Enflasyonun hızla yükselmesinin, faiz alacakları bakımından hukuken önemli bir etkisi ortaya çıktığını söyleyen Doç. Dr. Umut Yeniocak, para borcunu zamanında ödemeyen kişiye, kanun gereği, gecikme süresi ile orantılı olarak faize ek olarak tazminat ödenmesi gerektiğini belirtti..
Bu oranların yıllık olduğuna dikkat çeken Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türkiye Barolar Birliği Yasa İzleme Merkezi Yürütme Kurulu Sözcüsü Doç. Dr. Umut Yeniocak, son dönemde bazen bir iki ay içerisinde bile bu faiz oranlarının üzerinde enflasyon gerçekleştiğini ifade etti. Yeniocak, ekonominin bu yapısı, para borçlusu olan kişilerin borçlarını geç ödemeleri için adeta teşvik edici bir durumu ortaya çıkardığını vurguladı.
Konuyu bir örnek ile açıklayan Yeniocak, “Düşünün 100.000 TL borcunuz var. Borcunuzu altı ay geç öderseniz, ticari bir alacak olsa bile ödeyeceğiniz yasal faiz oranı altı ay için en fazla yüzde 8 civarıdır. Hâlbuki altı aylık süreçte gerçekleşen enflasyon oranı resmî rakamlara göre dahi neredeyse yüzde 35-40 civarındadır. Para borçlusu, parayı elinde tutsa, faize yatırsa ya da başka bir işinde kullansa ve borcunu altı ay gecikmeli olarak faiziyle ödese, bu işten karlı çıkmaktadır. Alacaklı taraf ise, kendisine ödenen faiz miktarından çok daha fazla zarara uğrayacaktır” diye konuştu.
“EK TAZMİNAT DAVASI AÇARAK FARKI TALEP EDEBİLİRLER”
Türk hukukunda, faiz ödemesinin gerçek zararı karşılamadığı durumlarda ek tazminat talep etme imkânı olduğuna işaret eden Doç. Dr. Yeniocak, alacağını geç tahsil eden kişilerin, kendilerine ödenen yasal faiz oranıyla, ülkede gerçekleşen enflasyon oranı arasındaki farkı, ek tazminat davası açarak talep edebileceklerini belirtti.
Yakın zamanda Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelen benzer bir olayı hatırlatan Doç. Dr. Yeniocak, “Hazine’den alacağı olan parayı geç tahsil eden bir şirket, kendisine ödenen gecikme faizinin bu gecikme sürecinde gerçekleşen enflasyon oranından düşük kalması sebebiyle, ödenen faizin zararını karşılamaya yetmediğini, gerçekleşen enflasyon oranıyla kendisine ödenen faiz oranı arasındaki farkın ek tazminat olarak kendisine ödenmesini talep ederek dava açabildi” açıklamasında bulundu.
Şirketin açtığı bu davada Yargıtay’ın, “enflasyonun faiz oranından yüksek olması, ek tazminat ödenmesi için tek başına yeterli değildir” diyerek davayı reddettiğini ancak şirketin avukatı aracılığıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğunu anlattı. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar sonucunda şirketin, ek tazminat alma imkânına kavuştuğunu anlattı.
Doç. Dr. Yeniocak, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararında; Yargıtay’ın faiz oranıyla enflasyon oranı arasındaki farkın zarar olarak talep edilemeyeceği yönündeki yerleşik uygulamasının Anayasal hak ihlali olduğuna hükmettiğini söyledi. Yeniocak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de uygulamaları doğrultusunda Yargıtay’ın bu tür davalarda faiz oranıyla enflasyon oranı arasındaki farkı, zararın ispatı bakımından yeterli kabul edip tazminat ödenmesine karar vermesi gerektiği yönünde önemli bir içtihat oluşturduğuna dikkat çekti.
Doç. Dr. Yeniocak yüksek enflasyon nedeniyle Faiz alacaklarının geç ödenmesi nedeniyle zarara uğrayan kişilere; enflasyon oranı ile kendilerine ödenen yasal faiz oranı arasındaki farkın da tazminat olarak kendilerine ödenmesi gerektiği iddiasıyla dava açılabileceklerini, Anayasa Mahkemesi’nin bu emsal kararını dayanak olarak göstermelerini tavsiye etti.