Antalya’nın 17 kilometre uzunluğundaki falezleri başta olmak üzere Kaleiçi Yat Limanı çevresindeki su altı kirliliğini görüntüleyen dalış eğitmeni Yusuf Öztürk, “Denizden ekmek yiyenler, denize ihanet ediyor” dedi.
Öztürk, plaj işletmelerinden rüzgar nedeniyle uçan havlu, şezlong, güneş şemsiyelerinin yanı sıra içecek şişeleri, masa ve sandalyeler ile hayalet ağların deniz altında metrelerce uzanarak kirliliği artırdığını kaydetti.
Antalya’da dalış eğitmeni Yusuf Öztürk, dalışları sırasında çektiği görüntüleri bir araya getirerek, su altının halini gözler önüne serdi. Turizmin göz bebeği Antalya’nın masmavi deniziyle öne çıktığını ancak suyun altının hiç de öyle olmadığını kaydeden Öztürk, “Denizden ekmek yiyenler, denize ihanet ediyor. Özellikle falezler bölgesindeki otel ve plaj işletmeleri çok dikkatsiz.
Denizin altında havludan tutun da deniz şemsiyesine birçok çöp var. Bu çöpler su şişesi, içki şişesi gibi kimi zaman bilerek kimi zaman farkında olmadan denize sürüklenen çöpler değil. Bunlar rüzgar nedeniyle plajlardan denize uçan ve o plajdaki görevliler tarafından toplanmak yerine denizin dibinde kaderine terk edilen çöpler” diye konuştu.
‘DENİZDEN ÇIKARMAK YERİNE YENİSİNİ KOYUP DEVAM EDİYORLAR’
Öztürk, turistik işletmelerin bu tür olaylara karşı haftada veya ayda 1 kez su altından bu tür çöpleri toplamak yerine denize uçan şezlong ve şemsiyesini yenilemeyi tercih ettiğini belirterek, “Tamamen insan ihmali olan kirlilik bizi çok üzüyor.
Denize düşen bir çöpü suyun altında bırakmak yerine dalgıçlardan yardım isteyip o bölgeyi temizletebilirler fakat onlar ne yapıyor, yeni şezlong şemsiye koyup işlerine devam ediyorlar. Plaj kaynaklı kirlenmelerin nedenleri ise içki şişeleri, su şişeleri, kül tablaları. Suyun altında demir merdiven bile var. Falez bandındaki plajlarda vatandaşların denize inmek için kullandığı demir merdivenlerin eskiyenleri bu şekilde denize bırakılmış. Korkunç görüntüler” dedi.
‘HAYALET AĞLAR HER YERDE’
Balıkçılar tarafından terk edilen hayalet ağların da metrelerce kare alana dağıldığını aktaran Yusuf Öztürk, kamerasıyla su altı habitatını tehdit eden, yüzlerce caretta caretta ve deniz canlısının ölümüne neden olan ağların, kayalık bölgelerde göze çarptığını söyledi. Tonlarca ağırlıktaki bu ağları insan gücüyle deniz üzerine çıkarmanın imkansız olduğunu söyleyen Öztürk, “Özel donanımlı teknelerle bu ağlar temizlenmeli. Kim bilir o ağların içinde kaç tane deniz canlısı hareketsiz kaldığı için can verdi” diye konuştu.
GÖKOĞLU: BELEDİYELER DALIŞ EKİPLERİ KURARAK, DÜZENLİ TEMİZLEMELİ
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu ise sahil bölgesinde deniz tabanındaki görüntülerin içler acısı olduğunu belirterek, “Belediyelerin özel dalgıç ekipleri olması lazım. Sahil şeritlerini belirli periyotlarda taramaları ve bu tür atıklardan temizlemeleri çok önemli. Özellikle Antalya’da öğleden sonra çıkan poyraz, plajlardaki pet şişe, kağıt, havlu ve güneş şemsiyesi gibi birçok materyali denize taşıyor.
Konyaaltı ve falezlerin altı bu çöplerle dolu. Hemen hemen 2 günde bir dalış yapıyoruz ve her dalışımda temizlik yapıyorum. Bizim temizlediğimiz bir nokta iki gün sonra tekrar çöp doluyor. Bu nedenle bu temizlik çalışmaları organize ve düzenli yapılmalı. Belediyeler üniversitede eğitim gören dalgıç bröveli öğrencileri istihdam edebilir. Bu öğrenciler belediye bünyesinde çalışarak denizi düzenli aralıklarla temizleyip kirliliğin önüne geçebilir” dedi.