İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı “Batı Akdeniz’deki plan değişikliği kararı tarihi ve doğal zenginlikleri yok edecek bir
talan planıdır. Kentlerin geleceğinin, oldu-bittiye getirilmesi, maalesef tarihin talan edilmesi dışına bir sonuç doğurmamaktadır” dedi.
Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, Antalya-Burdur-Isparta Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğinin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca onaylanıp, askıya çıkarıldığını hatırlatarak, “Böylesi önemli planlamaların, oldu-bittiye getirilmesi, maalesef tarihi ve doğal zenginliklerimizin talan edilmesi dışına bir sonuç doğurmamaktadır” dedi. Subaşı plan değişikliği gerçekleşirse tarihi ve doğal zenginliklerimizin yok olacağını da söyledi.
Ekosistem harap edilecek
Planla İlgili eleştirilerini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istemi ile TBMM Başkanlığına verdiği önerge ile dile getiren Hasan Subaşı; “Pandemi sürecinde tüm dünya devletlerinin en stratejik öncelikli başlıkları gıda üretimi ve tarım olmuştur. Küresel kıtlık ve gıda krizi riski ülkeleri tehdit etmektedir.
Böyle bir sorunla karşı karşıya iken, sulanabilir verimli tarım topraklarının turizm tesis alanına dönüştürülerek yapılaşmaya açılması için planlama yapılması kabul edilemez” dedi. Subaşı ayrıca Koruma altındaki alanlarda yapılaşma kararları alınmasının, doğal sit alanlarına geri dönülmez, telafisi güç zararlar vereceğini de dile getirerek, çevresinde de yapılaşma baskılarını artıracağını, yetersiz olan altyapı ve artıma sistemleriyle, doğa kirlenerek, turizmden beklenen fayda sağlanamayacağı gibi, ekosistem de harap edileceğini dile getirdi.
Bakanlık kendi aldığı koruma kararlarını yok sayıyor
Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, plan değişikliğinin sadece Antalya Bölgesine vereceği zararları önergesinin gerekçesinde dile getirerek şunları söyledi:
Plan değişikliğiyle, Akdeniz Bölgesinin tarihi ve doğal koruma alanlarını içinde barındıran Antalya’nın doğusundan batısına; Kaş, Kalkan, Patara, Sıçanadası, Küçük Çaltıcak, Büyük Çaltıcak, Kındıl Çeşmesi, Aksu Çayı kıyısı, Kundu Sakızbucak Orman Alanı, Manavgat ve Gazipaşa gibi önemli alanlar turizm tesisi olarak yapılaşmaya açılmaktadır. Dava konusu planlanan bölge içerisinde, tarihi ve doğal zenginliklerimiz, kıyılardaki doğal ve kültürel değerler, sulanabilir verimli tarım toprakları, arkeolojik ve doğal sit alanlar, orman ve zeytinlik alanları, deniz kaplumbağaları yuvalama alanları, Akdeniz foku yaşam alanları, endemik bitki habitatları yer alıyor.
Bu alanlar gerek mahkeme kararıyla gerekse bizzat Bakanlığınızın kararlarıyla ‘Doğal sit-kesin korunacak hassas alan’, ‘Doğal sit-nitelikli koruma alanı’ veya ‘Doğal sit-sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı’ olarak tespit edilmiş ve koruma altına alınmıştır.
Halihazırda, bölgemizde turizmin gelişmesine bağlı olarak yerleşim yerlerinde artan ihtiyacı karşılamak amacıyla yoğun yapılaşmalar olmuş, ancak kentlerin altyapıları yetersiz kalmış ve kentsel gelişme doğal alanları tehdit etmeye başlamıştır. Koruma altındaki alanlarda yapılaşma kararları alınması, doğal sit alanlarına geri dönülmez, telafisi güç zararlar verecek çevresinde de yapılaşma baskılarını artıracak, yetersiz olan altyapı ve artıma sistemleriyle, doğa kirlenecek, turizmden beklenen fayda sağlanamayacağı gibi, ekosistem de harap edilecektir”
Kıyıların kullanımı halka aittir
Anayasa’nın 43. Maddesi uyarınca, kıyıların herkesin eşit ve serbest kullanımına açık olan ve kamu yararına kullanılması zorunlu olan yerler olduğunu dile getiren Hasan Subaşı, “Plan değişikliği ile turizm kararı getirilen bu yerler, kamp ya da piknik yapmak, denize girmek suretiyle halkın yararlandığı ender alanlardır. Kıyı kesiminin bu alanlar dışındaki yerleri, tamamıyla turizm tesisleri tarafından işletilmektedir. Şimdi bir halkın kullanımında olan ve halka ayrılmış bu yerler yok edilecek, vatandaşımız kendi memleketinde denizden, kıyıdan, kumsaldan faydalanamayacaktır” dedi.
TMMOB Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin planı değişikliğinin bazı planlama alanları yönünden kısmi iptali ile yürütmenin durdurulması talebiyle Antalya Nöbetçi İdare Mahkemesi kanalıyla Danıştay’a dava açtığını hatırlatan Hasan Subaşı, eleştirilerini şöyle sürdürdü:
“Çevre Düzeni Planı kararları alınırken, 40-50 yıl sonrası nüfus yoğunluğu, ulaşım gibi hedefler belirlenerek karar oluşturulur. Antalya-Burdur-Isparta Planlama Bölgesi 1/100 bin ölçekli çevre düzeni planı ‘Amaç ve İlkeler’ başlıklı bölümde planın 2025 yılı hedef alınarak yapıldığı belirtilmektedir. 3 yıl gibi çok kısa bir süre için yapılan planlama yapılması; yerel yönetimlerin, sivil toplumun, kent konseylerinin, odaların ve ilgilerin görüşleri alınmadığını göstermektedir.
Böylesi önemli planlamaların, oldu-bittiye getirilmesi, maalesef tarihi ve doğal zenginliklerimizin “talan edilmesi dışına bir sonuç doğurmamaktadır”