CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye’ye yeni bir iklim getirme hedefindeyiz. Türkiye’ye yeni bir iklim gelmeli, kucaklaşma iklimi gelmeli. İlk adımı attım, ‘helalleşeceğiz’ dedim. Gerekirse 85 milyonla helalleşeceğiz” dedi.
Giresun’un Bulancak ilçesinde fındık üreticileri ile bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ardından kentte partisinin grup toplantısına katıldı. Partiye yeni katılanlara rozetlerini taktıktan sonra konuşan Kılıçdaroğlu, “Bize katılın’ diye defalarca dile getirdim; çünkü Türkiye’nin içinde bulunduğu bu koşullar iyi değil. Her vatanseverin kafasında soru işaretleri var. Hepimiz ‘ne olacak bu memleketin hali’ diye düşünüyoruz. Birlikte ve beraber olursak, birlikte mücadele edersek, seçimlerde sandığa gidersek, oyumuzu kullanırken vicdanımızın sesini dinlersek bu memlekette her şey düzelir ve her şey güzel olur. Benim amacım ve hedefim, birlikte yaşamak, sadece bir avuç insan için değil, 85 milyon insan için mücadele etmek” dedi.
Giresun’un Milli Kurtuluş Savaşı döneminde verdiği destek nedeniyle önemli bir şehir olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “25 Ağustos’ta Afyon’a, 26 Ağustos’ta Kocatepe’ye 14 kilometre yürüyerek gittim. Sabahın 5’inde Kocatepe’den Afyon Ovası’na baktım. Tam 100 yıl önce o tepede insanlar bu ülkenin bayrağı ve vatanı için mücadele ettiler ve hayatlarını verdiler. Onlara dualarımız gönderdik, minnet duygularımızı ifade ettik. 100 yıl önce o mücadeleyi yapanları saygıyla anmak hepimizin namus borcu.
42’nci ve 47’nci alayların olduğu Giresun şehitliğine, sizin dedelerinizin mezarına gittim onları anmak ve dua okumak için. Sizin dedeleriniz orada o nedenle Giresun’un bizim Milli Kurtuluş savaşı tarihinde özel bir yeri vardır. Sizler dedelerinizle, babalarınızla ne kadar övünç duysanız o kadar azdır. Biz Giresun ve Giresunluları her zaman şükran ve minnetle anarız. Aradan 100 yıl geçti ve şimdi yeni bir süreç var. 100 yıllık bir süreç içerisinde pek çok acı olaylarla karşılaştık. Büyük acılar yaşadık. Bu ülkede başbakanlar idam edildi, gencecik fidan gibi evlatlarımız idam edildi, insanlar sağcı solcu diye birbirlerini öldürdüler” diye konuştu.
‘SAKIN OLA Kİ KAMPLAŞMAYIN’
‘Şimdi yeni bir kamplaşma süreci başlatılmak isteniyor’ diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bütün Giresunlu kardeşlerime, bütün Türkiye’ye sesleniyorum, sakın ola ki kamplaşmayın. Herkesin düşüncesi önemlidir ve saygı göstermeliyiz. Birlikte ve beraber kamplaşmadan, kimseyi ötekileştirmeden, kimsenin kimliğini, inancını, yaşam tarzını siyasete malzeme etmeden herkese hizmet etmenin görevini, aşkını yaşamalıyız. Türkiye’ye yeni bir iklim getirme hedefindeyiz. Türkiye’ye yeni bir iklim gelmeli, kucaklaşma iklimi gelmeli. İlk adımı attım, ‘helalleşeceğiz’ dedim.
