Bu gerçek ama sevgi saygı kokan, Hz. Ali ile Hz. Fatıma’nın sevda masalı.. Bu sevda uzakta bir kıyı da olsa biz ancak uzaktan izleyebiliriz.
Çok merak ettiğim bir konu gerçek sevgiyi yaşama şekilleri nasıl olmuştur. Kavuşamayan sevda masalları imkansız olmuş ya dağlar delinmiş ya da çöllere düşülmüş mecnun olunmuştur. Acının dip olduğu kör olmuş yaşanan sevgiler de kavuşulmamanın asıl sebebi aslında ben temalı sevgilerdi. Kader bu sevgileri birleştirmedi sevgi bence bu şekilde değil daha içeriler de ruhlara ait olmalıydı. Ben bir insanın birey olarak dürüst merhamet dolu yüreğindeki sevgiyi merak ediyordum. İnanç dolu olmalı günahın sevabın farkında olmalı. Bu konu deney yapılacak bir konu olsaydı keşke ancak tecrübe edilebilir bir durumdu .
İnsanlar bencil ekonomik güce servete düşkünlük belki biraz gösteriş dolu sosyal medya aşklarından yorulduğumuz bir dönemdeyiz. Ben sevginin gizli değerli halini beğeniyorum. Bir gün tesadüf eseri bir yazı okudum.
Hz. Ali bir akşam üzeri Hz Fatıma’yı ağlarken görür. Yanına koşarak gider ve yüzüne bakar .
”Ey Resullah’ın en güzel çiçeği neden ağlıyorsun?”
Hz. Fatıma bekler ve cevap verir;
“Ya Ali ; Bugün gülümsemeni göremeyince benden razı değilsin sandım”
Bir bağlılık bir sevda masalı işte bu dedim. Eşinin bir damla gözyaşını gören bir adamdaki sorduğu soru ne kadar anlamlı ve derindi. Yıllar önce seçilmiş bir kişi tüm zorluklara karşı son kutsal dini yaymakla görevli bir elçinin kızı nasıl bir edep ve haya ile yetiştirilmiş. Öyle seçilmiş bir eski nikahları gökyüzündeki melekler tarafından onların haberi yokken kıyılmış. Okurken boğazım düğümlendi içim de bir boşluk oluştu . Bu sözleri söyleyen bir ruh hangi diyarın insanı dedim. Yazmak istedim satırlar okunursa bir şeyler fark edilir demek istedim.
Aslında her şey yürekte başlıyor içimizi tanımamız gerekiyor. Ben gerçek ama sevgi saygı kokan özel bir bağı anlatmaya çalıştım. Bu bağlılık uzakta bir kıyı da olsa biz ancak uzaktan izleyebiliriz. Hayat bizi yormuş ve tüketmiş ki varlığını kaybettiğimiz duygulardan bir haber yaşıyoruz.
Kalabalık otobüsler ,mutsuz yüzler, sınava giren mutsuz gençler, evliliği lüks salonlara pahalı gelinliklere sığdıran birliktelikler ,uzun çalışma saatleri eve geçince herkesin telefonda geçirdiği uzun saatler ben bazen kendime soruyorum. Gökyüzüne bakıyorum milyonlarca parlayan yıldız siyah bir örtü de asılı duruyorsa yağmur hala toprağı ıslatıyorsa. Yaratıcı sonsuz nimetler sunduğu bu dünya da kullarını unutmuyor. Biz de insanlığımızı unutmadan kalplerimizin aradığı sevgi dolu geçirebileceğimiz hayırlı ömürler diliyorum.
Bir yaşanmışlığı çok şey öğrenerk paylaştım. Sevgiyle kalın…