Avrupa’nın en büyük, dünyanın ikinci büyük ahşap yapısı olma özelliğini taşıyan Büyükada Rum Yetimhanesi’nin restorasyonu için Anıtlar Kurulu’ndan onay çıktığı öğrenildi.
25 Ağustos’taki onayın ardından restorasyon çalışmalarının önünün açıldığını belirten Yetimhane Restorasyon Projesi Koordinatörü Laki Vingas, “Umudumuz yıl sonu itibariyle bu süreci tamamlamak. Finans kaynakları da temin edilirse ve bir buçuk senede tamamlanır” dedi.
Fransız Mimar Alexander Vallaury tarafından 1898’de inşa edilen ‘Prinkipo Palas’ oteli, ruhsat verilmemesi üzerine 1900’lerin başında bir Rum tarafından satın alınarak, yetimhane şeklinde kullanılması şartıyla Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne bağışlandı.
Tarihi yapı, 1964’te kapısına kilit vurulana kadar yaklaşık 6 bin Rum yetime yuva oldu. 57 yıl önce kaderine terk edilen Büyükada Rum Yetimhanesi’nin okul binası için Anıtlar Kurulu’ndan 25 Ağustos’ta restorasyon onayının çıktığı belirtildi. Restorasyonun bir buçuk senede tamamlanacağını söyleyen Yetimhane Restorasyon Projesi Koordinatörü Laki Vingas, okul binasının restorasyon sürecini ve kurul kararını değerlendirdi.
“UYGULAMALAR YIL SONU İTİBARİYLE BAŞLAMIŞ OLUR”
Vingas, yıl sonunda restorasyon uygulamasının başlayacağını belirterek, “Öncelikle çok mutlu olduğumuzu söylemek istiyorum. Bu süreç büyük bir eşikti bizim için. 57 sene öylece duran bir binayı son 2 senedir çevremizin, bilim kurulumuzun, hocalarımızın, mimarların, yerel kurulların, Kültür Bakanlığı’nın ve kişilerin desteğiyle adım adım ilerlettik. O açıdan bu karar bizi çok mutlu etti. Okul binasıyla ilgili restorasyon projesinin de onaylanması üçüncü safha onayı oluyor.
Bundan sonra şantiye ve uygulama sürecine geçebileceğimizin ciddi bir mesajıdır. Geniş bir kadro çalışıyor. Hocalardan bir bilim kurulu oluşturduk; içerisinde mimarlar, sanat tarihi uzmanları, inşaat mühendislerinden oluşan hocalarımız var. Sürece büyük bir heyecanla devam ediyoruz. Bu aşamadan sonra finans kaynaklarına yöneleceğiz. Diliyoruz ki uygulamalar yıl sonu itibariyle başlamış olur. Umudumuz yıl sonu itibariyle bu süreci tamamlamak” dedi. Uygulama aşamasına bir an önce geçmek istediklerini dile getiren Vingas, “En büyük arzumuz çevreye duyarlı bir bina yapmak.
Hem kültürel, hem mimariye sahip çıkmak. Bu başlı başına bir süreçtir, maliyetli süreçtir. Eski bir ahşap, kurtulabilecek bazı kısımları var, çok güzel detaylar var. Onlarla ilgili ciddi bir çalışma sürecindeyiz şu an. İnşallah en iyi şekilde dönüştürüp fonksiyonel hale getirirsek İstanbullulara güzel bir bina kazandırmış olacağız. Bir doğa harikası, dolayısıyla doğaya çok saygılı şekilde restorasyonun yapılmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.
“ŞİRKET TECRÜBELİYSE BİR BUÇUK SENEDE TAMAMLANIR”
Bundan sonraki süreçle ilgili bilgi veren Laki Vingas, “Restorasyonun uygulama süreci için teklif dosyası hazırlanacak. Bu süreç uzun. Projeyi alın, ölçün olmuyor. Bütün bunları çalışacak, metrajlarını hazırlayacak, onun dosyasını hazırlayacak, teferruatlı bir çalışma yapacak arkadaşlarımız var. Ondan sonra o teklif dosyası hazırlanacak. Bu konu, bilim kurulunun uygun olduğu firmalarla paylaşılacak. Teklifler toplanacak, teklifler ekonomik ve referans açıdan değerlendirilecek.
Ondan sonra iş bir ya da iki şirkete kalacak. Bu bir süreçtir, bu süreci 1 ay ya da birkaç haftada tamamlamak mümkün değil, aylarca sürecek olan bir şey. Biz diliyoruz ki bu süreci en kısa zamanda tamamlayalım. Ardından işi bilim kurulunun uygun gördüğü bir firmaya vereceğiz. İş akdi imzalanır ve firma çalışmaya başlar. İşveren işi uygulamaya vermiş olacak. Yıl sonuna kadar yapılacak çalışmalar var. Tahmin ediyorum ki ciddi bir şekilde finans kaynakları temin edilirse ve yoğun şekilde işi yapacak şirket tecrübeli ise bir buçuk senede tamamlanır” ifadelerini kullandı.