Günlerden Pazartesi sevgilimden ayrıldığımdan beri sessizlik bir sakinlik aşk nedir? diye sordum kendi kendime… Aşk bir fısıltıdır. Aşk aslında bir rüyadır.
Ama ayakları yere basan bir aşk daha önemlidir. O halde bir insanın önce işine olan aşkı önemlidir. Zorlu yollar engebeli bayırlar, çukurlar… Dümdüz yol hiçbir zaman olmaz. Aşk öncelikle her şeye başından başlamak demek. Bir aşk seni ne kadar yorsa da sen peşinden gelen diğer insana saygı göstermen gerek.
ÖNCE KENDİNİ SEV
Seni tanımak isteyen kişiye sahip olduğun tutkuyu özveriyi göstermelisin. Her şeye en başından başlayarak. Yapman gereken hedefleri düşünerek. Aşk sadece bir kadından ibaret değil, önce kendini sevip hak ettiğin noktaya erişmen için belirli konforun dışına çıkmalı şartlarını zorlamalısın ve zorladığın zaman bir Alman disipliniyle düşünüp Türk gibi hissettiğin an âşık olur aşık edersin. İşte tüm mesele kendin o halde harekete geç.
Hiçbir şey için geç değil, farkında olmak hayatı fark etmek yaşamaya başlamak demek. Kendi iç sesimle konuşmaya daldım ve yürümeye devam ettim. Telefonum çaldı projem kabul edildi. Haftalar, aylar belki de yıllar sonra beklediğim telefondu. Sonunda kabul edildi. Bence en büyük aşk bu duyguyu yaşamak… Koşarak gittim sevinçle her insanın duraksadığı zaman dilimleri vardı, şimdi gaza basma zamanı … işte şimdi özgüven ve mantık konuşulmalı duyguların esiri olmadan kimseye bağlı muhtaç olmadan kendi çabanla, kendi emeğinle bir yerlere gelebilmek… gülüyorum ama sevinmiyorum tepki yok… Çünkü normal bir durum… Olmam gereken yerdeyim.
Sevinmiyorum içinde fırtınalar kopan bir insanın bu hedefi bir basamak olarak görmez, sevinmeyişi kendine duyduğu saygı. Normal bir durum… Olması gerektiği gibi. Aktörlük sıradan bir dizide sıradan bir rolle gösterilecek bir iş değildir. Aldığın eğitimin, sıranı beklediğin zamanın hakkını verdiğin sürenin, çalıştığın azim gösterdiğin, gayretin sonucu olması gereken benzersiz farkındalığını keşfettiğin an aşk, her noktada kapıyı çalacaktır.