Arda Güler-Alex De Souza-Pablo Gavi… Fenerbahçe’nin başarısız bir sezonu geride bırakmak üzere olduğu şu son haftalarda elinde taraftarını mutlu edebilecek sadece iki konu var.
Birincisi hala Süper Lig ikinciliğini kovalıyor olması, ikincisi ve asıl önemlisi de Arda Güler gibi genç bir futbolcunun kapkara geçen bu sezonda yıldız gibi parlayarak ortaya çıkması.
Önümüzdeki sezonun yapılanmasına tıpkı Trabzonspor’un bir önceki sezon yaptığı gibi başlaması gerekiyor Fenerbahçe’nin. Bunun için de elindeki oyunculardan hangilerinin kadroda kalacağına, hangilerinin gönderileceğine bu sezon kalan maçlarını deneme tahtası olarak kullanarak belirlemesi lazım. Çünkü ona göre transferler yapılacak. Tabii ki en başta da yeni sezonda takımın başında kimin olacağı önemli. Biz; Löw’le anlaşıldığı, onun da şu anda dışarıdan da olsa takımla ve yapılacak transferlerle ilgili çalışmalar yaptığı varsayımı üzerinden gidiyoruz. Umarım öyledir.
Bu durumda da takımın iskeletinin yavaş yavaş belli olması gerekiyor. Ben, Löw gibi bitmiş bir Alman Milli Takımı’nı gençlerden kurulu bir kadroyla yeniden altın çağlarına kavuşturmuş bir teknik adamın, Fenerbahçe’nin yeniden yapılanmasını da gençler üzerine kuracağını düşünüyorum. Bu durumda Altay, Ferdi ve Arda bu yeniden yapılanmanın baş aktörleri olacaktır.
Fenerbahçe taraftarının, en büyük efsanelerinden biri olan Alex’in yerinin yıllardır doldurulamamış olması ve alt yapıdan bir türlü genç bir yıldızın çıkmaması yüzünden büyük hayal kırıklıkları bulunmakta. O yüzden de her yeni yapılan on numara transferi ya da alt yapıdan çıkan her genç futbolcuya büyük umutlar ve misyonlar yüklüyorlar.
Bunlar gerçekleşmeyince de hem bu futbolculara hem de takıma karşı küskünlükler yaşıyorlar. Şu anda da Arda Güler’e yapılan tamamıyla bu. Hatta işi daha da zor. Çünkü her iki beklentiyi de bu çocuğa indirgemiş durumdalar. Hemen hepsi yeni Alex’imiz gözüyle bakıyor ona.
Şimdi değilse bile bir kaç yıl sonra onun yerini alacağını düşünüyorlar. Ama bu gerçekten de bu çocuğa büyük haksızlık olur. Çünkü Arda, Alex değil. Alex çok çok büyük bir futbolcuydu. Yeri kolay kolay dolmaz. Her hangi bir futbolcuyla karşılaştırılamaz da.
Arda ise henüz çok genç olan ama müthiş yeteneklere sahip bir futbolcu. Onu Alex ile karşılaştırmak yerine, büyük bir futbolcu olabilmesi için çok çalışması gerektiğini sürekli öğütlememiz, şımarmaması için çok dikkatli davranmamız gerekli. Ama bu demek değil ki İsmail Kartal gibi onu “koruma(!)” bahanesiyle oynatmayalım. Bir genç futbolcu sürekli oynayarak gelişir. Kaldı ki fiziki olarak çok da ezilecek bir durumda değil Arda.
Örneğin, yine Fenerbahçe taraftarının büyük umutlar besleyip hayal kırıklığı yaşadığı Ömer Faruk gibi çelimsiz değil. O yüzden sürekli oynatılmalı. Hem de ilk on birde. Tekrar Alex ile kıyaslanması konusuna gelince. Alex’in en büyük eksiği neydi ? Çok fazla koşmaması, defans yapmaması, mücadele etmemesi. O, bu açıklarını müthiş futbol zekası ve yeteneği ile kapatıyordu. Fiziğinin de imkan vermediği bu eksikliklerine rağmen; yeri geldiğinde kafa golleri atıyor, pres yapıp top da kapıyordu. Çünkü çok zeki bir futbolcuydu ve sahada nerede durması gerektiğini, nerede koşup nerede koşmaması gerektiğini biliyordu.
