Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Bugün İzmir’e yatırımı vererek 2,1 milyarlık yatırımı 5,1 milyara çıkarmış oluyoruz” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, bir dizi program gerçekleştirmek amacıyla geldiği İzmir’de Vali Yavuz Selim Köşger’i makamında ziyaret etti. Valilik Şeref Defteri’ni imzalayan Bakan Özer, daha sonra Vali Köşger, İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentur, AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı ve bakanlık bürokratlarının da yer aldığı toplantıya katıldı. Toplantı sonrası açıklama yapan Bakan Özer, “Yaklaşık 2,1 milyarlık yatırımı İzmir’e kazandırmıştık.
Bugün İzmir’e 3 milyarlık ilave yatırım vererek, 2,1 milyarlık yatırımı 5,1 milyara çıkarmış oluyoruz. İnşallah inanıyorum ki İzmirimiz’de Sayın Valimizin koordinasyonunda yatırımlar hızlı bir şekilde gerçekleşecek. 2022 yılı bitmeden 5,1 milyarlık yatırımı daha yüksek rakamlara çıkarma imkanımız olacak. En önem verdiğimiz konulardan birisi güçlendirme.
İzmir bu bağlamda en mağdur illerimizden biriydi. İzmir’deki güçlendirme çalışmaları devam ediyor. Mevcut yapıların güçlenmesiyle daha dayanıklı ve güvenli eğitim ortamının sağlanması bağlamında 2022 yılına gerçekten çok verimli başladık. İnşallah bugünden itibaren 6-7 ay içerisinde tüm mevcut güçlendirmeleri nihayete erdirmek istiyoruz” diye konuştu.
İZMİR’E 122 YENİ OKUL
2023’ün ilk dönemine kadar çalışmaların büyük ölçüde tamamlanmasının hedeflendiğini belirten Bakan Özer, şu ifadeleri kullandı:
“Artık 2023 yılının ilk döneminde güçlendirmesi yapılmamış, yıkılıp yapılmamış, başlanmamış hiçbir binanın kalmasını istemiyoruz. Bu kapsamda yaklaşık 400 milyonluk yatırımı güçlendirme kapsamında İzmirimize kazandırmış oluyoruz. Yine İzmirimize bugünkü değerlendirmemiz kapsamında 63 yeni bağımsız anaokulu, 21 ilkokul, 16 ortaokul ve 22 lise olmak üzere 122 yeni okulu yatırım programına almış bulunuyoruz. Bu 122 okulun maliyeti yaklaşık 2,3 milyardır.”
Milli Eğitim Bakanlığı olarak en öncelik verdikleri konulardan birinin okul öncesi eğitime erişimi artırmak olduğunu vurgulayan Bakan Özer, “Yaklaşık 3 bin yeni anaokulunu bu sene sonuna kadar tüm Türkiye’de eğitim öğretime kazandıracağız. Göreve geldiğimiz zaman 2 bin 872 tane bağımsız anaokulu vardı. 5 yaştaki okullaşma oranı yüzde 78 idi. Bugün itibariyle bu oran yüzde 93. 750 bağımsız anaokulu, 9 bine yakın ana sınıfı yaptık.
İzmir’de de bu konuya önem veriyoruz ve 63 bağımsız anaokulunu kazandıracağız. İnanıyorum ki 2022 yılının sonuna kadar ihtiyaca göre daha fazla anaokulunu kazandırmış olacağız. Büyük onarım ihtiyacı olan tüm okullarımızın onarımını yapacağız. Son zamanlarda yaşanan sıkıntılı süreçler bazı yatırımların yapılmasını geciktirdi ama süreçler çok hızlı bir şekilde devam edecek. Milli Eğitim Bakanlığı olarak okullarımızın ihtiyacını karşılamakla ilgili hiçbir sıkıntımız yok” değerlendirmesinde bulundu.
