Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Her ne kadar iktidar, başka başka suni gündemlerle bunu unutturmaya çalışsa da; maalesef ekonomi insanımızın canını yakıyor” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Haftalık Basın Toplantısında konuştu.
Muhterem arkadaşlar, değerli basın mensupları, ekranları başında bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımız; hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Bugün 16 Mart Çarşamba. Toplantımızın hemen başında; Çanakkale Zaferi’nin 107. yıl dönümünü kutlayarak başlamak istiyorum. 18 Mart…
Tarihimizin önemli dönüm noktalarından biri olan Çanakkale Zaferi; İstiklal Mücadelimizin ruhunun temellerinin de atıldığı yer olmuştur. O dönemde bir destan yazılmıştır.
Çanakkale ruhu; aziz milletimizin birlik ve beraberliğinin, inanç, azim ve kararlılığının hiçbir engel tanımayacağının tüm dünyaya ilanı ve bugün de bizlere yol gösterici bir örnektir.
Bu duygu ve düşüncelerle; Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde bu toprakları bize mukaddes bir vatan olarak emanet eden tüm şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Kurtuluş Savaşımızın tüm kahramanlarını rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.
Almanya Ziyaretimiz
Basın toplantımıza başlarken, bu hafta sonu bir grup arkadaşımla gerçekleştirdiğimiz Avrupa ziyaretine de kısaca temas etmek istiyorum.
Almanya’ya gittiğimizde, oradaki arkadaşlarımızın da çalışmalarıyla Türk asıllı 2 Alman Parlamenter ile görüşme imkanımız oldu.
Onlar bizi tanımaktan, biz de onları tanımaktan memnun olduk. Şu anda Almanya Parlamentosu’nda 18 Türk asıllı parlamanter var. Bu da bizim Almanya’daki nüfuzumuzun geldiği noktayı ve etkinliği gösterme bakımından çok büyük önem taşıyor.
Bunlardan önemli mevkilerde bulunan, bakanlar ve bakanlık yapanlar var, Meclis Başkan Yardımcılığında bulunanlar var…
Aynı zamanda büyükelçiliğimizi ve vatandaşlarımızı da çeşitli vesilelerle ziyaret ettik; özellikle teşkilat mensuplarımızla bir araya geldik, dertlerini dinledik..
Bazı sıkıntılarını bugün buradan dile getirmekte fayda görüyorum.
Gurbetçilerimiz Fahiş Uçak Bileti Fiyatlarından Rahatsız
Türkiye’nin, ne yazık ki Almanya’ya geçmişte göç eden vatandaşlarımızı sadece Türkiye’ye kazandırdıkları döviz vesilesiyle hatırlamaları üzüntü verici. Çünkü bu, aslında onlara hizmet yerine; onları sömürme mantığını yansıtıyor.
Uçak biletlerinin maliyeti belli, fiyatları da bellidir. Ama ne hikmetse, her tatil mevsiminde, özellikle de yaz aylarında ve kışın kısa bir dönem uçak biletleri birdenbire 2-3 misline fırlıyor! Normal olarak 100-150 Euro civarında bulunan bir bilet, bu dönemlerde 400-500 Euroya kadar çıkıyor. 4 kişilik bir aileyi düşünün; gidiş-geliş akıl almaz bir fiyat!
Onlar da orda eskisi kadar rahat değiller; bir de bu vesileyle kendi insanımızı sömürmek, bunu da alenen ilan etmek kabul edilebilir bir mantık değil. THY, eğer zarar ediyorsa bunu telafi etmenin yollarını başka yerlerde aramalı!
Bu konuyu, özellikle her mevsimde Türkiye’ye gelmek isteyen vatandaşlarımız ısrarla dile getirerek, hükümete ulaştırılmasını istediler; biz de bu kürsüden hükümet yetkililerine, THY’ye ve Ulaştırma Bakanlığı’na sesleniyoruz: Lütfen mantıklı olun; mantığı da sadece cebinizi dolduracak para için değil vatandaşa hizmet için kullanın.
Ulaşım Hayal Oldu
Muhterem arkadaşlar; ekonomi başlığı milletimizin öncelikli gündemi olmaya devam ediyor.