Gerekirse 85 milyon insanla helalleşeceğiz. Neyin kavgasını veriyoruz? Çocuk yatağa aç giriyor, onun mu kavgasını veriyoruz? Ekonomide yaşananların mı kavgasını veriyoruz? Hayır, başka kavgaların peşindeyiz. Türkiye’yi buradan birlikte ve beraber, güçlü olarak çıkaracağız. Bize katılın ki, yolumuz aydınlık olsun, katılın ki demokratik yöntemlerle bir dikta yönetimini değiştirelim. Katılın ki, Türkiye’ye aydınlığı, huzuru, bereketi, itibarı yeniden getirelim dedim. Bugün her bir ilçeden 16 arkadaşımız katıldı, huzurunuzda onlara, ailelerine ve sizlere yürekten teşekkür ederim.”
‘ÇİFTÇİ BİRİLERİNİN ELİNE TESLİM EDİLDİ’
Ülkeyi kuranların ‘Köylü milletin efendisidir’ dediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Yani üretenler, alın teri dökenler bu milletin efendisidir dediler. Köylülerin ürettiği ürünü birileri elinden kapmasın, zarar etmesinler diye Toprak Mahsulleri Ofisi’ni, Tariş’i, FİSKOBİRLİK’i kurdular. Çiftçi ürettiği zaman ürünün karşılığını alsın, gelir elde etsin. Çiftçi üretince 85 milyonun karnı doyacak ve evine ekmek götürebilecektir. Üreten çiftçiye destek verirsek alın terinin karşılığını vermiş olacağız.
FİSKOBİRLİK kurulmadan önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1 Kasım 1937 yılında yaptığı bir konuşmasında, ‘Önümüzdeki yıl içinde fındık başta olmak üzere diğer belli başlı ürünlerimizi de ilgilendiren birlikler kurulmalıdır’ diyor. FİSKOBİRLİK 5 kooperatifin birleşmesiyle kuruldu. FİSKOBİRLİK fındık üreticisinin, TMO tahıl üretenlerin dostudur. Üreticiyi koruduğunuz zaman herkesin hakkını teslim etmiş olursunuz. Geldiler, FİSKOBİRLİK’i devre dışı bıraktılar.
Giresun’dan söz veriyorum, FİSKOBİRLİK’i yeniden ayağa kaldıracağız ve yeniden fındık üreticinin dostu olacak. Giresun kalite fındığın da başkenti. Bunu bütün dünya söylüyor ‘Giresun fındığı mı?’ diye soruyor. Giresunluların hakkını teslim edelim. İzlenen politikada TMO, FİSKOBİRLİK, Tariş devre dışı bırakıldı. Çiftçi bir anlamda birilerinin eline teslim edildi. Alın teri bir anlamda hortumlandı ve buradan çekip bırakmamız lazım” ifadelerini kullandı.
‘FINDIK SIRADAN BİR OLAY DEĞİL’
Giresun’da kişi başı gelirin 2014’te 7 bin 58 dolar olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“2020’de 5 bin 291 dolara düştü. Bunun ne anlama geldiğini Giresunlular çarşıya pazara giderken fark ediyorlardır. Giresun’da neredeyse kamuya ait bütün fabrikalar ya kapatıldı ya satıldı. Giresun bu iktidar tarafından cezalandırıldı. Giresun gibi bir yerde uzman doktor sayısı yetersiz. Arıcılık açısından dünya ve Türkiye’nin önemli merkezlerinden birisi. Fındık üreticisine dönüm başına alan bazlı gelir desteği veriliyor. 9 yıldır değişmedi, hala 170 lira veriliyor.
Dolar 10 kat arttı, gübre 8 kat arttı ama alan bazlı fındık desteği ve teşvik hiç artmadı. Biraz sitem edeyim; ‘Başka kime oy verecekler, yine gelip bize oy verecekler’ diyorlar. Demokraside verilen sözü tutmuyorsa o iktidarı değiştireceksiniz. Milletvekili size geldiğinde ‘Yol neden hala yapılmadı’ diye soracaksınız. Fındık sıradan bir olay değil. Fındığın kullanıldığı sanayinin yıllık dünyadaki hacmi 120 milyar dolar civarında. Kabuklu veya kabuksuz olarak fındık gönderiyorsunuz, 120 milyar dolarlık bir gelir dünyada paylaşılıyor ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti bundan sadece 2,5 milyar dolarını alıyor ham fındık ihracatından. Hak mıdır, adalet midir bu?
