genç yaşlara doğru indiğinin altını çizen Uzm. Dr. Cengiz Soylu, “İngiltere Kumar Komisyonu tarafından 2021 yılında yayımlanan araştırma sonuçları kumar oynama bozukluğu açısından çocuk ve gençlerin önemli risk altında olduğunu ortaya koydu. Araştırmalara göre, dünyada yılda yaklaşık 350 milyon kişi problemli kumar oynama davranışı sergilemektedir. Böylesine ciddi bir sağlık sorununa karşın vakaların ancak yüzde 10’u tedavi için bir sağlık kurumuna başvurmakta ve çok az bir kısmı da tedavilerini sürdürmektedir” ifadelerini kullandı.
Soylu, kişileri kumar oynamaya yönelten sebeplerin arkasında heyecan arama, eğlenme, aksiyon arayışında olma, istenmeyen duygu ve düşüncelerden kaçma, sosyalleşme ihtiyacı gibi birçok sebep olduğunu belirtti.
KUMAR BAĞIMLILIĞI BİR HASTALIKTIR
Psikiyatri Uzmanı Soylu, patolojik kumar bağımlılığının, kişinin biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörler gibi çeşitli nedenlerden dolayı ortaya çıkan içsel gerginliğini bastırmak veya kurtulmak için kumar oynama dürtüsüne engel olamama durumu olduğunu, yani bir ruhsal hastalık olduğunu söyledi.
KAYBETSELER DE YENİDEN OYNAMAK İSTERLER
Bir kumar bağımlılığının en önemli belirleyicisinin insanların kumar oynamaya tamamen kapılması ve olumsuz sonuçlarına rağmen kumar oynamayı bırakamaması olduğunu belirten Dr. Soylu, şunları kaydetti:
“Bu bağımlılığa çoğu kez artan miktarlarda parayla bahse girme, kumar oynama davranışının sınırlandırılamaması veya durdurulamaması, zihnin sürekli kumarla meşgul olması, kumar oynamanın yaşamdaki diğer ilgi alanlarından ve günlük faaliyetlerden daha öncelikli hale gelmesi, olumsuz sonuçlar ortaya çıkmasına rağmen kumar oynamaya devam edilmesi veya artan kumar oynama gayreti eşlik etmektedir. Kumar bağımlısı insanlar kaybettiklerinde kendilerini yeniden oynamamak için durduramaz veya bir kayıp limiti belirleyemezler. Kendilerini paralarını geri almaya çalışmak için oynamaya devam etmek zorunda hissederler.”
AİLE İÇİ SORUNLAR VE BOŞANMALARA YOL AÇABİLİR
Kişi hedeflediğinden daha fazlasını kaybettiğinde, kaybedilen para miktarı için kendisini suçladığını ve daha sonra daha fazla kumar oynayarak kayıpları telafi etmeye çalıştığını belirten Uzm. Dr. Soylu, “Bu da daha fazla para kaybına neden olur. Bu kısır döngü ciddi parasal kayıplar, aile içi sorunlar, şiddet ve boşanmalar gibi sosyo-ekonomik; depresyon, uyku bozukluğu, intihar gibi ruhsal birçok olumsuz sonuca yol açar. Bu nedenle olguların böyle sorunlar oluşmadan önce sağlık kurumlarına başvurması ve tedavilerini yaptırmaları önemlidir’’ diyerek açıklamalarını noktaladı.