‘GEREKLİ ÖNLEMLER ALINDIĞINDA EN GÜVENLİ ORTAMLAR OKULLARDIR’
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, İzmir programı kapsamında ‘2022-2023 Öğretim Yılı Hazırlık Toplantısı’na katıldı. Balçova ilçesinde gerçekleştirilen toplantıda İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, AK Parti Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, bakanlık bürokratları ve eğitimciler yer aldı. Konuşmasında okul yöneticilerine hitap eden Bakan Özer, “Bakan olduktan sonra ilk ziyaretimi İzmir’e yaptım.
İzmir bizim için çok kritik. Milli Eğitim Bakanlığı olarak okul yöneticilerimizin bundan önce hizmetinde olduğumuz gibi bundan sonra da hizmetindeyiz. 6 Eylül’de başlayan ve 17 Haziran’da nihayetlenen 2021-2022 eğitim öğretim yılını yüz yüze eğitimle tamamlamanın mutluluğu içindeyiz. 1,5 yıllık aradan sonra gençlerimizin davranış paternleri değiştikten sonra bu süreci yönetebilmek kolay değildir. 6 Ağustos’ta gerçekleşen devir teslim töreninde ‘Yüz yüze eğitime devam edebilmek için vakaların sıfır olmasını beklemeyeceğiz’ sözünden sonra kamuoyunun aslında inanmadığını gördük.
Tekrar okulların kapanacağını varsayarak tüm süreçleri organize etmişler. Öğrenci servisleri İstanbul’da hizmete girmedi. Kararlı bir süreci yönetince tüm toplum şunu gördü, gerekli önlemler alındığında en güvenli ortamlar okullardır” dedi.
‘NİTELİKLİ EĞİTİM İÇİN GEREKLİ KAPASİTEYE SAHİBİZ’
Pandemi sürecinde öğretmenlerin olumsuz algılarla yüz yüze kaldığını ifade eden Bakan Özer, “Sanki okullara gelmek istemiyorlar, oturdukları yerden ders ücreti almak istiyorlar gibi hak etmedikleri bir algının içerisine sokuldular. Öğretmenlerimiz ilk defa karşılaştıkları bir salgında dijital içerik üretme, öğrencilerin yanında olma, çalışma gruplarında fedakarca çalışma, topluma örnek olma davranışını tüm topluma gösterdiler.
Eğer bakanlık olarak kararlı bir şekilde süreç yürütülürse, beraber yol yürüyebilen güçlü bir ekipsiniz. Tüm öğretmenlerimize desteklerinden dolayı şükranlarımı sunuyorum. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bir Milli Eğitim Bakanı tarafından yılda iki defa başarı belgesinin verildiği bir döneme şahitlik ettik. Sizle el ele verdiğimizde çözemeyeceğimiz hiçbir problem yok. Bu ülkenin çocuklarının nitelikli eğitim alması için gerekli kapasiteye sahibiz” diye konuştu.
‘SON 20 YILDA DEVASA YATIRIMLAR YAPILDI’
Eğitimde yaşanan dönüşümlere dikkati çeken Bakan Özer, şöyle devam etti:
“Okul öncesinden ortaöğretime kadar tüm kademelerinde okullaşma oranlarını arttırmak için son 20 yılda devasa yatırımlar yapıldı. 2000’li yıllarda yaklaşık 300 bin derslik vardı. Bugün 855 bin derslik olan bir eğitim sistemine sahibiz. Bu yatırımlar gerçekten okul öncesinden yükseköğretime kadar tüm kademelerde okullaşma oranlarında ciddi bir sıçramaya neden oldu. 2000’li yıllarda 5 yaşındaki okullaşma yüzde 11 idi. Bugün ise yüzde 93. Yükseköğretim yüzde 14’lerden yüzde 48,5’lara ulaştı” dedi.
