“İnsan eşref-i mahlukattır derdi babam bu sözün sözler içinde bir yeri vardı”.
İsmet Özel’in “Amentü” şiiri bu dizelerle başlıyor. “Eşref-i mahlukat” en basit tanımıyla “yaratılmışların en şerefli olanı” anlamına geliyor.
İnsanı diğer canlılardan ayıran şey düşünmek, akletmek özelliğidir. Peki neydi insan? Doğduk, bizlere bir isim konuldu, büyüyoruz, eğitimlerden geçiyoruz, yaşam kaygılarıyla hayatımız ilerliyor. Neydi varoluşumuzu anlamlı yapan? İyiliğin yanında kötülükte vardı. Bir şey zıtlığıyla vardır. “Eşref-i mahlukat” dediğimiz insan iyiliğin ve kötülüğün içerisinde var oluyor.
Sorgulamak, anlam aramak insana özgü. İyinin ve kötünün içerisinde sorgulayan insan kendi anlamını oluşturuyor. Belki de var oluşumuz yaşama yüklediğimiz anlamla hayat buluyor. İnsan belki de anlamını kötünün karşısında iyilik için çabalayınca “Eşref-i Mahlukat” sözü sözler içinde bir yer ediniyor. Bu uğurda çabalayan insan anlaşılmakta isteyecek doğası gereği. Peki ne kadar anlaşılacak? İyiliğin karşısında olan kötülük yıldıracak mı? Bu sorunun cevabı yine İsmet Özel’in “Amentü” şiirinde gizli:
“Dilce susup bedence konuşulan bir çağda biliyorum kolay anlaşılmayacak.”
Kolay olmayacak bir tarafında yıkımların, acıların, zulümlerin olduğu bir dünyada. İnsan ki bu dünyada “Eşref-i Mahlukat” sözüne nail olmak için hakikatin, iyiliğin yanında olarak yaşamını anlamlı kılar.
Bir nevi insanın oluşturduğu ve çabaladığı anlam onu “Eşref-i Mahlukat” yapar. Mesele burada anlamını oluşturabilmekte. Bu anlamı oluşturabilmek için insan bir çok acıyı çeker, acılarından doğar. Kolay bir yol olmamakla birlikte sancılı bir süreci içerir. Bu sancıyı, acıyı çeken insan küllerinden doğar. İnişleri çıkışları yaşayan insan anlamı tekrar tekrar oluşturur. Ve insan burada görür ki yaşamı anlamlı yapan öncelikle kendine ve dünyaya yüklediği anlamdı.
Fani ömürlerimizde yaptıklarımızdı dünyaya anlam katacak olan. Kötülüğün karşısında yer aldığımız, bütün canlıların yaşam hakkı başta olmak üzere bir çok hakkını korumak için yaptıklarımızdı anlamlı olan. Belki bir ağaç kadar ya da diğer canlılar kadar dünyaya kattıklarımızdaydı anlam. Anlam insanda saklı. Anlamını doğru oluşturan “Eşrefi Mahlukat” sözüne layık oluyor. Belki de yine şair İsmet Özel’in “Amentü” şiirinin son dizeleri “EŞREF-İ Mahlukat” sözünü özetliyor:
“Hayat
dört şeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateş ve toprak.
Ve rüzgâr.
ona kendimi sonradan ben ekledim
pişirilmiş çamurun zifiri korkusunu
ham yüreğin pütürlerini geçtim
gövdemi alemlere zerkederek
varoldum kayrasıyla Varedenin
eşref-i mahlûkat
nedir bildim.”