KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Kimse çatışma istemez. Burada herkesin çok kaybı olur. Ancak onların attığı adımlara karşılık, mutlaka bir adımın atılmasının mesajının bile verilmesini karşı tarafın değerlendireceğini umuyorum” dedi.
Bursa’nın İznik ilçesinde düzenlenen 4’üncü Dünya Göçebe Oyunları’nın açılışına katılmak üzere dün kente gelen KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Uluslararası İlişkiler alanında ‘Fahri doktora’ unvanını almak üzere Bursa Uludağ Üniversitesi’ne geldi. Rektörlük binasında düzenlenen törene Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Törende konuşan Kılavuz, “Mayıs 2002 tarihinde KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş’a da bu üniversite bir fahri onur doktorası unvanı vermişti. Biz ikinci olarak zatıalinizle bunu gerçekleştirmiş olduk. Bizim daha geniş salonlarımız var. Oralarda da yapabilirdik. Ancak böyle sembolik bir anlamı olması hasebiyle, bir tarihi anlamı olması anlamında bu mütevazı salonda yapmayı tercih ettik” dedi.
‘ARTIK KIBRIS’TA FEDERAL BİR ANLAŞMANIN ZAMANI GERİDE KALMIŞTIR’
Rektör Prof. Dr. Kılavuz’un konuşmasının ardından Tatar’a ‘Fahri Doktora’ unvanı verildi. Ersin Tatar törenin ardından katılımcılara ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki Stratejik Önemi’ konulu konferans verdi. Konferansın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tatar, Kıbrıs Türk halkının, büyük Türk milletinin kopmaz bir parçası olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Artık Kıbrıs’ta federal bir anlaşmanın zamanı geride kalmıştır. Orada yapılan mücadelelerde, Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye her zaman iyi niyetini ortaya koymuştur. Ancak Rum tarafından iyi niyetin karşılığı görülmeyince yeni siyasetin dönemi başlamıştır. Şu anda yürütmekte olduğumuz siyaset, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından, o da 20 Eylül 2022’de yaptığı tarihi konuşmasında ‘Artık Kıbrıs’taki Türklere ambargo, izolasyon ve birtakım kısıtlamalarla zulmü sona erdiriniz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni resmi tanıyınız’ çağrısında bulunması bizleri onurlandırmıştır. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz.
Bizim yolumuz, elbette Doğu Akdeniz’deki Türk devletinin güçlendirilmesiyle hem kendi milli varlığımızı sürdürebilmek hem de Türkiye’nin garantörlüğünde birtakım tehlikeleri de göz önünde bulundurarak Türk askerinin caydırıcı güç olarak Kıbrıs’ta kalması bizler için çok önemlidir. Bunu bütün uluslararası toplumla paylaşıyoruz. Kıbrıs’ta 60 yıldır var olan iki ayrı devlet olarak yaşaması, bütün Türklük dünyası için de çok önemlidir. Türk Devletler Teşkilatında yerimizi almamız ve Doğu Akdeniz’deki en uç noktada bir Türk devleti temsilcisi olmak bizim en büyük temennimizdir. Bu yönden de olumlu adımlar atılacağına inanıyorum.”
‘BAŞKA OYUNLAR OYNANIYORSA, ONLARIN BİLECEĞİ İŞ’
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gerekli takviyeleri yapacağız” açıklamasından dolayı teşekkür eden Tatar, şöyle devam etti:
“Kıbrıs’ta yıllardan beridir bir ateşkes vardır. 1974’ten sonraki süreçte, bu ateşkes başarı ile sürdürülmüştür. Şunu da belirtmek istiyorum. O zamanın başbakanı merhum Bülent Ecevit, Kıbrıs Barış Harekatı’nı gerçekleştirirken, bütün dünyaya verdiği mesaj, ‘Barış için Kıbrıs’a gidiyoruz’ oldu. 1974’ten öncesi hep çatışmalar olmuştur. Bu çatışmalarda büyük olaylar yaşandı. Çok acılar çekildi. Gerçekten hem Türk halkı hem de Rum halkı, birtakım çatışmalara girmek zorunda kaldı. 1974 Barış Harekatı’ndan sonra 48 yıldır Kıbrıs’ta kimsenin burnu bile kanamamıştır.
Dolayısıyla Kıbrıs’ta başka bir oyuna geliyorlarsa, başka bir oyunlar oynanıyorsa, bu onların bileceği iştir. Ama Türkiye’ye Kıbrıs adasının garantörü olarak, bizim anavatanımız olarak her zaman Kıbrıs Türk halkının yanında olduklarını söylemektedirler. Türkiye, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arayışları, gerekse haklarımızın ve hukuklarımızın korunmasında, gerek mavi vatandaki pozisyonumuzun korunmasında, her türlü önemli olan konuları sonuna kadar savunmaktadır.
Aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının kendi can güvenliğinin korunmasında kararlı olduğunu Çavuşoğlu bir kez daha duyurmuştur. Çavuşoğlu, ‘Misli bir şey olursa, bizde kendi alacağımız tedbirlerle cevap vereceğiz’ diyerek ‘Denge kuracağız’ diyor. Kimse çatışma istemez. Burada herkesin çok kaybı olur. Ancak onların attığı adımlara karşılık, mutlaka bir adımın atılmasının mesajının bile verilmesi karşı tarafın değerlendireceğini umuyorum.”