‘ÖĞRETMEN SAYISI İKİ KATINI AŞTI’
Okullaşmanın artmasının iki kazananı olduğunu vurgulayan Bakan Özer, “Birincisi sosyo-ekonomik seviyesi dezavantajlı olan kesim. Maddi gücü iyi olmayan kesim bu sürecin en fazla faydalananı oldu. İkinci kesim ise kız çocuklarımız. Çocuklarımızın okullaşma problemi son 20 yılda çözülmüş oldu. 2002’de kız çocuklarımızın okullaşma oranı yüzde 28,2 idi. Bugün ortaöğretimde yüzde 90’dır. İlk kez 2004 yılından itibaren kadınların okullaşma oranı erkekleri geçti.
Bu ülkenin en kıymetli sermayesi beşeri sermayesidir. Bunu nitelikli hale getirmenin en önemli yolu da eğitimdir. Türkiye her girdiği döngüde başarısını yükselterek devam ediyor. Burada kritik parametre öğretmen başına düşen öğrenci ve öğretmenin niteliğidir. Bugün eğitim sistemimizde 1,2 milyon öğretmenin olduğu bir eğitim sistemine sahibiz. 2000’li yıllarda bu sayı 500 bindi. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 40’lar seviyesindeydi.
Türkiye öğrenci sayısını arttırırken öğretmen başına düşen öğrenci sayısını düşürmeyi başarmıştır. En büyük bütçeyi eğitime veren Cumhurbaşkanı’mıza en içten şükranlarımı sunmak istiyorum. El birliği yaparak eğitimimizi daha iyi noktalara getireceğiz” diye konuştu.
‘5 YAŞTAKİ OKULLAŞMA YÜZDE 93’E ÇIKTI’
Okul öncesinde istenilen noktada olunmadığını belirten Bakan Özer, “3 yaştaki okullaşmada yüzde 14 seviyesini yüzde 50’ye, 5 yaştaki yüzde 78 seviyesini yüzde 100’e eriştirmek istedik. Bu amaçla 3 bin yeni anaokulunu yapmak için yola çıktık. 10 ay gibi kısa bir sürede 758 anaokulu ve 9 bin yeni ana sınıfını hizmete aldık. 5 yaştaki okullaşmayı yüzde 93’e çıkardık. Bizim eğitim sistemimizin en kritik problemlerinden birisi okullar arası başarı farkı.
Eğer sizin çocuklarınızın bir kısmı okul öncesi eğitime erişiyor, bir kısmı erişmiyorsa fark ortaya çıkacaktır. Tüm adımlarımızda eğitimde fırsat eşitliğini arttırmak için okul öncesi eğitime ağırlık verdik. Mesleki eğitim aslında en kritik konulardan biri. Katsayı uygulamasının bu ülkeye ödettiği kritik maliyetler var. Biri akademik başarılı öğrenciler mesleki eğitimden uzaklaştığı için iş gücünün nitelikli yetişememesi, diğeri okullar arası başarı farkı.
Üçüncüsü ise öngörülmeyen bir problem. Akademik olarak başarısız öğrenciler lise türünde kümelenince devamsızlık, disiplin olayları ve madde bağımlılığı gibi problemler görünür olmaya başladı. 1999 yılında yürürlüğe giren bu uygulama ancak 2012 yılında kaldırılabildi. Meslek liselerimiz artık akademik olarak başarılı öğrencilerin tercih ettiği, AR-GE çalışmaları yapan lise türlerine dönüşmüş oldu. Meslek liselerinde yeni bir başarı hikayesi yazılmış oldu” ifadelerini kullandı.
‘BEŞERİ SERMAYE ÜRETİMLE EŞLEŞTİRİLMELİ’
Beşeri sermayenin üretimle eşleştirilmesi gerektiğini belirten Bakan Özer, şöyle devam etti:
“Eğer siz beşeri sermayeyi üretimle eşleştiremezseniz rekabet edebilmeniz mümkün değil. 25 Aralık 2021 tarihinde üç değişiklik yaptık. Mesleki eğitim merkezlerinde düzenlemeyle hem işveren hem de öğrenciler için cazip bir mekanizma ürettik. Bu mekanizmanın ne kadar doğru olduğunu öğrenci sayılarında gördük. Çırak kalfa sayısı 160 bindi, bugün 560 bine ulaştı.