Elin oğlu 120 milyar dolar para kazanacak, biz ise 2,5 milyar dolar. Siyasetçinin öngörüsü yok demektir bu. 120 milyar dolarlık bir pazar varsa, bundan en azından 15- 20 milyar dolarını biz alalım. Dünyada 1 numarayız, biz satmasak dünyada fındık olmayacak. Benim ürettiğim ürün neden başkaları açısından gelir kapısı oluyor da bize olmuyor? Fındıkta 3 ayrı taban fiyat var. Bir tanesi saraydan gelen zatın açıkladığı fiyat 54 lira, serbest piyasa 44- 45 lira ve Ferrero’nun belirlediği 48+1 lira.
Fındığın taban fiyatını belirleyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hükümeti değil, bir yabancı firmanın kendi beyanı. Koskoca Karadeniz’in fındık ürününün taban fiyatı bir firmanın tekeline bırakıldı. Eğer böyle giderse fındık bahçelerinin sahibi de o firma olacak. Fındık üreticisi o bahçelerde işçi olarak çalışacak. Milyar dolarları o kazanacak, sizler asgari ücretçe geçineceksiniz. Bu tabloyu kabul ediyor musunuz, doğrudur diyor musunuz? O zaman bize katılacaksınız, bunu beraber değiştireceğiz.”
Fındık tarımıyla ilgili yapacaklarından bahseden Kılıçdaroğlu, “Bay Kemal’in verilmeyecek bir hesabı yok ki. Gelip neyle tehdit edecekler? FİSKOBİRLİK’i yeniden ayağa kaldırmamız lazım” dedi.
‘1 YILDA TÜRKİYE’NİN YURT SORUNUNU ÇÖZECEĞİZ’
Türkiye’de 1 yılda yurt sorununu çözeceklerini kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, “Anne ve babanın en büyük kaygısı evladının nerede kalacağıdır. Yurt yeteri kadar yok. Biz kendi belediye başkanlarımıza söyledik, bol miktarda mümkün olduğu kadar binaları kiralayın, yurt yapın diye. Hiçbir annenin, babanın gözü arkada kalmasın 20 yılda yapamadılar, bir yurt sorununu çözemediler. Giresunlulara da 85 milyon vatandaşıma da söz veriyorum 20 yıl değil, 1 yıl içinde Türkiye’nin yurt sorununu çözeceğiz.
Hiçbir anne-baba ‘Oğlum, kızım nerede kalacak’ diye kaygılanmayacak. Geçimini zor yapan aileler var, bu çocuklara burs verilmesi lazım. Aile destekleri sigortasıyla bu ülkede yoksulluğu tarihe gömeceğiz, bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç yatmayacak. Öyle iddialı geliyoruz ki, öyle kararlı geliyoruz ki, var olan sorunların tamamına talibiz ve var olan sorunların tamamını azim ve kararlılıkta çözmeye de kararlıyız, bilmenizi isterim” diye konuştu.
‘ÖĞRETMEN GELECEK ENDİŞESİ TAŞIMAYACAK’
Kendisinin söylemleri sonrası taşeronlara kadro verildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Hâlâ taşeron işçiler var. Onlara da sözüm söz, taşeron belasını da kaldıracağım. Kamuda çalışıyorsan, kadrolu çalışacaksın kardeşim. Öğretmenlerimiz, öğretmenleri dövüp yerde sürüklediler. Ben de itiraz ettim, öğretmeni dövemezsin, eğer bir şey yapacaksan öğretmenin elini öpeceksin kardeşim. Öğretmen dövülür mü ya, evlatlarımızı çocuklarımızı yetiştiren öğretmen değil mi?
