Uluslararası Yatırım ve İş Dünyası Konfederasyonu (ULUSKON) Genel Başkanı Nezaket Emine Atasoy, Türkiye’nin içinde bulunduğu cari açığını aşabilecek kapasite ve yeteneğe sahip olduğunu söyledi.
ULUSKON Başkanı Nezaket Emine Atasoy, yaptığı yazılı açıklamada, 2001 yılında cari açığın tetiklediği krizini yaşayan Türkiye’nin sonrasında uygulanan yeni para politikasıyla birlikte dalgalı kura tam geçiş yaptığını, kur rejiminin desteğiyle enflasyonun düşürülmesinin hedeflendiğini anımsattı. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının girişini destekleyici, özelleştirmeyi özendirici bir politikanın izlendiğini ifade eden Atasoy,
“Özelleştirme programlarının da desteğiyle, fiyat istikrarının başarısı için kamu harcamalarının para politikasını bozucu etkilerine izin verilmemiş, enflasyon hedefi doğrultusunda fiyat-ücret dengesi korunmuştur. Enflasyonun kabul edilebilir seviyelerde tutulabilmesi için kur hedeflemesi ve fiyat istikrarını ön planda tutan bir para politikası izlendi ve para politikasında Merkez Bankası tam yetkili kıldı. Merkez Bankası öncülüğünde enflasyon hedeflenmesinde başarıya ulaşılabilmesi, sadece para politikası ile değil kamu finansmanındaki tercihler ve kamu/mali disiplindeki kararlılıkla mümkün olabileceği bilinci genel kabul görmüştür” diye konuştu.
‘İHRACATTA KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜNLERE DAHA FAZLA ÖNEM VERİLMESİ GEREKİR’
ULUSKON Başkanı Atasoy, Türkiye’nin içinde bulunduğu ‘kronik cari açık, yüksek dış borç stoku ve yüksek enflasyon’ sorunlarını aşabilecek kapasite ve yeteneğe sahip olduğunu vurgulayarak, “Enflasyonla mücadelede kur, faiz, fiyat dengesinin istikrarlı bir şekilde kurulmasına olan ihtiyaç öncelikli olmaya devam etmektedir. Yakın bir gelecekte, eğer Merkez Bankası tarafından zamanlama kaçırılırsa, ‘yüksek faiz, yüksek kur, yüksek enflasyon’ sarmalının ülkemizi bekliyor olduğunu, fiyatlarda istikrarsızlığın firmalarımızı ve toplumumuzu daha da zorlayacağını değerlendiriyorum.
Ülkemizde bir an önce Merkez Bankası’nın fiyat istikrarının sağlaması gerektiğini düşünüyorum. Yüksek kur politikası-reel faiz dengesini tesis edilmelidir. İhracatta katma değeri yüksek ürünlere daha fazla önem verilmesi, döviz getirici bir anlayışla firmaların hangi sektörlerde yatırıma öncelik verilmesi gerektiği, dış pazar çeşitliliğinin arttırılması, böylelikle cari açığı azaltıcı bu faktörlerin devlet eliyle devreye sokulması beklenmektedir.”