Karadeniz’in kıyı şeridinde 5 milimetreden daha küçük plastik parçacıklar olan mikroplastik kirliliği araştırıldı. İstanbul-Artvin arasında, 15 farklı plastik türüne rastladıklarını belirten Dr. Yahya Terzi, açıklamalarda bulundu.
Deniz çöpleri ve mikroplastik kirliliğini incelemek üzere Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi’nden bilim insanları, araştırma gerçekleştirdi. Karadeniz’in İstanbul ile Artvin arasını kapsayan tüm kıyı kesiminde, belirlenen 23 istasyondan deniz suyu örnekleri alan uzmanlar, laboratuvar ortamında 5 milimetreden daha küçük plastik parçacıklar olan mikroplastik kirliliğini araştırdı.
İstanbul-Artvin arasındaki 23 istasyondan alınan deniz suyu örneklerinde 15 farklı plastik türünün tespit edildiği araştırmada, en fazla mikroplastik oranına, metreküpte 55 partikülle İstanbul’un Karadeniz kıyılarında rastlanıldı. Kirliliğin en fazla yaşandığı 2’nci bölge tespit edilen Doğu Karadeniz’den alınan örneklerde, metreküpte 30 mikroplastik partikülü belirlendi. Kirliliğin daha az görüldüğü Batı ve Orta Karadeniz kıyılarından alınan örneklerde ise metreküpte 16 ile 4 arasında değişen oranlarda mikroplastik tespit edildi.
‘İSTANBUL’UN KARADENİZ KIYISINDA YOĞUNLUK VAR’
Proje yürütücüsü KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Yahya Terzi, mikroplastik kirlilik araştırmalarını Marmara, Doğu Karadeniz, Batı Karadeniz ve Orta Karadeniz şeklinde bölgelere ayırarak yürüttüklerini söyledi. İstanbul ve Artvin arasında belirlenen 23 istasyondan örnekler aldıklarını belirten Yahya Terzi, “Genel olarak bakarsak, İstanbul’un Karadeniz kıyısında yoğunluğun daha fazla olduğunu belirledik. Yaklaşık olarak metreküpte 55 adet mikroplastik partikülüne rastladık.
Minimum ölçtüğümüz değer ise metreküpte 4 adet oldu. İstanbul’un Karadeniz kıyıları en yüksek miktara sahip çıktı. Bunu takiben de Doğu Karadeniz Bölgesi diğer bölgelere göre daha fazla mikroplastik miktarına sahip. Trabzon’da 4 tane istasyonumuz oldu ve bunlarda partiküllerin sayısı metreküpte 20 ila 30 arasında değişiklikler gösterdi. Orta ve Batı Karadeniz ise mikroplastik kirliğinde nispeten bu bölgelere göre daha düşük” dedi.
‘EN FAZLA PET TÜREVİ PLASTİKLER VAR’
Mikroplastik partiküllerinde yaptıkları laboratuvar analizlerinde 15 farklı plastik tipine rastladıklarını söyleyen Terzi, “Bunlardan sayıca en fazla ise, günlük hayatta pet olarak bilinen ‘Polietilen tereftalat’ maddesine rastladık. Yine ‘Polietilen’, ‘Polipropilen’ gibi farklı polimerlerin baskın olduğunu görüyoruz. Dünyadaki üretimine baktığımızda, bu plastik tiplerinin çok yoğun ve kullanımının çok daha fazla olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.
Plastiklerin parçalanarak mikroplastiklere dönüştüğünü ve hamsi gibi deniz canlılarınca tüketildiğini dile getiren Terzi, “Doğaya büyük halde ulaşan pet şişe gibi maddeler, denize ulaştıklarında fiziksel ve kimyasal etkilere maruz kalıyor ve zamanla parçalanıyorlar. Bu parçalanma sonucunda bizim mikroplastik dediğimiz 5 milimetrenin altındaki partiküllere dönüşüp çevreyi kirletmeye devam ediyorlar. Mikroplastiklerin deniz canlıları tarafından yutulduğunu biliyoruz. ‘Zooplankton’ dediğimiz küçük canlılar besin zincirinin en alt seviyesinde bulunan canlılardan bir tanesi.
Karadeniz için çok önemli bir tür olan hamsi de bunlarla besleniyor. Besin zinciri vasıtasıyla tükettiğimiz balıklara da erişebiliyorlar. Sonuç olarak plastiklerin bertaraf ve geri dönüşümü konusunda dikkat etmemiz gerekiyor. Bunların doğaya karışmasını azaltmalıyız. Çünkü mikroplastikleri denizlerden temizlememiz mevcut bilgi ve teknolojilerle mümkün değil” dedi.