10 ayda 400 bin yeni çırak ve kalfa mesleki eğitim merkezlerine dahil oldu. Bu rakamı 1 milyona çıkaracağız. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin insan kaynağı ihtiyacını erişilebilir kılacağız. Genç işsizlik oranını düşürmek için önemli bir adımı hayata geçirmiş olacağız. Mesleki eğitim merkezine kayıt yaptıran bir gencimiz 1700 TL’ye yakın bir ücret alıyor. Artık mesleki eğitim başarı hikayeleriyle kendisinden söz ettiren bir eğitim türüne dönüşecek.”
‘OKULLARIMIZIN İHTİYACINI KARŞILAYACAK GÜCÜMÜZ DE BÜTÇEMİZ DE VAR’
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun altını çizen Bakan Özer, “Öğretmenlerimizin her türlü kişisel gelişimine destek vermek için Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda düzenlemeyi yürürlüğe sokarak, öğretmenliği bir kariyer sistemine uygulamaya soktuk. Bu uygulamanın ne kadar karşılık bulduğunu başvurulardan gördük. 603 bin öğretmenimiz uzman ve başarı öğretmenlik için başvurdu.
Tüm illerimizde 2022-2023 eğitim öğretim yılı hazırlıklarına erken başladık. Okullarımızın tüm ihtiyaçlarını Bakanlık olarak karşıladığımızı siz eğiticilerimize göstermek istiyoruz. Tüm eksiklikleri giderek güçlü bir başlangıç yapabilmek istiyoruz. Bugün tüm okullarımızda 200 milyonu kırtasiye, 150 milyonu temizlik, 80 milyonu küçük onarım, 170 milyonu donatım olmak üzere 600 milyon TL’lik yatırımı tüm okullarımıza göndermiş bulunuyoruz. 400 milyonluk büyük onarımı da bugün itibarıyla açıkladık.
Toplamda 1 milyarlık eğitim bütçesini tüm okullarımıza aktarmış oluyoruz. Okullarda bağış ve kayıt arasında hiçbir zorunluluk ilişkisi yok. Bakanlık olarak tüm okullarımızın ihtiyacını karşılayacak gücümüz de bütçemiz de var. İstediğimiz şey sizlerle birlikte temas halinde yol yürüyebilmek. Sizlerin her türlü talebini karşılayabilecek gücümüz var. Bundan sonra süreçleri okul temelli yürüteceğiz” diye konuştu.
‘OKUL MÜDÜRLERİMİZ KRİTİK ŞAHSİYETLERDİR’
İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, toplantıda yaptığı konuşmada, “Bakan Özer, göreve geldiğinde İzmir’de bütçesel bir sınırlamanın olmadığını ifade etmişti. Bundan dolayı müteşekkiriz. O günden itibaren çalışma ve gayrete başladık. Birikmiş sorunlar var, üzerine yaşanan bir deprem var. Belli bir noktaya doğru ilerliyoruz. İnşallah çok daha iyi hale getirilmesi için gayretlerimizi devam ettireceğiz.
Eğitimin önemli kısmı milli hedeflerin gösterdiği doğrultuda insanımızı yetiştirmek. İyi eğitilmiş genç nüfusumuz dışında bir zenginliğimiz yok. Genç nüfusumuzu ne kadar eğitebiliyorsak o kadar başarılıyız. Okul müdürlerimiz milli politikaları en uç noktaya kadar taşıyabilecek kritik şahsiyetlerdir” dedi.
İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür de çağı okuyabilen, teknolojiyi kullanabilen bir neslin inşası için yürekten çalıştıklarını söyledi.