28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nde Maçka Demokrasi Parkı’nda ‘Sessiz ayakkabıların yürüyüşü’ adlı etkinlik düzenlendi. Erkinlikte bir araya gelen Türkiye’nin farklı illerinde silahla hayatını kaybedenlerin aileleri, yakınlarının ayakkabılarını yan yana koyarak silahsızlanma çağrısı yaptı.
Umut Vakfı 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nde, Maçka Demokrasi Parkı’nda ‘Sessiz ayakkabıların yürüyüşü’ adlı bir etkinlik gerçekleştirdi. Etkinlikte Türkiye’nin dört bir yanında silahla vurularak hayatını kaybedenlerin anneleri, babaları, kardeşleri ve yakınları bir araya geldi. Aileler etkinlikte birbirlerine destek oldu kendi yaşadıkları olayları anlattı.
Birçok aile yakınlarının ölümüne sebep olan kişilerin ceza almadığını bir an önce cezalandırılmaları gerektiğini belirtti. Umut Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Özben Önal da etkinlikte aileler ile bir araya gelerek acılarını paylaştı. Etkinlikte hayatını kaybedenlerin yakınları sırayla kürsüye gelerek konuşmalarını yaptı. Konuşmaların ardından pandomim gösterisi gerçekleşti. Etkinlik ailelerin, yakınlarının ayakkabılarını yan yana koyarak silahsızlandırma çağrısı yapmasıyla sona erdi.
“MASUM İNSANLARIN KATİL KURŞUNLAR İLE ÖLMEMESİ İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ”
Umut Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Özben Önal “Aramızda büyük acılar yaşamış dostlarımız var. Bugün onların konuşma vakti. Şunu söylemek istiyorum; Umut Vakfı Başkanlığının annem Nazire Dedeman’ın vefatı üzerine devir aldım. Tam 29 yıl boyunca annemle birlikte ben de kardeşim Umut’un bir silahla öldürülmesinin acısını yaşıyorum. Biz Umut Vakfı olarak yaşadığımız bu acı olay sonrasında çocuklarımız masum insanların tabiri caizse şehir eşkıyası insanların katil kurşunları ile ölmemesi için mücadele ediyoruz” dedi.
“İNSAN EVLADINI RÜYASINDA GÖREBİLMEK İÇİN DUA EDER Mİ?”
Oğlu bahçelerinde köpekle oynarken vurularak hayatını kaybeden Mustafa Atıcı “Kim tarafından ateşlendiği belli olmayan ve ‘yorgun mermi’ adı verilen katil bir mermi ile 15 yaşındaki oğlumuzu kaybettik. Acı anlatılmaz, adlığımız her nefeste, gittiğimiz her yerde hatıraları var onlarla yaşıyoruz. Şöyle düşünün bir insan akşam yattığında evladını rüyasında görebilmek için dua eder mi? Biz bunu yaşıyoruz. Sabah kalktığımızda ‘Allah’ım inşallah rüyadır’ diyerek odasına gidiyoruz ama yok. Kimsenin bunu kimseyi yaşatmaya hakkı yok. Bunun için gerekli tedbirlerin ve önlemlerin alınması gerekiyor. Bugün televizyonda akşam haberlerine bakamıyoruz. Çoğu haber silahlı şiddet oluyor. Sivil insanların silahlanmasındaki amaç nedir?” diye konuştu.
“SON GİYDİĞİ KIYAFELERİ KOKLUYORUM”
Kızını kaybeden Nakşiye Konyar, “Tokat’ın Erbaa ilçesinde bir magandanın silahından çıkan kurşunla hayattan koparılan Büşra Konyar’ın annesiyim. Sizler Büşra’yı tanır mısınız? Tanımazsınız. Nereden bileceksiniz? Büşra’nın hayallerini bilir misiniz? Herkese eşit davranan, kimseyi incitmeyen, hayata neşeyle bakan, hayalleri olan pırıl pırıl, zeki, 17 yaşında bir çocuktu o. O mermi sadece Büşra’yı değil, bizleri yani ailemizi sevdiklerini de hayattan kopardı. Geride acılı bir baba ve anne ile iki de hayata küsmüş kardeş bıraktı. Nereye baksam Büşra’mı görüyorum. Onunla yaptığımız aktiviteler, oturduğu, yattığı, gezdiği yerler hiç aklımdan çıkmıyor. Son giydiği kıyafetlerini alıyorum, kokluyorum. Babası ne kadar dik dursa da bizlere hissettirmemeye çalışsa da gece yatağında gizli gizli ağlıyor, kahroluyor” şeklinde konuştu.