VM Medical Park Maltepe Hastanesi Medikal Onkoloji Kliniği’nden Uzm. Dr. Sema Türker, kanserde umut veren tedaviler hakkında açıklamalarda bulundu.
Kanserin tanı ve tedavisiyle ilgili umut verici araştırmaların devam ettiğini belirten Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Sema Türker, “Doğru hastaya doğru zamanda doğru tedaviyi sağlamak olarak tanımlanan hassas tıp sayesinde kanser hastalarının genel sağ kalım süreleri belirgin biçimde artmıştır” dedi.
Onkolojinin kanser hastalıklarının tanı ve tedavisinin yanı sıra, tedavi sonrası takip, palyatif destek tedavisi ve kanserin önlenmesi ile ilgilenen bilim dalı olduğunu belirten VM Medical Park Maltepe Hastanesi Medikal Onkoloji Kliniği’nden Uzm. Dr. Sema Türker, kanserde umut veren tedaviler hakkında açıklamalarda bulundu.
Kanserin birçok insan için ürkütücü bir hastalık olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Sema Türker, “Kanser tanı ve tedavisi ile ilgili umut verici çalışmalar ve araştırmalar hâlihazırda devam etmektedir. Kemoterapi ilaçları 70 yılı aşkın bir süredir onkoloji uzmanları tarafından kullanılmakta ve kanser tedavisinin ana unsuru olmaya devam etmektedirler. Hassas tıp sayesinde kanser hastalarının genel sağ kalım süreleri belirgin biçimde artmıştır” diye konuştu.
KEMOTERAPİ KANSER TEDAVİSİNDE ÖNEMLİ BİR UNSUR
Kemoterapinin kanser tedavisinde önemine değinen Uzm. Dr. Türker, şu bilgileri paylaştı:
“Kemoterapi her ne kadar uzun süredir tedavide asli unsur olsa da yenilikçi birçok tedavi yöntemi teknolojinin de sunduğu imkânlarla geliştirilmektedir. Örneğin, 2000’li yıllarda kanser genom atlası çalışmaları ile kişiye özel tedaviler günlük pratiğimizde sıklıkla yer almaya başlamıştır. Doğru hastaya doğru zamanda doğru tedaviyi sağlamak olarak tanımlanan hassas tıp, bu alandaki çalışmaların yoğunlaşmasına bağlı olarak kanser tedavisinin temel unsurlarından biri haline gelmiştir. Hassas tıbbın onkolojideki kullanım alanları kanser için yüksek riske sahip kişileri belirlemek, kanserin erken ve doğru tanısında rol almak, hasta için en doğru, etkili ve az yan etkisi olan tedaviyi bulmak şeklinde sıralanabilir.”
MOLEKÜLER TESTTE MUTASYON SAPTANIRSA SAĞ KALIM SÜRESİ ARTIYOR
Hassas tıp sayesinde kanser hastalarının genel sağ kalım sürelerinin belirgin biçimde artmakta olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Türker, “Örneğin, ileri evre akciğer adenokanserinde moleküler test yaptırmadıysanız ve standart tedavi olarak kemoterapi aldıysanız, genel sağ kalım süresi aylarla ölçülmekteyken; moleküler test yaptırdıysanız ve bir mutasyon saptandıysa, genel sağ kalım süresi 4-5 yıla kadar uzayabilmektedir” şeklinde konuştu.
HASTALARIN HAYAT KALİTELERİ DAHA İYİ OLABİLİR
Hassas tıbbın ya da kişiselleştirilmiş tıbbın sadece akciğer kanserinde etkili olan bir tedavi yöntemi olmadığını vurgulayan Uzm. Dr. Türker, şunları söyledi:
“Kişiselleştirilmiş yaklaşımların mevcut olduğu meme, sindirim sistemi kanserleri ve melanom gibi akciğer kanseri dışındaki diğer kanser türlerinde de moleküler testler kullanılmaktadır. Hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapiler ile hastaların hastanede yatış sıklıkları, hastaneye geliş sıklıkları ve hastaların acil servise başvuru sayıları azalmaktadır. Daha da önemlisi, hastaların yaşam süreleri ve hayat kaliteleri önemli ölçüde artmaktadır. Her ne kadar birçok avantaja sahip bir yaklaşım olsa da bu yeni nesil tedavilerde belirli süre sonra direnç gelişebildiği ve her hasta için geçerli olmadığı da bir vakadır. Bu yüzden, hastalar söz konusu hususlar hakkında tedavi öncesinde bilgilendirilmelidirler.”
HASSAS TIP HENÜZ HER KANSER TÜRÜNDE ETKİLİ DEĞİL
Hassas tıptaki en önemli kısıtlılığın, kanser türlerinin sadece bir kısmında etkili olması olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Türker, “Bunun en önemli sebebi de hedeflenebilecek anlamlı genetik mutasyonu bulma oranının düşük olmasıdır. Bunun yanında tümörde bazı mutasyonlar bulunsa bile, elimizde her mutasyon için hedefe yönelik ilacın mevcut olmaması da bir başka kısıtlayıcı unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde kansere yönelik çalışmalar büyük bir hızla sürmektedir. Tıp alanında üzerinde en fazla çalışma yapılan alanlardan biri onkolojidir. Hedefe yönelik tedavi kapsamında çok sayıda klinik çalışma devam etmektedir. Önümüzdeki yıllarda bu konuda önemli gelişmelerin bizleri beklediğini ileri sürmek de yanlış olmayacaktır” dedi.