Son yıllarda ne çok duyar olduk, ah şu eski ramazanlar. Eski tadı yok, Eski ruhu yok, Eski neşesi, bağlılığı, birleştiriciliği yok.
Birlikte sofraların başında, çoluk çocuk telaş içinde ezana kulak kabartan heyecanlı bekleyişler yok. Peki ne oldu bu eski ramazana? Nerelerde, gören duyan yokmu hiç? Geri gelmesi için çaba sarfeden de mi yok? Hem ne olmuştu da böylesine çekip gitti ve yıllarca geri gelmedi? Birşeylere kızmış olmalı zannımca.
Belli ki küstürülmüş o yüzden geri gelmeye de niyeti yok. Yok yok, sorun ramazanda değil, sorun eski insanlarda, lakin bunu kabullenmek pek işimize gelmediği için suçu ramazana atıp gitti gelmiyor diyoruz. Ah insanoğlu, hiçte hatayı kendinde aramayı düşünmez. Halbuki yeniden paylaşmayı becerebilsek. Samimiyeti yeniden yeşertebilsek. Olmazsa olmazımız güveni tazelesek. Karşılık bekleyerek değil de yaradılanı yaradandan ötürü sevebilsek.
Dua’nın gücüne, güler yüzün iyileştirici etkisine yeniden inanabilsek eskisi gibi olmaz mı Ramazanlarımız? Olur azizim olur. Bu ramazanı eskisi gibi karşılamak bizim elimizde. Ramazan geldi, onu samimiyetle karşılayalım ne dersiniz?