Her ne kadar iktidar, başka başka suni gündemlerle bunu unutturmaya çalışsa da; maalesef ekonomi, insanımızın canını yakmaya devam ediyor.
Son günlerde akaryakıt fiyatları ise ekonomi gündeminin en sıcak başlığı…
Erdoğan’ın çok kullandığı ifade vardı: “Durmak Yok Yola Devam” diyordu.
Şimdi vatandaş yola devam edemiyor! Çünkü ekonomik gücü buna yetmiyor.
Akaryakıta peş peşe gelen zamlarla hem şehir içi hem de şehirlerarası ulaşım bir lüks haline geldi.
Bugün akaryakıttaki fahiş artışlar sadece petrol fiyatlarındaki artışlardan kaynaklanmıyor.
Akaryakıttaki zamların en önemli sebebi, iktidarın içine girdiği ve nasıl çıkacağını da bilmediği “kur krizi”dir.
Brent Petrol Fiyatları
- Brent petrol son 1 yılda % 79 yükselirken, benzinin satış fiyatı %187 yükseldi.
- Aradaki fark; eşel mobil sisteminin sona ermesi ve dolar/TL’de son 1 yılda yaşanan %102’lik artış küresel gelişmelerden daha fazla rol oynadı.
- Brent petrol 2014 yılında 111 dolar seviyesindeyken kur 2.11 olduğu için benzinin litresi 5.05 liradan satılıyordu.
- Petrolün 141 dolarla rekor kırdığı 2008’de bile dolar/TL 1.25 seviyesinde olduğu için benzinin litre fiyatı 3.61 liraydı.
- Yani Brent petrol fiyatı 2008’de bugünkü fiyatın %27 üzerindeyken benzinin pompa fiyatı %82 daha ucuzdu.
- Başka bir deyişle; Brent Petrol’ün 2014 yılındaki fiyatı ile bugünkü fiyatı neredeyse aynı olmasına rağmen bugün akaryakıta 15 lira daha fazla ödüyoruz.
Aradaki bu farkın, Erdoğan iktidarının yol açtığı kur krizinden kaynaklandığını özellikle belirtmek istiyorum.
Millet Bayram’da Memleketine Nasıl Gidecek?
Nitekim güncel verilere baktığımızda Avrupa ülkelerinde son 4 ayda benzin fiyatlarındaki artış oranlarında Türkiye %95 ile zirvede yer alıyor.
Cumhurbaşkanı ve iktidar medyasının % 6’lık enflasyon oranıyla diline doladığı Almanya’da benzin fiyatlarındaki artış %29’da kalmıştır.
Artan döviz kurları nedeniyle yurt dışına çıkmak zaten artık hayal olmuştu ama görüyoruz ki; yurt içinde seyahat etmek bile artık lüks haline gelmeye başladı.
Özellikle 8-9 saatlik mesafede bulunan iller için otobüs bileti fiyatları 400-450 lirayı bulmuş durumda. Benzer bir durum şehir içi ulaşımda da geçerli.
İlerleyen haftalarda Ramazan ayını hemen sonrasında da Bayramı idrak edeceğiz.
Bayram nedeniyle memleketine gitmek isteyen iki çocuklu bir aile 400 lira üzerinden hesaplarsak gidiş-geliş için 3200 lira harcamak durumunda kalacak.
Bir asgari ücretlinin maaşı, bu tutarın sadece 1050 lira fazlası…
Ailesiyle bayramı akrabalarının yanında geçirmek isteyen bir kişi bu durumda nasıl memleketine gidecek? Gitse çocuğuna nasıl bayramlık alacak, evin kirasını nasıl ödeyecek?
Kendinizin Sandığınız Başarılar Belki de Düşmanın Size Yaptırdığı İşlerdir
Hal böyleyken aslında, tüm bu yaşananlar artan akaryakıt maliyetlerini değil, Erdoğan iktidarının maliyetlerini gösteriyor.
Erdoğan ve iktidarı, milletimiz için gün geçtikçe daha maliyetli bir hale geliyor ve bu maliyet milletimizin sadece belini değil, kalbini de büküyor.
İnsanların memleketlerine gidip gelmesi son derece olağan ve gerçekti, Erdoğan iktidarı sayesinde hayal oldu.
