Doç. Dr. Fatih Cabbar, “Koruyucu önlemler kullanılmaya devam edilirse influenza salgınından ve diğer gribal hastalıklardan korunabiliriz” dedi.
22 Kasım Diş Hekimleri Günü’ne özel açıklamalarda bulunan Yeditepe Üniversitesi Diş Hastanesi Başhekimi ve aynı zamanda Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Fatih Cabbar ile Yeditepe Üniversitesi Diş Hastanesi Periodontoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Hazel Zeynep Kocabaş, pandemi döneminde kullanılan koruyucu önlemlerin azaltılmasının ne gibi sonuçlar doğuracağına ilişkin bilgi verdi.
“ÖNEMİ 1908’DE ANLAŞILDI”
Doç. Dr. Fatih Cabbar, “Diş Hekimleri Günü 22 Kasım 1908 tarihinde tıbbiyede dişçi mektebi açılması için müzakerelere başlanan günü temsil ediyor. Yaklaşık bir sene sonra 1909 yılında mektep açılabilmiş. Ağız ve diş sağlığının tıbbiyenin içinde ve genel bölümlerle ilişkili olduğunun fark edildiği gün diyebiliriz.
Onun için 22 Kasım’da bizler de diş hekimleri olarak hatırlanmak, topluma bu mesleğin ve genel sağlığın önemini anlatmak için her sene çeşitli organizasyonlar ve bilgilendirmelerle günün öneminin altını çiziyoruz” dedi.
“GRİP SALGINLARI RAHATLAMAMAMIZ GEREKTİĞİNİ GÖSTERİYOR”
Birçok kişide influenza salgının görülmesinin ardından koruyucu önlemlerle ilgili açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Fatih Cabbar, şöyle konuştu:
“Covid bitmedi ama aştık diyebilirim. Bugün artık birçok yerde maske takmıyoruz, koruyucu önlemleri kullanmıyoruz. Fakat bu da pandemide unuttuğumuz diğer hastalıkları ön plana çıkarttı. Influenza salgınları başladı. Bir sürü gribal ve neznesel hastalıklar ortaya çıkıyor. Bu da toplum olarak o kadar rahatlamamamız gerektiğini bize gösteriyor.
Biz de hastanemizde pandemi döneminde öğrendiğimiz şeyleri devam ettirirsek influenza ve gribal hastalıklardan da korunmuş olabileceğimizi düşündük. O nedenle aynı şekilde, elimizden geldiğince aldığımız önlemleri devam etmeye çalışıyoruz. Diş hekimliği, hastayla ağız ağıza en yakın temasın olduğu alandır.
Bu yüzden sadece covid-19 olarak değil, solunum yoluyla ya da tükürükle yayılan hastalıkları düşünerek hiçbir önlemi bırakmamak gerekiyor. Sadece covid için değil tüm bulaşıcı hastalıklar için korunduğunuz zaman fayda sağlıyor. Hastalanmayabiliyorsunuz.”
“HANGİ KOŞULDA OLURSA OLSUN AĞIZ SAĞLIĞINA DİKKAT EDİN”
Pandemi döneminde insanların ağız ve diş sağlığını ister istemez geri plana ittiğini anımsatan Doç. Dr. Fatih Cabbar, “Ancak hangi koşulda olursa olsun insanlarımız ağız sağlığına dikkat etmeli. Ağız ya da diş ile ilgili bir sağlık sıkıntısı yaşıyorsanız ondan kaçmanız mümkün değil. Öteleyebiliyorsunuz ama o kendini bize getiriyor. Onun için en önemlisi iyi bakmak, rutin kontrollere gelmek ve koruyucu önlemlere dikkat etmek” ifadelerini kullandı.
“KORUYUCU EKİPMANLARI ETKİN OLARAK KULLANDIK”
Dr. Öğr. Üyesi Hazel Zeynep Kocabaş ise diş tedavisi sırasında hastayla temasta koruyucu ekipmaları etkin olarak kullandıklarını ifade ederek “Pandemiyle birlikte kişisel koruyucu ekipmanlarımızın tiplerinde, sayılarında, çeşitlerinde ve koruyuculuklarında birtakım değişiklikler oldu. Bu da bizi bazı durumlarda nefes almakta dahi güçlük çektiğimiz durumlara düşürdü” dedi.
“HASTALIKLARA AÇIK HALE GELDİK”
Bu ekipmanları kullanmaya devam ettiklerini dile getiren Kocabaş, “Koruyu ekipmanlar bizi Covid-19’dan ciddi oranda korudu, şimdi de diğer hastalıkların bulaşmasının önüne geçiyor. Covid-19 salgını yayılım hızının azalmasıyla hastaların ya da bireylerin korunma eğilimi de azaldı.
Eğilimin azalmasıyla doğal olarak hastalıklara karşı daha açık bir hale geldiler. Şu an influenzanın daha öne çıktığını görüyoruz. Influenzanın, insanların tedbirleri azaltmasına bağlı olarak maskelerin 2 sene boyunca devam ettirdiği koruyuculuğu bırakması sebebiyle yayıldığını söyleyebilirim” dedi.
“DÖRT FARKLI METODOLOJİ OLUŞTURDUK”
Pandemi döneminde kullanılan koruyucu önemler için kanıta dayalı olmayan hiçbir önleme başvurmadıklarını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Kocabaş, şunları kaydetti:
“Hastanemizde bununla ilgili çalışmalar yaptık. Hekimin ve hastanın yer aldığı ortamı simule eden dört farklı metodoloji oluşturduk. Aerosolün (bir katının veya bir sıvının gaz ortamı içerisinde dağılması) hasta ağzından ve bizim kullandığımız aletlerden çıkan suyla beraber saçılmasına bağlı durumları inceledik.
Bu doğrultuda aeresolün nerelere kadar sıçradığını, hangi yüz koruyucuyu kullanmak gerektiğini ya da hastanın ağzından çıkan aerosolün en iyi neyle aspire edileceğini, hangi aletleri kullanmamız gerektiğini araştırdık. Bu araştırma sonucunda çıkan verilere göre hasta alım sürelerini ayarladık, bu doğrultuda önlemlerimizi hala devam ettiriyoruz.”