Öğretmeni baş tacı yapmasanız ne yapacaksınız bu ülkede. O nedenle öğretmenler için de kadrolu öğretmen, sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen, birisi alıyor 100 lira, öbürü alıyor 50 lira, öbürü alıyor 25 lira, aynı süre çalışıyorlar, farklı farklı maaşlar; olmaz, bunu da bitireceğiz. Öğretmen dediğiniz kadrolu olacak aylığını alacak, hakkını teslim edeceğiz. Öğretmen gelecek endişesi taşımayacak, bütün emeğini bizim evlatlarımızın daha iyi okuması ve daha iyi yaşaması için çaba harcayacak” ifadelerini kullandı.
‘FINDIKTA TEKELLEŞMEYE SON VERECEĞİZ’
İktidara gelmeleri halinde, tarım ağırlıklı yapacaklarını maddeler halinde sıralayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Bir, fındıkta tekelleşmeye son vereceğiz, gayet açık ve gayet net söylüyorum; yabancı tekellerin Türkiye’de at koşturmasına asla ve asla izin vermeyeceğiz. İster Papua Yeni Gine’deki ister İtalya’daki, kim olursa olsun kendi ülkemde bu ülkenin çiftçisinin alın terinin sömürülmesine asla izin vermeyeceğiz. İkinci kural; fındık üretimiyle ilgili her yıl bekliyorsunuz taban fiyat. Buna da son vereceğiz. Dönümü, maliyeti bellidir. Çağırırsınız bir uzman, dersiniz ki; ya şu fındık maliyeti bu sene nedir. Attığınız gübre belli, kullandığınız ilaç belli, işçiliği belli. Maliyet; üstüne makul bir kâr verirseniz eşittir taban fiyat olur. Maliyet artı kâr eşittir taban fiyat.
Yani hiçbir çiftçinin zarar etmeyeceği bir modeli getireceksiniz. Çiftçiyi toprağa küstüremezsiniz zaten. Çiftçiyi toprağa, bağ bahçeye, denize üreticiyi küstürürseniz olmaz. O zaman ne oluyor, dışarıdan alıyoruz. Parayı kime veriyoruz? Yabancı çiftçiye veriyoruz. Kimi destekliyoruz? Yabancıları. Bizim üreticimiz ne yapıyor? Üreticimiz de toprağa küsüyor, bekliyor ondan sonra ‘acaba asgari ücretle iş bulabilir miyim’ diye. FİSKOBİRLİK’i yeniden ayağa kaldıracağız. FİSKOBİRLİK yine cumhuriyetin kuruluşundaki ilkelere uygun olarak çalışacak ve fındık üreticisinin kara gün dostu olacak.”
‘ALIN TERİNDEN YANAYIM, AVANTADAN DEĞİL’
Çiftçiye destek vereceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mazot çok pahalı. Çiftçi, balıkçı kullanamıyor. Yata mazotu ÖTV ve KDV’siz veriyorsun. Niye çiftçiye, balıkçıya vermiyorsun kardeşim. Günahı ne? Çiftçi ürettiği için, balıkçı balık avladığı için mi? Kardeşim, vereceksen üretene vereceksin. Dedik bütün traktör ister kullansın ister tekne kullansın ister başka tarımla ilgili neyi kullanıyorsa eğer mazota ihtiyacı varsa ÖTV’siz ve KDV’siz indirimli mazot vereceksin. Yani yata hangi fiyattan veriyorsan, eğlence ve eğlenmek için gezilen yata hangi fiyatı veriyorsan, çiftçiye de aynı fiyatı vereceksin.
Başka bir madde tarım kanununun 21’inci maddesi var; diyor ki çiftçiye her yıl milli gelirin en az yüzde 1’i oranında destek verilir. Bugüne kadar hiç verilmedi. En son verilen rakam binde 28. Çiftçiye bunu vereceğiz, bütçeye koyacağız. Türkiye Ziraat Odaları Birliği başkanını davet edeceğim; gel kardeşim bütçeye bak bakalım yüzde 1 çiftçiye verdiğimiz destek duruyor mu durmuyor mu? Duruyorsa o parayı çiftçinin anasının ak sütü gibi kendisine teslim edeceğiz ve çiftçi üretecek.
