Hayat bazen siyah beyaz derler ya hani. Bazen değil, hayatın kendisi hem siyahtır hem beyaz. Hayatın griye çalar biraz…
Hem gözyaşıdır hem sevinç, gelgitleri vardır hayatın, çoğu kez anlamaya fırsat dahi vermez. Her şey bir anda tükenir gider, tıpkı gözyaşı gibi. Bazen de gün ışığı gibidir hayat uyanınca ruhuna dokunur, yeniden nefes alıyor olman tek sebeptir sevinçli yaşamaya aslında.
Ne kadar daha nefes alacağını bilemez ya insan tıpkı siyahın gri oluşu gibi. Çoğu zamanda heveslerin kursakta kalması gibi gökyüzünün gri oluşu,
Nereden başladık hayata, az çok alarak mı? Yoksa çoktan azaltarak mı? Griye çalar bazı zamanlar mavi, usul usul damlatır yağmurunu işte o zaman griye döner bulutlar.
Kasvet çöker, tıpkı çaresiz ağlayan bir bebek gibi. Yorulmak gibidir hayat yürüdükçe açılmak gibidir bazen de. Bir enstrümandır hayat, senfonisi olmadan yaşanmayan. Türkü misali yanıktır birazda
İşte o yüzden hayatın dengesi gökkuşağı renklerine bürünmüş olsa da, yazın kışa dönmesi gibidir griye çalan hayat.
Yaş almak gibidir en çok..
Bir saatin sesinde mesela tik tak …
Bir umutta saklıdır griye çalan mavi
Bir acıda saklı beyazın grisi
En çok insanın içinde saklıdır hayatın kendisi..
Ve bazen aşktadır yaksa da inanmaya inanmaktır hayatta ki gri.
Gözlerde saklıdır derinliklerin grisi ve belki de hissettiklerini gizlediğin de saklıdır.
Kim bilir belki yarınlarda saklıdır. Ve sen bunu okuyan senin grin en çok hangi evrede?…