Eskiden betona, asfalta gömdüğünüz kaynaklarımız karşısında şöyle bir eleştiri getiriyorduk; “Bunlar karın doyurmuyor.”
Şimdi hadi bunu geçtik; artık yaptığınız yatırımlar, insanımızı bir yere ulaştırmıyor bile!
İşin içinden çıkamayınca da dış güçler engel oluyor demeyi huy edindiler.
Her şeye karışan, engel olan fakat insanımızın kullanamadığı, devletin ise her gün tıkır tıkır para ödediği bu köprü ve otoyolları yapmanıza engel olmayan dış güçler karşısında; İsmet Özel’in şu cümleleri ile birlikte kendinizi sorgulayın o zaman; “belki de kendimizin sandığımız başarılar düşmanın bize yaptırdığı işlerdir.”
Ekonomide “1987 Kışı”nı Yaşıyoruz
Değerli arkadaşlar; bu sene de 1987 yılındaki meşhur kışın gelip gelmeyeceğini tartıştık. Mevsimsel olarak öyle bir kış yaşamadık ama 1987 kışı kendini ekonomide gösteriyor maalesef. Bakınız;
- Geçtiğimiz hafta açıklanan ödemeler dengesi verilerinde cari açığın son 4 yılın zirvesinde olduğunu görüyoruz.
- 2022 yılı Ocak ayında dış ticaret açığı 2021 yılının aynı ayına göre %234,9 arttı. Bu artış, “yüksek kur rekabetçi dış ticaret politika” söylemlerine rağmen gerçekleşti.
- İhracatın ithalatı karşılama oranı %63,2’ye kadar geriledi. Oysa geçen yıl Ocak ayında bu oran %83 olarak gerçekleşmişti.
- Hani 6 ayda bu “ekonomi deneyi”nin sonuçlarını görecektik? Adına rekabetçi kur dediğiniz bu “yoksullaştırma modeli” cari açığımızı kapatacaktı?
- Doların bu denli yüksek olması aslında Türkiye için yeni fırsatlar meydana getirecek, Türkiye adeta prangalarından kurtulacaktı?
Milletimiz, Erdoğan İktidarının Her Geçen Gün Artan Maliyetiyle Başa Çıkmaya Çalışıyor
Türkiye bırakın prangalarından kurtulmayı, iktidar sayesinde yeni prangalara vurulmuştur.
Erdoğan iktidarı her zaman olduğu gibi sadece birkaç ay içinde iddiasında başarısız olmuş ve milletimize bir inat uğruna büyük bir bedel ödetmiş oldu aslında.
- Bütçe açıkları da her yıl katlanarak artıyor. 2020 yılında 175 milyar 292 milyon lira olan bütçe açığı 2021 yılında 192 milyar 244 milyon lira olarak gerçekleşti.
- 2022 yılı bütçesinde açık öngörüsü ise 279 milyar lira olarak belirlendi.
- 2022 yılı bütçesinden faize ödenecek para da 240 milyar TL.
- Üstelik “Kur Korumalı Mevduat” için Hazine’nin ödemesi gereken miktar da kur kriziyle birlikte her geçen artıyor.
Hazine’ye binen bu yük, aslında milletimizin sırtına, milletimizin geleceğine yüklenmiştir.
Özetle, maalesef milletimiz; Erdoğan iktidarının artan maliyetleriyle başa çıkmaya çalışıyor.
Ve bu maliyet her geçen gün katlanarak artıyor ne yazık ki…
İktidar Blokunda Korku Bacayı Sarmış!
Evet muhterem arkadaşlarım; hâl böyleyken, sebep olduğu maliyetleri nasıl ortadan kaldıracağına, hiç değilse bir nebze hafifleteceğine odaklanması gerekenler ise başka hesapların peşinde..
Malumunuz, iktidar ve ortağı Seçim Kanunu üzerinde çalışıyordu; geçtiğimiz günlerde kamuoyu ile ayrıntıları paylaşıldı..
İlk söylenmesi gereken zannederim şudur: anlaşılan korku bacayı sarmış!
2018’de aynı saiklerle getirdikleri kendi yasalarını, şimdi bugün yine aynı saiklerle değiştiriyorlar.