Bugüne kadar çiftçiye ödenmesi gereken, kanuna göre ödenmesi gerekip de ödenmeyen paranın miktarı 326 milyar 799 milyon lira. Verilmedi size ama beşli çete olsa koşa koşa gidiyorlar ceplerini doldurmak için. Çünkü onlar başka ama siz başka. Ben sizden yanayım, onlardan yana değil. Ben alın terinden yanayım, avantadan değil, ben haktan hukuktan yanayım, birilerine haksızlık hukuksuzluk yapmaktan yana değil”
‘ÇİFTÇİ VE ESNAFIN KREDİ FAİZLERİNİ SİLECEĞİZ’
Çiftçi ve esnafın kredi faizlerini, iktidar olmaları durumunda 1 haftada sileceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Çiftçilerin ve esnafın ister bankalardan ister esnaf kefalet kooperatifinden ister tarım kredi kooperatifinden aldıkları kredilerin faizlerini Allah nasip eder oy verir, iktidar olursak 1 hafta içinde tamamını sileceğiz. Ya zaten batırdınız, zaten geçinemiyor pandemi döneminde adam dükkan bile açmadı, ‘kredi verdim faizi öde’ Yahu nasıl ödesin faizi. Ayrıca çiftçinin hiçbir üretim aracı, hiçbir hayvanı haczedilemeyecek. Ne haczi ya, bırak üretsin ya. Kırsalda kimse kalmadı, gençler kalmıyor kırsalda, çünkü çiftçi zarar edince kırsalda kalmanın mantığı yok, geçinemiyorlar.
Şöyle bir düşüncemiz var, onun da sözünü veriyoruz. Kırsalda çalışan kadınlar ve gençlerin sosyal güvenlik primlerini emekli oluncaya kadar devlet ödeyecek. Yani biz ödeyeceğiz emekli oluncaya kadar. Kırsalda çalışan kadın ve gencin sosyal güvenlik primini öderseniz ne olur? Bu insanların emeklilik hakkı olur. Bu insanlar kırsalda kalır. TARSİM yani tarım sigortası; bu kanunu da tarımın bütün bileşenlerini çağıracağız bu kanunu yeniden düzenleyeceğiz. Çünkü çiftçi buradan arzu ettiği kadar yararlanamıyor” dedi.
‘KİM ALIN TERİ DÖKÜYORSA TEŞVİKİ ONA VERECEĞİZ’
Tarım teşvikleri konusunda da atacakları adımlardan bahseden Kılıçdaroğlu, “Tarım teşvikleri var, burada da garip bir durum var. Adam İstanbul’da oturuyor, Anadolu’da tarlası var, tarlayı vermiş kiraya, teşviklerden eken, üreten, alın teri döken değil, İstanbul’daki beyefendi faydalanıyor. Bunu da değiştireceğiz; kim o tarlada çalışıyorsa, kim alın teri dökülüyorsa teşviki ona vereceğiz. O alacak, başka kimse değil. Şimdi bir tehlike daha var yaşıyorsunuz bu tehlikeyi; tarım arazileri, fındık bahçeleri bölünüyor veraset yoluyla ve herkes aile içinde neredeyse kavgalı pozisyonunda.
Bu konuyu da oturacağız masaya bileşenleri, üretenleri çağıracağız ve buna adil bir çözüm bulmak zorundayız. Dolayısıyla bölünmeyi değil, beraber, birlikte olmayı, daha fazla üretmeyi nasıl sağlayabiliriz, bunun altyapısını oluşturacağız. 2B sorunu var; bunu da çözeceğiz. Özellikle Karadeniz’in bütün boydan boya 2B sorunu var. Yayla evlerimiz var 30 yıllık, 40 yıllık, 50 yıllık dedelerimizden kaldı onları da yıkmaya çalışıyorlar. Yıkmaya çalışanın başına yıkacağız. Kimse endişe etmesin” ifadelerinde bulundu.
