Geçmişten bugüne kişilerin ölülere duyduğu özlem, düşünceyi çeşitli yazı ve resimlerle anlatan mezar taşları, ‘Edirne’nin Gömüt Taşları’ araştırma kitabıyla can buldu.
Kitabı Edirne’deki gömüt taşlarını fotoğraflayarak oluşturduklarını belirten yazar Cem Altınel, mezarlıklarda dünden bugüne yaşatılan o saklı ve canlı kültürü yansıtmaya çalıştıklarını söyledi.
‘Edirne’nin Gömüt Taşları’ kitabının lansmanı dün İstanbul Feriye’de gerçekleştirildi. 25 Mart’ta seçkin kitapevlerinde satışa sunularak okuyucuya sunulacak kitabın tasarımını Devrim Yaman yaptı. 640 sayfalık kitap 2,5 yılda hazırlandı. Türk sanatının somut uygulamalarını yansıtan gömüt taşlarının Edirne’deki örnekleri; kitabeleri, bezemeleri ile Osmanlı dönemi Edirne’sinin kültür, sanat, bilim, yazın, politika, askeriye, ekonomi, ticaret, bürokrasi ve sosyal yaşam düzeyini açıklayan pek çok veri sunuyor.
Maestro Reklamcılık tarafından yayımlanan kitap, Edirne’de yüzlerce yıl iç içe yaşamış Türk, Yunan, Musevi, Ermeni, Levanten ve Bulgar gibi farklı etnik kökenlerden gelen kültürlerin, Edirneli taş oyma ustaları (hakkâk) tarafından gömüt taşlarına aktarılan bir dizi estetik imgeyi gün yüzüne çıkarıyor. UZMAR tarafından sosyal sorumluluk anlayışıyla desteklenen proje ile kültürel değerlerin gündeme ulaşması ve korunması amaçlanıyor.
“O DÖNEMLER SEVGİ VE SAYGI DAHA DERİNDİ”
Yazar Cem Altınel, “Gömüt taşına gösterilen özen bir anlamda gömütte yatan kişiye duyulan sevginin yansımasıdır. Günümüzün neredeyse tek tipe indirgenmiş gömütleri ile karşılaştırıldığında, geçen yüzyıllardaki titizlikle kotarılmış gömütler, insanların yakınlarına duyduğu sevgi ve özlemin yoğunluğuna dikkat çeker. Başka bir deyişle geçmiş yüzyıllarda insanlar yitirdikleri yakınları için duygularını onlar için yaptırdıkları gömüt taşları ile betimler. Bu da o dönemdeki ilişkilerin, günümüze göre sevgi ve saygı açısından daha derin olduğu sanısı uyandırır” açıklamasını yaptı.
“DOĞA KOŞULLARI NEDENİYLE YOK OLABİLİRLER”
Bütün çocukluğunun Edirne’de geçtiğini belirten Cem Altınel, “Mezar taşlarında görsel zenginlik çok fazlaydı. Üzerlerinde büyüleyici birtakım semboller, simgeler vardı. Bunu tek tek çözümlemeye başladık. Sonra sınıflandırma aşaması başladı. En mükemmel olanlarını ayırdık. 500 taş fotoğrafını seçtik. Taşların en eskisi ise 1380’li yıllarda yapıldı. Mutlaka Edirne’de bunlarla ilgili müze açılmalıdır. Çünkü kültürümüzü yansıtan bu değerli taşlar, doğa koşulları nedeniyle yok olabilir” dedi.
“ANADOLU VE İSLAMIN HEYKEL SANATI”
Kitabın yayıncılığını yapan Devrim Yaman, çocukluk ve gençlik yıllarının büyük kısmını geçirdiği sur içinde Sultanahmet, Cağaloğlu’ndaki mezar taşlarının hep ilgisini çektiğini, proje gündeme geldiğinde büyük bir heyecan yaşadığını söyledi. Kitap için pandemiye rağmen Edirne’de mezarlıkları tek tek yüzlerce taşın fotoğraflarını tekrar çektiklerini ifade eden Devrim Yaman, “İnsanlar evlerinde otururken biz deli gibi mezar taşı fotoğrafları çektik. Çok güzel bir kitap ortaya çıktı. Mezar taşları çok özel bir kültürü yansıtıyor. Ancak bununla Türkiye’de çok fazla ilgilenilmiyor.
Bu yüzden bu konunun üstünde durulmalı. Mezar taşları İslam kültürünün heykel sanatıdır ve eşsizdir, hiç biri diğeri ile aynı özellikleri taşımaz. Bu kitap, taş işçiliği açısından “hakkâk”ların yarattığı çok özel bu kültürel mirası, sanatı geleceğe taşımak, anlatmak üzere çok önemli bir kitap olacak” şeklinde konuştu.
“MEZAR TAŞI İNSAN HAYATINI ANLATIYOR”
Kitabın sponsoru Noyan Altuğ, “Uzmar Denizcilik olarak Türkiye’nin ilk özel kılavuzluk ve römorkör firmasıyız. Mavi vatanımızı nasıl Deniz Kuvvetlerimiz, Silahlı Kuvvetlerimiz koruyorsa, biz de sivil alanda denizlerde var olan güvenlik ihtiyaçlarını, limanlarda emniyetli manevralar, kazalarla oluşan çevre felaketlerinin temizliği önlenmesi, yangın söndürme çalışmalarını yapıyoruz. Bence mezar taşları, sizin hayatınızı anlatıyor. Doğum, ölüm tarihiniz, isminiz yazıyor. Evrende olaya daha farklı açıdan bakarsanız, bu kadar geçen süreç içerisinde bizim hayatımız bir damla. O damlada da insan bazen kendini dünyanın merkezi olarak görüyor. Fakat bir mezar taşı sizi işaretliyor. Onda da iziniz kaybolmasın diye mermere kazınıyor” diye konuştu.
“MÜZELİK ESER YAPMAK İSTİYORUZ”
Hayatta yapılan şeylerin insanı hatırlattığını belirten Noyan Altuğ sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir süre sonra da bunlar unutulur. Bu kitabın amacı ise biraz da olsa mezar taşı kültürünü yaşatıp yazılı hale getirerek literatüre kazandırmaktır. İnşallah Cumhurbaşkanımızın himayesiyle Ahlat’ı da kitaplaştırmayı düşünüyoruz. Çünkü orası çok çok önemli. Bu yüzden de müzelik bir eser yaparak yeni nesillere kültürümüzü kalitesi daha yüksek kitaplarla aktarmak istiyoruz.”