UNESCO tarafından ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ne alınan 74 yaşındaki Halime Özke, “Ben öldüğümde sipsi kültürü de yok olacak” dedi.
Denizli’nin Beyağaç ilçesinde hayatında hiç okula gitmeyen, kendi elleriyle yaptığı sipsiyi çalarak ünlenen ve 2 yıl önce UNESCO tarafından ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ne alınan 74 yaşındaki Halime Özke, sipsi kültürünü yaşatmak istediğini belirterek, “Soluk yetmiyor”diye çalmak isteyen yok. Ben öldüğümde sipsi kültürü de yok olacak” dedi.
Beyağaç ilçesi Yeni Mahalle’de yaşayan 3 çocuk annesi ve 7 torun sahibi sipsi ustası Halime Özke, 7 yaşında koyun ve keçi otlatırken büyüklerinden sipsi çalmayı öğrendi. Hayatında hiç okula gidemeyen ancak kendi imkanlarıyla okuma yazma öğrenen Özke, kendini sipsi yapımı ve kullanımında oldukça geliştirdi. Sipsi yapımında oldukça usta olan Özke, yaptığı sipsileri satarak ailesinin geçimini sağladı. Nota bilmeden kınalı elleriyle çaldığı sipsisiyle ün kazanan Özke, 2 yıl önce UNESCO tarafından ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ listesine alındı.
Özke, 11 Şubat 2020’de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ ödülünü Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde, düzenlenen törenle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden almanın mutluluğunu yaşadı. Teke yöresi türkülerinde sık kullanılan, küçük boylu üflemeli çalgı olan sipsinin çok güzel bir sesi olduğunu söyleyen Özke, Beyağaç’ta eskisi gibi sipsi sanatını icra edebilen çok kişinin bulunmadığını söyledi. Özke, sipsi kültürünün yok olmak üzere olduğunu, çalgıyı gençlere öğretmek ve sevdirmek istediğini belirtti.
‘MÜZİK ALETLERİ ÇIKINCA SİPSİ DE UNUTULDU’
Sipsinin hayatında önemli bir yere sahip olduğunu anlatan sipsi ustası Halime Özke, “Biz, mahallemizde sipsiyi çalabilen 5 kızdık. Diğer 4 kızın eşleri sipsi çalmalarına izin vermedi. Bir tek ben kaldım. Yıllardır sipsi çalmayı hiç bırakmadım. O benim neşe kaynağım. Eskiden evde, eşimle birlikte çalıp, söylerdik. Sipsi çalınca neşem yerine geliyor. Radyodan türkü öğrenip, sipsiyle çalıyorum. Nefesim yettiğince sipsi çalmak istiyorum. Eskiden düğünlerde ben çalardım, kadınlar kaşıklarla oynardı. Müzik aletleri çıkınca sipsi de unutuldu” dedi.
Sipsi yapımının kolay olmadığını belirten Özke, “Sipsi yapmak bir günümü alıyor. Dere kenarlarında ay karanlıkken kamışları koparıyorum. Ay aydınlıkken olmuyor, kamış ışık görünce çatlıyor. Kuruttuktan sonra şişi kızdırıp, delikler açıyorum. Sonra ucuna emziğini monte ediyorum. Bazen kızgın şişle sipsiyi delerken, kollarımı bile yaktığım oldu. Burundan soluk alıp verirken, ağızdan üfleyerek parmaklarla delikleri açıp kapatarak sipsiyi çalıyorum. Benden başka sipsi yapan yok artık. Çalan çoktu ama artık yok. Sipsi kültürünü yaşatmak istiyorum, gençlere öğretmek istiyorum ama gelen giden yok. ‘Soluk yetmiyor’ diye çalmak isteyen yok. Ben öldüğümde sipsi kültürü de yok olacak. Sipsi kültürünün unutulmasını istemiyorum” diye konuştu.