Tarih öyle güzel yaşanmışlıklarla dolu ki okudukça gördükçe yüreğimiz maneviyat ile doluyor. Bir dost ziyareti için gittiğim Antep şehrinden Urfa ‘ya gitmek bir hayalin gerçekleşmesiydi. Peygamberler şehri Balıklı Göl güzelliğini gözlerimle görmek nasip oldu. Şükürler olsun .
Balıklı Göl’ün hayat hikayesini siz değerli okurlarıma anlatmak istiyorum. Hz İbrahim inançlı ve özel bir insandır. Şanlıurfa’da Nemrut adı verilen bir hükümdar vardır. Zalim otoriterdir. Halkı ondan çekinir. Nemrut varlığını sürdürmek için kahinleri ile buluşurdu. Kahin o yıl dünyaya gelecek bir erkek çocuğunun onu öldüreceğini söyler.
Bunun üzerine Nemrut o yıl doğan bütün erkek çocukları askerlerine öldürtmeye başlar. Nemrut’un askerlerinden biri olan Azer, hamile olan ve kısa bir süre sonra doğum yapacak olan karısı Nuna Hatun’u Urfa Kalesi yakınında bir mağaraya götürür. Nuna Hatun bu mağarada oğlunu doğurur, ismini İbrahim koyar. Nuna Hatun Nemrut’tan korktuğu için oğlunu mağarada bırakır.
İbrahim, annesi tarafından gizlice büyütülür. Allah CC İbrahim’i on beş aylıkken on beş yaşında gibi görünür Nemrut’un askerleri Hz İbrahim’i bulur ve onu saraya götürürler. Nemrut bu çocuktan şüphelenmez ve evlat edinir. Bir kız evlatlığı daha vardır. Zeliha, İbrahim’i ilk gördüğünde gönülden bağlanmıştır.
İbrahim büyüdükçe hakkı ve inanışları ile diğerlerinden ayrılır. Allah’ın birliğinden bahseder halka putların geçersizliğini anlatır. Bir gün Nemrut’un bütün putlarını kırar, ölümle cezalandırılır. Büyük bir ateş yakılır. Urfa Kalesi’ndeki iki sütundan ateşe atılır. Ateş göle, odunlar balığa dönüşür. Balıklarda ince yanık izlerinin olduğu varsayılır. Rabbim ona bağlı bu gönlü unutmamış mucizesini göstermiştir.
Nemrut bu olaya inanamaz Allah’ı inkar etmeye devam eder. Kanadı kırık bir sinek kulağından başına girer. Ağrılara sebebiyet verir. Ağrılardan duramayan Nemrut başına tokmaklar vurarak ölür.
Allah’ın adaleti öyle büyüktür ki kötüler hem bu dünyada hem de ölümden sonra hak ettiklerini yaşayacaktır. Balıklı Göl bir mucizedir. Gezilecek ve maneviyat duygularınızı aradığınız bir şehir.
Ben gezdim, gördüm çok büyük bir tat aldım. Birçok tarihi mekan, yatır, ilk çağlara ait bir çok kalıntıyı barındıran şehir bir zaman yolcusu gibi hissettiriyor kişiyi. Ülkemiz bir açık hava müzesi özelliğine sahip değerlerimize sahip çıkıp bu güzellikleri nesillerce yaşatmalıyız. Sevgiyle kalın.