‘HAVZA BAZLI PLANLAMA YAPACAĞIZ’
Karadeniz’in iki stratejik ürünün çay ve fındık olduğuna dikkati çekip, havza bazlı planlama yapacaklarını aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Burada buğday, arpa, yulaf, pirinç olmuyor ya Allah’ın verdiği güzel bir doğa var; o doğada fındık ve çay üretiliyor. Dolayısıyla bu bölgenin stratejik olarak korunması ve ana gelir kaynağının güçlendirilmesi lazım. O nedenle havza bazlı planlama yapacağız. Havza bazlı planlamanın dışında kendisine göre üretim yapanlara devlet destek olmayacak. Havza bazlı planlama şu demek; kim neyi ekeceğini bilecek ve 1 yıl sonra kaça satacağını da bilecek ve hiç kimse zarar etmeyecek. Ziraat mühendisine, ziraat teknisyenine, veterinere ihtiyaç var.
Köyde nasıl bir imam kardeşimiz varsa, köylüye hizmet ediyorsa, veteriner tayin edeceğiz hayvancılık varsa, ziraat mühendisi tayin edeceğiz tarımla uğraşıyorsa, ziraat teknisyeni tayin edeceğiz. Bunların tamamı toprak analizlerini yapacaklar, çiftçiye yol gösterecekler, hayvanların aşılamasını yapacaklar. Dolayısıyla bunlar kamu görevlisi olarak kırsalda çalışacaklar. Köylüye, üretene, alın teri dökene hizmet verecekler.
Diyeceksiniz ki; ya ‘Kılıçdaroğlu gayet güzel söylüyorsun da bunların nasıl yapacaksın para var mı para? Para var kardeşim. Bütün mesele parayı nereye harcayacağınız bir siyasi tercih. Ben parayı alın terinden yana harcıyorum, onlar parayı beşli çeteden yana harcıyorlar. Ben parayı üretenden yana harcıyorum, onlar parayı köprü, yol işi yapan işi yapan avanta götürenler için harcıyorlar. Aramızda siyahla beyaz kadar fark var. Ben parayı bu ülkenin çıkarı, menfaati için, bu ülkenin insanlarının çıkarı için harcayacağım.”
‘HANİ BUNLAR FAİZE KARŞIYDI’
Türkiye’nin faiz ödemesine ilişkin rakamlar paylaşan Kılıçdaroğlu, “Bakın nereye harcıyorlar, birkaç rakam vereceğim. 2021 yılı ödediğimiz faiz 191 milyar lira. 2022 ödediğimiz faiz 191 milyar liradan 342 milyar liraya çıkmış. 2023 bu yılın sonuna kadar hükümet diyor ki orta vadeli programda yıl sonuna kadar ödeyeceğimiz faiz 342 milyardan 582 milyar liraya çıktı. Hani bunlar faize karşıydı. Tefeciye hizmet edeceksin, tefecinin her türlü talebini yerine getireceksin, dönüp millete diyeceksin ki; ‘Ben size bu malı veriyorum ama millete de diyeceğim ki biz faize karşıyız.’ Sen onu Kılıçdaroğlu’nun külahına anlat; bu rakamların tamamını biliyorum.
Yap- işlet- devret, kur korumalı mevduat, ya da kamu-özel iş birliği; 20 liralık işi 500 liraya veriyorsun. Bir de gelir, hazine garantisi veriyorsun. Ben bunu seyredecek miyim; yemezler. Vatandaşın her birisinin hakkının ve hukukunun korunması için ne gerekiyorsa yapacağım. Hiç endişeniz olmasın ‘Efendim gelip bizim mallara el mi koyacaksın?’ Hayır, efendim, adaletle yapacağım adaletle. Dünyanın hiçbir mahkemesi, adalet dağıtan hiçbir mahkemesi bir toplumun, bir milletin soyulmasını ‘evet’ demez. Şu anda Türkiye’de açıkça soyluyor” diye konuştu.
