Rafların tozunu solumak. Kitap okumayı sevmek kavramı tek başına çok çiğ kalıyor doğrusu. Zira sadece okumak değil, bütünü ile sevilir kitaplar.
Yazarına ilgi duyulur, sevilir. İçindeki karakteri, anlattığı hikayesi sevilir. Kapağındaki resmi yorumlayıp, içinde ne anlatılıyor diye uyandırılan merak sevilir. Kütüphaneye gidildiğinde yüzlerce kitabın raflar da nazlı nazlı dizilmiş okunmayı bekleyişi sevilir. Bir hediye paketine sarılmış size sunulan en sevdiğiniz yazarın en sevdiğiniz kitabını görmenin verdiği heyecan sevilir mesela.
Kahvenin, çayın yanında arkadaş olması, yağan karın yada yağmurun o nefes kesici huzurunu paylaştığın en güzel dost oluşu sevilir. Yanlızlığınızı, kırgınlığınızı, iyi yada kötü günlerinizde yanınızda oluşu sevilir. Kısacası sevmek için kişiye göre muhakkak bir sebep vardır. Ah içinde binbir dünyayı barındıran, yaşamın tek bir hikayeden ibaret olmadığını anlatan, kimsenin kimseye anlatamadığını sır gibi saklayan, derdini, tasasını, umutlarını, hayal kırıklıklarını sadece onu okuyan kişi ile paylaşan kitaplar, iyiki varlar.