Hattat Hasan Çelebi “UNESCO bu işe sahip çıktığına göre devlet de herhâlde üzerine düşeni yapacaktır. Ümit ediyorum hat sanatını korunur” dedi
UNESCO’nun hat sanatını Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne almasını değerlendiren hat sanatının dünyada yaşayan en büyük ustalarından Hasan Çelebi, “UNESCO’nun bu kararı devletin mührü olmasını temenni ediyorum. UNESCO bu işe sahip çıktığına göre devlet de herhâlde üzerine düşeni yapacaktır. Ümit ediyorum hat sanatını korunur” dedi.
Hasan Çelebi, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’nun hat sanatını Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne almasını değerlendirdi. Hasan Çelebi, “UNESCO bu işe sahip çıktığına göre devlette herhâlde üzerine düşeni yapacaktır” diye konuştu.
“GÜNÜMÜZDE İCAZET VE TÖRENLERİ DEJENERE OLMUŞ DURUMDA”
Günümüzdeki icazet törenlerinin dejenere olduğunu söyleyen 84 yaşındaki Hattat Hasan Çelebi, “Ama ümit ediyorum ki devletin bu işe el atması dolayısıyla belki bir ciddiyet kazanır. Bugüne kadar bu icazet törenlerini ilk ben ortaya çıkardım. İlk icazet törenini İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA)’nde benimle yapıldı. Benimkini de hoca yazdı. Gittim, aldım, getirdim, yapıştırdım, astım. Kimileri icazet aldığımı sadece sağdan soldan duydu. Şimdi öyle değil. Artık icazet verilirken merasim yapılıyor. Bir de kimileri gelip bir yazı gösteriyor. ‘İyi olmuş diyorum’ bunu icazet sayıyor. Başka yere gidip, ‘ben hocadan icazet aldım’ diyor” dedi.
“ÜMİT EDİYORUM TÜRK HAT SANATI KORUNUR”
UNESCO’nun somut olmayan kültürel miras listesine hat sanatının eklemesini değerlendiren Hattat Hasan Çelebi, “UNESCO‘nun bu kararının devletin mührü olmasını temenni ediyorum. UNESCO bu işe sahip çıktığına göre devlette herhâlde üzerine düşeni yapacaktır. Ümit ediyorum hat sanatı korunur. Zaten bize 2010 yılında bir plaket verilmişti. Bu demektir ki devlet yavaş yavaş bu işe sahip çıkmak istiyor. Ama devlet bu işe benim istediğim gibi sahip çıkmıyor. Fakat bir gün gelir ki o da olacak gibi görünüyor” diye konuştu.
“BİZ BU SANATIN ERKEĞİ KADINI VAR DEMİYORUZ”
Tarihte 105 kadın hattat olduğunu belirten Çelebi, “Eskiden kadın hattatlar vardı. Ama o zamanlar kadınlar pek fazla ön plana çıkmadığı için, onların isimleri pek bilinmiyor. Ancak şu an öyle değil. Kadınlar erkeklerden fazla, ancak erkek hattatlarla başa baş giden kadın hattat çok az. Mesela erkeklerde 10 hattat varken, kadınlarda 1 hattat var. Ümit ediyorum ki bu sayılar daha da artar. Biz bu sanatın erkeği- kadını var demiyoruz. Sadece bu sanatın düzgün yazılmasını istiyoruz. Aynı zamanda müslim-gayrimüslim diye de ayırmıyoruz. Gayrimüslimlerin içinde yazanları Müslüman yapıyor. Mesela İspanyalı Nuriye Garsipya var. Bu hanım Müslüman olmuş, Nuriye ismini almış ve güzel işler yapıyor. Yine benim yetiştirdiğim talebelerden Günnaz diye bir hanım var. Günnaz’ın Londra’da bir lorda hat sanatı öğrettiğini duydum” ifadelerini kullandı.
“İSTER ELİYLE, İSTER AYAĞIYLA, İSTER KALEMİYLE, İSTERSE DE SÜPÜRGEYLE YAZSIN”
Hasan Çelebi, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bizim bu zamana kadar hat sanatına yaptığımız şeyin maksadı bu işin kaybolmaması ve gelişmesi içindi. Bu hat sanatını erkek-kadın fark etmez, kim yaparsa ona teşekkür ederim. Her zaman söylediğim bir söz vardır. İster eliyle ister ayağıyla, ister kalemiyle, isterse de süpürgeyle yazsın. Yeter ki doğru yazsın. Buna hizmet etsin. O kişi kimse onun elini öperim. Yalnız bizim hattatlarımızın bir eksiği var. Hattatlarımızdan bu eksiği telafi etmelerini bekliyorum. Bu işin kültüründe biraz zayıfız. Çünkü bugün bulunduğumuz ortam buna müsait değil. Ama biraz gayret edersek bir parçasına ulaşabiliriz. Bu kültürü tamamen terk etmememiz lazım. Bu kültürü elde etmek için gayret sarf etmemiz lazım.”