Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, “Az su tüketen bitkilerin ekilmesine öncelik verilecek. Ülkemizin su kaynaklarının tek bir damlasının dahi israfına tahammülümüz yoktur” dedi.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü’nde ‘Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu’ ve ‘Havza Yönetim Merkez Kurulu’ toplantılarına katıldı. Toplantılarda, Bakan Kirişci’nin yanı sıra Bakan yardımcıları Nihat Pakdil, Veysel Tiryaki, İbrahim Yumaklı ve Ebubekir Gizligider, Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı, İçişleri Bakan Yardımcısı Tayyip Sabri Erdil ve birçok davetli yer aldı.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, küresel ısınma ve beraberindeki sorunların en fazla etkilediği kaynağın su olduğuna değinerek, “Bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu tabloya baktığımız zaman, geleceğimiz için artık harekete geçmemiz gerektiğini anlıyoruz. Güzel dünyamız ‘imdat’ sinyalleri vermektedir. Su, insanların hayatı ve ekosistemler için hayati öneme sahiptir ve bununla birlikte ülkelerin kalkınmasında da temel bir ihtiyaçtır. Su, medeniyettir. Tarih boyunca en büyük medeniyetler, su kaynaklarının etrafında kurulmuştur.
Millet olarak bizler de su medeniyetinin çocuklarıyız. Gittiği her yere çeşmeler, sebiller, sarnıçlar, şadırvanlar, köprüler, hamamlar ve kanallarla önce suyu götürmüş bir milletin mirasçılarıyız. Güzel ülkemiz de hayatla suyu buluşturan bu tarihi eserlerle doludur. Ecdadımızın bu kadar önem verdiği su konusunda yapılacak çalışmaları, tarihi bir sorumluluk olarak görüyoruz. Su, gelecekte de bu önemini korumaya devam edecek. Hatta gelecek on yıllarda en büyük paylaşım, sorunu su kaynakları üzerinden yaşanacaktır. Suyumuzu korumakla, vatanımızı korumak arasında hiçbir fark yoktur. AK Parti hükumetleri olarak bizim anlayışımıza göre su vatandır” diye konuştu.
‘TEDBİRLER ALINMADIĞI TAKDİRDE SU KAYNAKLARI AZALACAK’
Türkiye’nin su fakiri olmadığını ama su zengini de olmadığını belirten Kirişci, “Su stresi altında olan bir ülkedir. Ülkemizde kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı, 1323 metreküptür. Nüfus artışı ve sanayileşme hızı göz önüne alındığında, 2040 yılında bu miktarın yıllık 1120 metreküpe kadar düşmesi beklenmektedir. Ülkemiz, bildiğiniz gibi küresel iklim değişikliğine karşı dünyanın en hassas bölgelerinden olan Akdeniz Havzası’nda bulunmaktadır.
Önümüzdeki 100 yıl için yapılan iklim değişikliği projeksiyonlarına göre, gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, Akdeniz Havzası’ndaki diğer ülkelerde olduğu gibi bizde de su kaynakları azalacaktır. Bu azalma, tahminlere göre yüzde 25 civarında olacaktır. Bu rakamları değerlendirdiğimizde, suyla ilgili yetki ve sorumluluğu olan tüm paydaşların koordinasyon ve iş birliği içinde hareket etmelerinin önemi daha da artmaktadır” ifadelerini kullandı.
‘TEK BİR DAMLASININ İSRAFINA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK’
Bakan Kirişçi, ‘Sektörel Su Tahsis Planları (SSTP)’ hazırladıklarını belirterek, “6 havzada tamamlanan, 11 havzada hazırlık çalışması devam eden planlarla az suyla maksimum gelir elde edilmesini hedefliyoruz. Bunun için su miktarı, çiftçilerin ve gıda sanayisinin ihtiyaçları göz önüne alınarak ürün deseni belirleniyor. Sektörel Tahsis Planları ile su kaynaklarının kullanımının doğru planlanmasını, suyu kullanan sektörler arasında adil ve dengeli su paylaşımını sağlamayı ve elde edilecek faydayı en üst seviyeye çıkarmayı hedefliyoruz. Bakanlığımız ‘Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’müz, ‘Kuraklık Yönetim Planları’nı da hazırlıyor. 15 havzada tamamlandı, 12 havzada çalışmalar sürüyor. Bu planlar sayesinde havzanın özellikleri dikkate alınarak, az su tüketen bitkilerin ekilmesine öncelik verilecek. Ülkemizin su kaynaklarının tek bir damlasının dahi israfına tahammülümüz yoktur” dedi.
