8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü adından anlaşılacağı üzere evrensel bir gün, başarılarla kutlayalım.
Birleşmiş Milletlere bağlı ülkeler tarafından bir cinsiyet ayrımcılığı adına değil kadınların başarıları başka bir deyişle ürettikleri üzerine kutlanması hedeflenmiş bir gün.
Ama ne yazık ki bu önemli günde sadece kadınların imza attığı başarıları konuşamıyoruz. Kadına şiddet gerçeği halen kanayan yaramız. Ülkemizde hemen her gün acı haberlerle karşılaşıyoruz.
Kadına şiddet bir insanlık suçudur. Hiçbir inançta ve gelenekte yeri yoktur. Kadına şiddet; bir bilinç, bir vicdan sorunudur. Şiddet uygulayan kişi bu şiddeti hiçbir bahaneye sığdıramaz. Hele ki aşka, sevgiye veya kıskançlığa bağlayamaz. Çünkü bir insan gerçekten sevdiği bir insana böyle davranmaz. Sevgisini böyle gösterdiğini söyleyen bir insan ancak bir ruh hastası olabilir. Kadına şiddetin sadece fiziki değil. Ruhsal yani psikolojik veya ekonomik boyutları da vardır. Hepsini tümüyle reddetmemiz gerekiyor.
Kadına şiddetin konuşulmadığı bir Emekçi Kadınlar Günü hepimizin hayali olmalı. Tarihimizin her döneminde Türk Kadını önemli başarılara imza atmıştır. Yeri geldiğinde vatanı için savaş meydanlarında fedakarca mücadele etmesini de Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi bir kahramanı yetiştirmesini de bilmiştir. Bir anne dünyayı değiştirir… Unutmayalım.
Yalnızca annelik veya fedakarlık bakımından değil Türk Kadını tarihe her türlü imzayı atabilecek yetenekte olmuştur. Oyuncu Şebnem Bozoklu’nun bir röportajından gerçekten hoşuma giden bir sözü var. Türk Kadını; aklıyla, zekasıyla hayatta kattıklarıyla, ürettikleriyle, başarılarıyla anılmalıdır. Sahiden uluslararası bir voleybol şampiyonluğu kazandığında, veya sanatsal bir başarı elde ettiğinde hatta Dünya’nın savaştığı bir salgını durduracak aşıyı bulduğunda onlarla gurur duymanın kelimelerle tarifi var mı? Sabiha Gökçen ‘den beri bir geleneğimiz değil midir zaten?
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ‘nün sadece anlamına uygun kutlanacağı nice 8 Martlara… 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu olsun.