Böbrek taşı en sık rastlanan sağlık sorunları arasında yer alırken, yol açtığı sorunlar ve tedavisi büyük önem arz ediyor.
Böbrek taşı hastalığının ülkemizde görülme sıklığının yaklaşık yüzde on, on iki civarında olduğunu belirten Türkiye İş Bankası grup şirketleri arasında yer alan Bayındır Söğütözü Hastanesi Üroloji Bölümünden Doç. Dr. Hakan Akan taş oluşmasının en önemli nedenlerinden birinin kişinin genetik yatkınlığı olduğunu belirterek hastalığa dair şu açıklamalarda bulundu.
Yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen böbrek taşları genetik yatkınlığın yanı sıra, aşırı kilo, sıvı tüketim alışkanlığının yetersiz olması, aşırı terlemeye neden olacak fiziki koşullarda çalışma, sıcak iklim ve bazı metabolik bozukluklar ile de ortaya çıkabiliyor.
BU BELİRTİLER BÖBREK TAŞINI İŞARET EDİYOR
Oluşan taşların böbrekte kaldığı sürece bir yakınmaya yol açmayabileceğini belirten Bayındır Söğütözü Hastanesi Üroloji Bölümünden Doç. Dr. Hakan Akan “Böbrekten çıkıp üreter adı verilen idrar kanalı boyunca ilerlemeye başlayan taşlar bulunduğu tarafta böğür bölgesinde ağrıya yol açar. Bu ağrı, bilinen en şiddetli ağrılardan birisidir ve bıçak saplanır tarzda olup aralıklı olarak artış ve azalmalar gösterir.
Taş aşağıya doğru ilerledikçe sık idrara çıkma isteği, mesanede sürekli doluluk hissi, sürekli sıkışma ve idrar yaparken yanma hissi gibi idrar yakınmaları da başlayabilir. Çoğu kez bulantı, kusma ve koyu renkli ya da kanlı idrar da eşlik eder. Bu yakınmalar genellikle kişinin bir acil servise başvurmasına neden olur. Nadiren de olsa enfeksiyonun eşlik etmesine bağlı olarak ateş yükselmesi de olabilir. Ateş yükselmesi çok önemlidir ve en kısa zamanda hastaneye başvurulması gerekir” dedi.
BÖBREK TAŞI TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Böbrek taş tedavisinin ultrasonografi veya bilgisayarlı tomografi tetkiklerinden çıkacak sonuçlara göre belirlendiğini belirten Doç. Dr. Hakan Akan şu açıklamalarda bulundu;
“Böbrekte saptanan taş küçük ve idrar akımına engel olmuyor ise hemen tedavi gerekmeyip izlenmesi düşünülebilir. Ancak taş ya da taşlar büyük ise gelecekte karşılaşılabilecek enfeksiyon ve böbrek fonksiyon kaybı gibi olası riskler dikkate alınarak tedavisi gerçekleştirilebilir. Taş vücut dışından şok dalgası ile kırma (ESWL) yöntemi ile ameliyatsız tedavi edilebilir.
Ancak bu tedavi uygun bulunmuyorsa, idrar yolundan girilerek endoskopik olarak taş kırılabilmektedir (Retrograd intrarenal cerrahi). Daha büyük taşlar için ise perkütan cerrahi yani sırt bölgesinden bir delik oluşturularak taşın alınması gerekli olabilir. Günümüzde açık ameliyat neredeyse hiç uygulanmamaktadır. Taş idrar kanalına girmiş ise hem ağrıya neden olduğu hem de böbreği tıkayarak zarar verdiği için öncelikli tedavisi gereklidir.
Böbreğin belli bir süre tıkanıklığa karşı dayanıklılığı vardır. Bu nedenle, ağrı kontrolü, bol sıvı tüketimi, etkin fiziksel aktivite ile taşın kendiliğinden düşmesi için hekimin uygun bulduğu bir süre kadar beklenebilir. Bu sırada taşın ilerlemesini hızlandırmak amacıyla idrar yollarının direncini azaltan bazı ilaçlar da önerilebilir. Buna rağmen düşmeyen taşlar için idrar yolundan girilerek endoskopik olarak laserle kırma tedavisi (Üreterorenoskopi) gerekebilir.”
BÖBREK TAŞI ÖYKÜSÜ OLANLARIN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER!
Önemli konulardan birisi de taşın nüksetmesini önlemektir. Çünkü önlem alınmadığı takdirde, taş düşüren kişiler sonraki yaşamlarında ilk beş yılda yaklaşık yüzde otuz, yaşam boyunca ise yaklaşık yüzde elli oranında tekrar aynı durumla karşılaşırlar.
Taşların yüzde 80 gibi büyük bir çoğunluğunun kalsiyum içerdiğini belirten Doç. Dr. Hakan Akan “Buna rağmen her hastanın kalsiyum içeren besinleri doğrudan kısıtlaması yanlıştır. Önemli olan günlük kalsiyum gereksinimini yeterli düzeyde tutmaktır. Elde edilen taşın analizi yanında, idrar ve kan testleri ile metabolik değerlendirme de yapılmalıdır. Tetkik sonuçlarında kalsiyum, oksalat ve ürik asit yüksek bulunursa nedeni ortaya konulup tedavi edilmelidir. Ayrıca uygun diyet önerilebilir. Diğer yandan, idrarda düşük bulunan sitrat ve magnezyum gibi maddelerin ilaçla desteklenmesi gerekebilir.
Taşın tipine göre, idrarın asidik olmasını engelleyen ilaçların kullanımı da gerekebilir. Genel önlem olarak, taş riski olan kişilerin mutlaka bol sıvı tüketmesi önerilir. Normal bir erişkin bireyin, günlük olarak yaklaşık 2-2,5 litre idrar oluşturabilecek kadar, yani yaklaşık 3-3,5 litre sıvı alması gerekir. Bu miktar sadece su içerek değil, diyete dahil diğer sıvı içerikli besinlerle de karşılanabilir. Böbrek taşı riski yüksek olan kişiler aşırı tuz alımından kaçınmalı, hayvansal kaynaklı besinlerin aşırı tüketimini kısıtlayarak sebze, meyve ve özellikle lifli besinleri de bolca tüketmelidirler.” dedi.