Twitter ve orada oluşan nefret söylemleri ile ilgili bilgi veren yeni medya uzmanı Dr. Merve Zeynep Sarıbek, “Twitter nefret söyleminin en kolayca yayıldığı bir ekosistem haline geldi” dedi.
Sarıbek, “Twitter başlangıçta kendini bir kriz yönetimi mecrası olarak sunma ve demokrasiye katkı sağlama iddiasındaydı. Bu sebeple burada kendine yer bulan sıradan kullanıcılar olarak Twitter’a savunmasız yakalandık” dedi.
Toplumsal hareketlerin Twitter aracılığıyla organize olmasının, genç internet kullanıcıları üzerinde oldukça büyük bir etki bıraktığına dikkat çeken Beykent Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Merve Zeynep Sarıbek, “Twitter gibi sosyal medya uygulamalarının demokrasiye, çok sesliliğe katkıda bulunacağı yönünde hayalci bir beklenti oluştu fakat bugün gelinen nokta gösteriyor ki Twitter başlangıçtaki beklentilerin tam aksine bot ve fake hesaplarla, linç kültürüyle, nefret söylemiyle, dezenformasyonun, kamplaşmanın, post-truth’un merkezi haline geldi. Yalan haberler gerçeklerden çok daha hızlı yayılıyor. Üstelik insanlar yalan haberin yalan olduğunu bilse de paylaşmaya devam ediyor. Yeter ki kendi duygu, düşünce ve ideolojileri desteklensin” ifadelerini kullandı.
“ULUSAL GÜNDEMİ ŞEKİLLENDİRİYOR”
Twitter gibi global sosyal medya uygulamalarının ulusal gündemi şekillendirdiğini ve tartışma kültürüne büyük zarar verdiğine değinen Sarıbek, “Twitter algoritmaları küresel aktörlerin beklentileri üzerinden ulusal gündemleri de belirliyor. Dolayısıyla karşımıza bizden bağımsız gündemler ortaya çıkarken aslında bizler kendi seçimlerimizi yaptığımızı sanıyoruz. Elon Musk Twitter’ı satın aldıktan sonra Twitter’da daha özgür bir ortam yaratacağını iddia etse bile bunun gerçekleşmesi şu an itibariyle oldukça zor görünüyor. Çünkü şu an Twitter ağı içerisinde bot ve fake hesaplar çok büyük bir yayılıma sahip” diye konuştu.
“SAVUNMASIZ YAKALANDIK”
“Twitter insanları savunmasız yakaladı” diyen Dr. Sarıbek, “Metin temelli bir ağ olması fikir tartışmalarına, sivil toplum organizasyonlarına izin vermesi dolayısıyla insanların kendilerini ifade etme konusunda istekli oldukları bir platform haline geldi fakat maalesef kullanıcının bu eğilimleri gerek kişisel verileri, gerekse duygularının manipülasyonu noktasında küresel bir hegemonya aracı olarak kullanılmaya başlandı. Bu sebeple bir sosyal medya düzenlemesi şart görünüyor.
Avrupa Birliği ‘Dijital Hizmetler Yasası’ adı altında birlik üyelerinin uzlaştığı bir sosyal medya düzenlemesini uygulamaya koymaya hazırlanıyor. Sözü edilen yasa hem yalan haberle mücadeleyi hem küresel ticari tekelleşmeye karşı ulusal aktörlerin korunmasını, yasa dışı içeriğin önlenmesini içeriyor” dedi.
“SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİ İHTİYAÇ”
Dr. Sarıbek, “Bu yasadan hareketle Türkiye’nin de benzer başlıklarda bir düzenlemeye ihtiyacı vardı. Bu noktada bir sosyal medya düzenlemesi Türkiye’de de planlanıyor hatta sonuna gelindi. Fakat elbette burada amaç internetin, sosyal medyanın illegal, terörist faaliyetler veya toplum mühendisliğini amaçlayan yalan içeriklerden arındırılması, kullanıcının kişisel verilerinin korunması olmalı.
Bu düzenleme kullanıcıya daha çok özgürlük ve gerçeği ulaştırmalı fakat amacı bireysel gözetim olmamalıdır. Global teknoloji devleri karşısında devletler gerçek kişilerle muhatap olmalıdır. Türkiye de sosyal medya düzenlemesinde bunu amaçlamaktadır. Hesap verebilirlik noktasında sosyal medya şirketlerinin devletlerle daha şeffaf bir ilişki kurması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.