Ege Bölgesi’nde peş peşe meydana gelen depremlerin ardından Düzce, dün gece saat 04:08’de 5.9 büyüklüğündeki depremle sallandı. Peki bu sarsıntılar sürecek mi? Artan depremler felaketin habercisi mi? Detaylar haberimizde..
Yürekleri ağza getiren Ege depremlerinin ardından son olarak dün gece Düzce’nin Gölyaka ilçesinde 5.9 büyüklüğündeki deprem meydana geldi. 23 yıl sonra aynı korkuyu yaşatan depremde 1 kişi hayatını kaybetti, 93 kişi yaralandı. Depremin orta büyüklükte olduğunu aktaran Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, merak edilen soruları yanıtladı.
‘Düzce’depremi süpriz olmadı
Depremin, 6,81 kilometre derinlikte meydana geldiğini belirtilen Çeltik, “Düzce’de 5.9 büyüklüğündeki depremin ardından, en büyüğü 4,3 olmak üzere 100’ün üstünde artçı sarsıntı yaşandı. Bundan sonra 5 civarında artçılar hissedilebilir. Bu en az bir hafta 10 gün sürebilir. Buna hazır olunmalı” dedi.
Çeltik, Düzce’nin zemin olarak iyi olmadığı bilgisini vererek “Yerin altındaki kayalarda deprem öncesinde ciddi bir gerilim ve stres oluşuyor. Kayalar kırılmamak için belli bir zaman direniyor. Ancak direncini aştığı zaman hareket gerçekleşiyor. Bloklar yürüdüğü anda sıkışan her şey yeryüzüne ulaşmaya çalışıyor. İnsanlara daha rahat anlatmak adına depremi bir ağaca benzetebiliriz. Nasıl ki bir ağacığın gövdesi ve dalları var ise fay hatlarının da buna benzer farklı ölçekte yapıları vardır.
Düzce’de meydana gelen deprem, Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde gerçekleşmiştir. Ülkemizin doğu ve batısından geçen Kuzey Anadolu fay hattı 1930 da Erzincan depremi ile başlayarak, günümüzde kadar pek çok cana mal olmuştur ve halen de çok büyük risk oluşturmaktadır. Bugün ki kırılan Karadere segmenti, ağacın dallarından küçük bir parça diyebiliriz.
Bu açıdan bakıldığında Düzce’de daha büyük bir deprem beklemiyoruz. Marmara Bölesi içerisinde 7’den büyük bir deprem bekleniyor, ancak Düzce üzerinde şu anda böyle bir deprem söz konusu değildir. Düzce depremini orta büyüklükte bir deprem olarak ifade edebiliriz fakat beklenen Marmara depreminin 50’de 1’i olduğunu da söylemek mümkün” ifadelerini kullandı.
‘Uzmanlar ikiye bölündü’
Depreme yönelik önlemlerin bir an önce alınması gerektiğinin altını çizen Çeltik, “Beklenen daha büyük bir deprem varken, böyle bir depremde can ve mal kayıplarının yaşanması, insanların ölüp yaralanması bizi çok derinden yaraladı. Ancak zararın neresinden dönersek kardır. Bu nedenle deprem yarın olacakmış gibi önlemlerimizi almalıyız. Binalarımızı büyük depreme dayanıklı hale getirmeliyiz” dedi.
Çelik, “Yer bilimciler olarak, yerin altında neler olacağı konusunda maalesef kesin bilgilere sahip değiliz. Bilim insanlarının yüzde 60’ı bugün yaşanan depremlerin, gelecekte yaşanacak olan depremlere karşı enerji boşalttığını söylese de; yüzde 40’lık bir kesim de bu konuda kesin bir tanımın olmadığını hatta daha büyük depremlerin tetiklendiğini söyledi. Dolayısıyla Düzce depreminin tetikleyici bir deprem olup olmadığı tartışılabilir bir konudur” dedi.
‘Ege, risk teşkil etmiyor’
Ege bölgesinde çok fazla fay hattı bulunduğunu ifade eden Başkan Çeltik, “Ege bölgesinde yaşanan depremleri; iç içe ve orta büyüklükteki depremler olarak değerlendiriyoruz. Hepsi birbirini tekrar eden sarsıntılar. Fay çeşitliliğine bakıldığında doğuda nadir ve şiddetli depremler meydana gelirken, Ege’de sık ve orta büyüklükteki depremler yaşanıyor. Şu an için Ege’nin daha büyük bir deprem riskinde olmadığını söylememiz mümkün.
Ancak, yine belirtmek istiyorum ki Ege’de yaşanan depremlerin de oluşturduğu problemler çok üzücü. Depremler hep vardı, bundan sonra da olacak. Bugün yaklaşık 18 tane ilimiz, 52 ilçemiz ve 502 tane köy ve yerleşik alanımız doğrudan fay hattı üzerindedir. Tedbirlerimizi ona göre almalıyız. Risk teşkil eden bölgelerimiz imara açılmamalıdır, denetimlerin titizlikle yapılması çok önemli” dedi.
‘İstihdam yetersizliği’
Başkan Çeltik, gökbilimci ve yerbilimci istihdamına dikkat çekerek, “Meslektaşlarımızın doğru kurumlarda yer alamamasından dolayı bugün depreme karşı maalesef doğru planlamalar yapılamıyor. Son yüz yıl içerisinde doğal afet kaynaklı ölümler, savaşta yaşanan ölümlerin önüne geçmiştir. Ayrıca beklenen depremlerle birlikte milyonlarca zarardan bahsediyoruz.
Dolayısıyla bundan yıllar önce gökbilimci ve yerbilimci istihdamına önem verilseydi, deprem tehdidine karşı önlemler alınmış olsaydı bugün bu kadar canımızı vermemiş olacaktık. Zararın neresinden dönülürse kardır diyoruz ancak şu bir gerçektir ki; beklenen Marmara depreminde binlerce insan ölecek ve çok büyük maddi kayıplar yaşanacaktır. Bir an önce jeolojide istihdam konuları değerlendirilmeye alınmalıdır” dedi.