Amaç ne peki? Hileyle, matematiğe ve kanun metinlerine takla attırarak 3-5 vekil daha çıkarabilir, ortağıma bir jest yapabilir, muhalefeti dağıtabilir ve seçim güvenliğine gölge düşürebilir miyim…
Amaç bu! Fakat emin olun, 2018’deki tuzaklarına bugün nasıl kendileri düşmüşse; bugün hazırladıkları tuzaklara da yine kendileri yakalanacaklar!
Bu nasıl bir mantık Allah aşkına? Oldu olacak hazırlayın bir kanun; “biz iktidar olana, ortağımız da barajı geçene kadar seçim tekrar edilir.” diye şerh düşün, olsun, bitsin!
Bu İktidarın Seçim Barajı da Ancak Böyle Olurdu; “Ortağımın Aldığı Oy+1”
50+1’i dayatan ortağına mahkum olan iktidar; şimdi de anlaşılan seçim barajını; “ortağımın aldığı oy+1” olarak revize etme ihtiyacı ve mecburiyeti hissediyor.
Fakat ne yaparsanız yapın; ister 6’yı ters çevirip 9 göstermeye kalkın, ister geçmişte yaptığınız gibi 2009’un sıfırlarını atıp, 29’la 11’i toplayıp; 40 yapar deyin…
Bu sefer bu kendinize has matematiğiniz dahi sizi iktidar yapmayacak; bu hesaptan kesinlikle bir iktidar çıkmayacak!
Milletimiz olup bitenlerin, kurulan tuzakların, kurgulanan senaryoların ve hilelerinizin farkındadır.
Cumhurbaşkanı’nın seçim yasaklarından muaf olmasını sağlayarak ve böylelikle devletin tüm imkan ve kaynaklarını partinizin seçim çalışmalarında harcayarak; bir yere varamayacaksınız!
Ancak ve ancak hakka girdiğinizle ve bu tür hilelerle kendinizi küçük düşürdüğünüzle kalacaksınız!
Dış Politika Böyle Yürütülmez, Ülke Böyle İdare Edilmez
Muhterem arkadaşlar, içeride bu yanlış anlayışıyla siyaset yapmaya devam eden iktidar dışarıda da çok farklı bir tutum sergilemiyor maalesef..
Biz öteden beri, edilgen değil etken bir dış politikadan yanayız.
Tüm meselelerde aktif bir diplomasi yürütülmesi gerektiğinin altığını çiziyoruz.
Fakat şahsiyetli ve tutarlı olmak kaydıyla…Ne acıdır ki; katil İsrail devletinin Cumhurbaşkanını şaşalarla karşılamak da bu iktidara nasip oldu..
Almanya ve Yunanistan’dan ülkemize gerçekleştirilen ziyaretler elbette önemli ve gerekli…
Ancak bu süreç nasıl yürütülüyor, ülkemizin kazanımları ne olacak; bunlar üzerindeki soru işaretlerinin giderilmesi gerekiyor.
- Dış politikayı içerdeki seçim hesaplarına endeksleyerek devlet idare edilmez!
- Dış politikayı, bir kişinin kariyer, bir partinin de seçim planlarına göre kurgulayarak ülke yönetilmez! Bu anlayıştan ülkemizin ve insanımızın hayrına bir sonuç çıkmaz!
“Dostluğunuza Diyecek Yok Ya; Peki Dostlarınız Kimler?”
Muhterem arkadaşlar;
-Bu iktidar ne yaptığını, nasıl ve neden yaptığını,
-Dostlarının ve düşmanlarının da kimler olduğunu bilmiyor!
Sözlerime, iktidarın hem içeride hem dışarıda bu savrulmuşluk, tükenmişlik ve tutarsızlık haline karşı bir şiirin şu satırlarıyla son vermek istiyorum:
“Anladık, dediğin dedik; ama dediğin ne?
Doğrusun, söylersin düşündüğünü; ama düşündüğün ne?
Yüreklisin, kime karşı? Akıllısın, yararı kime?
Gözetmezsin madem kendi çıkarını; peki gözettiğin kimin ki?
Dostluğuna diyecek yok da; dostların kimler?”
Bunları soruyor ve cevabını bekliyoruz.
Basın toplantımıza gösterdiğiniz ilgi ve alaka için teşekkür ediyor; hayırlı günler diliyorum.