Türk’ün başbuğu Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997’de geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara’da yaşama veda etmiştir. Kimilerimiz onu sevmese de iyi bir Türk Milliyetçisi ve iyi bir Türk Subayıdır.
1860 Yılında Kayseri’nin Pınarbaşı İlçesinin Yukarı Köşkerli Köyünde Avşar Obalarından Koyunoğlu ailesi bir toprak meselesi yüzünden kavgaya girişince Sultan Abdülaziz’in fermanıyla Kıbrıs’a sürgün edilmişlerdir. 25 Kasım 1917 yılında Lefkoşa Haydarpaşa Mahallesinde Koyunoğlu soyuna mensup Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ve esi Fatma Zehra Hanimin Ali Arslan adını verdikleri oğulları dünyaya gelmiştir.
Ali, önce sıbyan mektebine sonra birbirinin ardı sıra gelen ilkokul ve Rüştiye yılları ve her biri birbirinden daha değerli Hüsnü Bey, Selahattin Bey, Mehmet Asim Bey, Ragıp Tüzün Bey, Turgut Bey, Osman Zeki Bey ve Faiz Kaymak gibi Türklük ve Türkçülük şuuruyla bilenmiş birer hançer olan hocalarından feyz alarak yetişmeye başlamıştır. İlerleyen zamanlarda Osman Zeki Bey Ali Arslan’ın adını senin adin “Alparslan olsun, yiğit bir Türk Milliyetçisi ol “ diyerek değiştirmiştir.
Yıl 1933 ve Alparslan’ın artık işgal altında, esaret altında yasamaya dayanacak gücü kalmamıştır. Babası Ahmet Hamdi Bey’i ve Annesi Fatma Zehra Hanım’ı ikna eder, aile mallarını satıp savar yanlarında oğulları Alparslan ve kızları Dervişe’yi de alarak Türkiye’ye dönmüşlerdir.
Alparslan İstanbul’a geldiğinde ilk olarak Kuleli Askeri Lisesi’ne kaydını yaptırmıştır. Lise zamanlarında Atsız Hoca’nın (Hüseyin Nihal Atsız) can evinde, ocağında pişer ve sohbetlerle, şiirlerle, dergilerle, romanlarla mektuplarla Türk aydınlarının gönlüne cemre cemre düşmüş ve yayılmıştır.
Türkçüler tabutluklara atılırlar, işkencelere uğrarlar. Türkiye’de Türk Milliyetçisi olmanın bedelidir bu… Genç Üsteğmen Alparslan Türkeş’te bunlar arasında yer almıştır. 20 Ekim 1944’te kendisini “vatan hainliği” suçlamasıyla sorgulayan Savcıya “Diğer sanıklar gibi bana da vatan hainliği isnat edilmiştir. Bunu şiddetle red ederim. Ben yeryüzünde her şeyden çok milletimi ve vatanımı severim.” diye haykırmıştır. Ancak mahkeme tarafından, 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılmış ve bir yıldır hücre hapsi yattığı için tahliye edilmiştir. Kendisine verilen cezada daha sonra Askeri Yargıtay tarafından bozulmuştur.
1948 Yılında ABD’ye gönderilecek olan 16 subaydan biri olmayı hak kazanan Türkeş burada “gerilla savaşı” eğitimi almıştır ve ülkeye döndükten sonra Çankırı Gerilla Okulu’na yüzbaşı rütbesiyle atanmış ve iki buçuk yıl gerilla hocası olarak görev yapmıştır. Türkeş, 27 Mayıs 1960 günü Demokrat Parti iktidarına karşı gerçekleştirilen askerî darbenin öncesinde, Ankara’ya atandı ve Albay Talat Aydemir’in önerisiyle Milli Birlik Komitesi’ne (MBK) alınarak, darbeyi planlayıp yürütecek olan 38 kişilik MBK içinde yer aldı. Kendi beyanına göre, 27 Mayıs Darbesi’nin fiili lideri kendisidir. Türkeş, darbe hakkında yaptığı açıklamada “27 Mayıs ihtilalinin fiilen lideri benim. General olmamama rağmen fiilen liderliğini ben yaptım” demiştir.
31 Mart 1965’te, 14’lerden eski MBK üyeleri ile birlikte Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne (CKMP) katılarak fiilen siyasi hayata atılmıştır Gerçekleştirilen olağanüstü kongrede Türkeş 698 oy alarak partinin genel başkanı seçildi. Daha sonra 1965 seçimlerinde Ankara’dan milletvekili seçilerek, 48 yaşında parlamentoya girmiştir. 6-8 Şubat 1969’da Adana’da yapılan olağanüstü kongrede CKMP’nin adı Milliyetçi Hareket Partisi, terazi şeklindeki amblemi ise üç hilal olarak değiştirilmiştir.
15 Eylül günü evine gelen inzibat erleri tarafından gözaltına alındı. Öncelikle Erbakan’la birlikte İzmir’deki Uzunada Deniz Üssü’ne götürüldü, buradaki bir villada 20 gün kadar kaldıktan sonra Ankara, Mamak’taki Sıkıyönetim Savcılığı’na götürülerek sorgulanmış ve 11 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı ve toplam 4 yıl 7 ay 25 gün tutuklu kaldıktan sonra, 9 Nisan 1985 tarihinde tahliye edilmiştir.
12 Eylül darbesi ile kapatılmış olan partilerin adlarının kullanılmasına ilişkin olarak Siyasi Partiler Kanunu’nda yapılan değişiklikle MÇP’nin ismi 24 Ocak 1993 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) olarak değiştirildi. 95 Genel Seçimlerinde MHP ve Türkeş parlamento dışı kalmıştır.
Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997’de geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara’da yaşama veda etmiştir. Kimilerimiz onu sevmesede iyi bir Türk Milliyetçisi ve iyi bir Türk Subayıdır. Saygı ve rahmetle…
Sizlere Ozan Arif'in Türkeş için yazdığı şu dizelerle veda etmek isterim; O Türkeş ki, azim ve de imanla, Korkunç engelleri, sıfır imkânla, Yıkıp hedefine varan adamdı...