Zaten bu olmayan özellikleri yüzünden Avrupa’nın üst düzey liglerinin dev takımlarında değil de Brezilya ve Türkiye gibi temposu düşük liglerde oynadı. Arda Güler’in Alex’de eksik olan bu özellikler üzerine kendisini geliştirmesi lazım. Sadece topla değil, topsuz oyunu da iyi oynaması gerekir. Yeri geldiğinde topun kendisine gelmesini beklememeli, topu kazanmak için o uğraşmalı. İşte o zaman dünya çapında bir orta saha olur ve Real, Barça, City, Bayern gibi takımlara transfer olabilir.
Kendisinden önceki yetenekli gençlerin en büyük hatası buydu. Tekniklerine ve yeteneklerine güvenip bu özelliklerini geliştirmemiş olmaları. O yüzden de hepsi silinip gitti. Örneğin, Ferdi de ilk sezonlarında aynı onlar gibiydi. Çok korkuyordum onun da hazin bir sonla kaybolmasından. Eljif Elmas’la aynı dönemlerde gelmelerine rağmen, Eljif bu özelliklerini geliştirip, fiziğini de kuvvetlendirerek, Ferdi’den yetenek olarak geride olmasına rağmen Napoli’ye rekor ücretle transfer oldu ve orada kalıcı olmayı başarabildi. Ferdi Kadıoğlu da bu sezon nihayet bunu başardı ve büyük aşama katetti. Takımın bu sezon performansı en yüksek oyuncusu konumuna geldi.
Artık dünya futbolunda oyunu tek taraflı oynayan futbolcuların ve klasik on numaraların devri bitti. O yüzden Arda, çok çok çalışmalı ve üstüne koyarak devam etmeli. Bunu yaparsa gerçekten büyük yerlere geleceğine inancım yüksek. Fenerbahçe taraftarının da ona büyük destek vereceğinden sonuna kadar eminim.
Bir de Milli Takım konusu var ki, o da başlı başına bir olay. Dünyanın en pahalı takımlarından biri olan, aynı bizim gibi yeniden yapılanma süreci yaşarken aynı zamanda başarı da beklenen dünya devi Barcelona’da 17 yaşındaki Pablo Gavi, şimdiye kadar 33 maçta 2 gol 5 asistlik bir performans ortaya koydu.
İspanya Milli Takımı teknik direktörü Luis Enrique de onu milli takıma çağırmaktan bir saniye tereddüt etmedi ve oynattı. Arda’nın bu sezonki performansı 10 maçta (2 maç ilk onbir) 1 gol 4 asist. Yani Gavi ile karşılaştırıldığında hiç de aşağı kalır değil, hatta daha iyi. Keza Jude Bellingham 17 yaşında İngiltere Milli Takımı’nda, Wirtz de 18 yaşında Alman Milli Takımı’nda oynuyorsa Arda, Türk Milli Takımı’nda çok rahat oynar. Çünkü bu saydığımız milli takımlar yani İspanya, Almanya ve İngiltere, emin olun bizden daha fazla kamuoyu baskısı olan ülkeler.
Çünkü dünya futbolunun zirvesindeki takımlar. Burada en büyük iş Stefan Kuntz’a düşüyor. Ya eski kafalı teknik direktörler gibi genç futbolcuları oynatmaktan korkacak, bu riske girmeyecek. Ya da yeni dönem genç teknik direktörler gibi formayı genç futbolculara gözü kapalı emanet edebilecek. Stefan Kuntz’un şu anda şöyle bir rahatlığı var ki; Milli Takımımız UEFA Uluslar Ligi’nde çok aşağılara düşüp C Lig’inde mücadele ediyor. Ve rakiplerimiz Lüksemburg, Litvanya ve Faroe Adaları. Yani genç futbolcuları milli formaya alıştırmak ve yeni kadro yapılanmasını başarmak için büyük bir fırsata sahip.
Umarım Arda Güler’in yolu açık olur. Kişisel ve takım olarak büyük başarılara ulaşır. Adaşı Arda Turan gibi dünyanın en büyük kulüplerinden birinde oynamayı, Avrupa Kupası kazanmayı başarır. Ama yine aynı Arda Turan gibi başarı sarhoşluğu, yanlış arkadaş seçimleri, şımarıklık ve adının futboldan daha çok magazinsel işlerle anılması gibi hatalara düşmez. Başarılar Arda Güler…