‘SU KARDEŞLİĞİ’
‘Suda sıfır israf hedefi’ doğrultusunda ‘Su Verimliliği’ çalışmaları başlatıldığına işaret eden Bakan Kirişci, şöyle konuştu:
“Su israfının önlenmesi ancak topyekun bir seferberlikle mümkündür. Su Verimliliği çalışmaları kapsamında, ilk adımı yerel yönetimlerimizle birlikte attık. Belediye başkanlarımızla, ülkemizde 2040 yılına kadar içme suyu temin ve dağıtımında su kaybı oranlarının yüzde 10’a kadar indirilmesi hedefi doğrultusunda yaptıklarımızı değerlendirdik, yapılması gerekenleri planladık. Ayrıca, 28 belediyemiz arasında ‘Su Kardeşliği’ protokolleri imzalandı. Böylece su kardeşi olan belediyelerimiz arasında bilgi ve tecrübe aktarımı olmasını ve iyi uygulama örneklerinin yaygınlaşmasını hedefliyoruz.
İnanıyoruz ki bilgi ve tecrübelerimizi birbirimizle ne kadar çok paylaşırsak, birbirimize ne kadar katkı yaparsak, toplam fayda da o oranda artacaktır. Bu vesileyle, ‘Su Verimliliği Seferberliği’ çalışmalarımızı yakından takip eden ve büyük destek olan Sayın Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan Hanımefendi’ye teşekkür ediyorum.”
‘ŞAFAK-2 HAREKATINA İHTİYAÇ DUYULMAKTA’
Bugünkü toplantının önemli bir maddesinin de su kaynaklarının miktar ve kalite bakımından korunması olduğunu vurgulayan Kirişci, “Bu maksatla ilk olarak Ergene Nehri’nin kurtuluşu için 6 Mayıs 2011 tarihinde Başbakan olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla ‘Şafak Harekatı’ başlatılmıştır. Ergene Havza Koruma Eylem Planı’nda gerçekleştirilen çalışmalar neticesinde; Ergene Nehri’nin su kalitesinde iletkenlikte yüzde 40 civarında azalma sağlanmıştır.
Kirliliğin en önemli gösterge parametrelerinden biri olan Kimyasal Oksijen İhtiyacı (KOI) açısından da sulama suyu kriteri olan 2’nci sınıf su hedefine ulaşılmıştır. Sanayi atık sularının ileri seviyede arıtılarak Marmara Denizi’ne deşarj edilmesi eylemi kapsamında tüm eylemlerin tamamlanmasıyla Ergene Nehri ve yan kollarındaki su kütlelerinde sulama suyu kriterlerine ulaşılacaktır. Aynı şekilde, Gediz Nehir Havzası’nda da geçmişten günümüze gerçekleştirilen yoğun faaliyetler sonucunda su kaynakları hem kalite hem de miktar açısından son derece kritik bir durumda bulunmaktadır.
Gediz Havzası Eylem Planı’nın uygulanması kapsamında ‘Şafak-2 Harekatı’nın başlatılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Burada amacımız; Gediz Nehir Havzası’ndaki tüm su kaynaklarının miktar ve kalite bakımından iyileştirilmesi, iyi su durumuna ulaşılması, aynı zamanda taşkın ve kuraklığın yıkıcı etkilerinin, en aza indirilerek insan sağlığı ve ekosistemin korunmasıdır. Bugün Gediz Havzası Eylem Planı sizlere sunulacaktır. Gediz Havzası Eylem Planı Genelgesi’ne burada son şeklini verecek ve Cumhurbaşkanlığı’na arz ederek, bu havzada da suyun miktar ve kalitesinin iyileştirilmesi için topyekun seferberlik ilan edeceğiz” ifadelerini kullandı.