‘MÜJDEMİ İSTERİM; ERKEN SEÇİM YAPACAK HERHALDE’
Erken seçim öngörüsünde bulunan Kılıçdaroğlu, “Enflasyonun da bir haritasını çıkarttık. 4 Temmuz 2021, ‘Enflasyonun daha yukarı çıkması mümkün değil’ diyor saraydaki zat. 10 Eylül 2021, ‘Fiyat artışlarının önüne geçeceğiz, engelleyeceğiz’ diyor. 17 Kasım 2021 ‘Önümüzdeki yıldan itibaren ferahlama başlayacağız’ diyor. Siz ferahlıyorsunuz da beyefendinin haberi yok demek. 29 Kasım 2021 ‘Göreceksiniz enflasyon nerelere düşecek’ diyor. Gördük zirve yapıyor. 31 Aralık 2021 ‘Teknik bir hakikati ifade ediyoruz enflasyon düşecek’ 18 Ocak 2022 ‘Enflasyon düşüşe girdi’ Nasıl girdi bilmiyoruz.
21 Mart 2022 ‘Vatandaşın sıkıntılarını biliyoruz, vatandaşı enflasyona ezdirmemek boynumuzun borcudur’ diyor. Güzel. Nisan 2022 ‘Yazın fiyatlar düşer’ Umudu yaza bağladı. 6 Temmuz 2202 ‘İnşallah 2023’ye enflasyonu kontrol altına alacağız’ diyor. Yıllar yılı, aydan aya hep her seferinde yeni bir şey söylediğini sanıyor. 6 Eylül 2022, yani bugün ‘Yılbaşından sonra enflasyon hızla düşecek’ diyor. Müjdemi isterim sevgili Giresunlular, demek ki erken seçim yapacak herhalde. O da biliyor ki nasıl olsa erken seçim yapacağız, bu Bay Kemal gelecek, kesinlikle enflasyonu düşürecek. Bunu düşünüyorsa yüzde 100 doğru düşünüyor. Geleceğiz ve enflasyonu düşüreceğiz” dedi.
‘O YALILARI SİZE YEDİRMEYECEĞİZ’
CHP’li belediyelerinin canla başla çalıştığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Belediyelerimize türlü iftira atılıyor. ‘Terörist çalıştırıyor’ vesaire falan bunların tamamı hikaye. Belediye Başkanı gidip zaten savcılıktan iyi hal kağıdı alıyor, sen onu suçluyorsun, bunlara inanmayın. Paniğe kapıldılar. Belediye başkanlarımızı ‘Nasıl çalıştırmayız’ diye yol yöntem arıyorlar. Başkan arkadaşlarıma şunu söyledim; ‘Hiç şikayet etmeyeceksiniz, bütün şikayetleri açacaksınız ve çalışacaksınız.’ Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin halka nasıl hizmet ettiğini bütün engellemelere rağmen tarihe geçireceksiniz.
İstanbul’da belediyenin 2 yalısına da el koydular. Niçin? Boğaz kenarında dünyanın parası eder orası. O yalıları size yedirmeyeceğiz. O yalılar, bu ülkenindir, yedirmeyeceğiz. İşin özeti; sizleri seviyorum. İşim özeti; beraber çalışacağız, akıl akıldan üstündür, özgürce düşüneceksiniz, bütün gençler geleceğe umutla bakacaklar, bir tweet attı diye hiçbir genç gözaltına alınmayacak, sabah erken saatte kapınız çalıyorsa bilin ki çalan bir polis değil, mutlaka size süt getiren bir kişidir. Dolayısıyla bu ülkeye huzuru, refahı, bereketi beraber getireceğiz. En büyük güvencem sizlersiniz, size inanıyorum ve size güveniyorum” diyerek konuşmasını tamamladı.