Dr. M. Adil Salepçioğlu “TL cinsinden mevduatı cazip hale getirirken, döviz kuruna karşı da bir risk kalkanı oluşturacaktır” dedi
Enflasyon ve kurdaki dalgalanma ile ihracat ve istihdamdaki artışı “İyon Ekonomisi” olarak değerlendiren ve “Ülke olarak ‘Rekabetçi kur, enflasyon, faiz’ eksenini ne kadar negatif görürsek, ‘ihracat, dış ticaret, istihdam’ eksenindeki artışı da o kadar pozitif görebiliriz” diye konuşan Dr. Salepçioğlu, “Dün akşam itibariyle açıklanan yeni ekonomik kararlar TL cinsinden mevduatı cazip hale getirirken, döviz kuruna karşı da bir “risk kalkanı” oluşturacaktır” dedi.
İstanbul Aydın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Dr. M. Adil Salepçioğlu, Türkiye’nin içinde bulunduğu mevcut ekonomik durumu “İyon Ekonomisi” olarak adlandırdı.
Her ekonominin artı ve eksi yönleri olabileceğini, burada da kimyada eksi ve artı yükler yüklenerek oluşan iyonik bağlı bileşikler gibi, ekonomilerin de bu denge haliyle küresel ekonomi içerisinde yer alabileceğini, gerekenin ise bunu doğru şekilde yönetmek olduğunu ifade eden Salepçioğlu; “Cari açığın düşürülmesi ve büyüme eksenini pozitif yük, fiyat istikrarından nisbi uzaklaşma ve rekabetçi kur dalgalanmasını ise negatif yük olarak değerlendirebiliriz. Buna mukabil, alınan yeni ekonomik kararlar ile bir denge sağlanmasına imkan verecek ve ihracatın sürdürülebilirliği ve ithalatın dengelenebilmesi açısından da rasyonel bir değerlendirme oluşturacaktır.
Burada aslolan bu dengenin sağlanması ardından, üretim geliştirme odaklı teşvik kararlarıyla da bu risk kalkanını ‘yatırım kaldıracına’ dönüştürülmesi gerekmektedir. Bunu da Türkiye’nin geliştirmek istediği hem ithal edilen ara mamul mallarda ithal ikameci, hem de cari açığın kapatılması ve büyümenin sürdürülebilirliği açısından ihracata dönük sanayileşme modelini bir arada kullanacağımız bir yapının tesis edilerek, Türkiye’ye özgü bir ekonomik modelin temel varsayımını öngörebiliriz” ifadelerini kullandı.
“ÜR-GE ODAKLI BÜYÜME”
Yeni bir ekonomik model öngörüsü çerçevesinde kısa, orta ve uzun vadeli parametrelerin, tüm ilgili taraflarla iletişime geçilerek yönetilmesi gerektiğini belirten Salepçioğlu, “Üretime dayalı bir büyüme modelinin sonuç vermesi için de Ar-Ge’yi ihmal etmeksizin bir ‘üretim geliştirme’ yani ÜR-GE odaklı bir büyüme politikasının ortaya konulması önem arz etmektedir. ÜR-GE’ye dayalı bir büyüme modeli, diğer bir ifadeyle tam istihdam boyutuyla uygulanacak yeni bir yatırım kaldıracı ve politikalarla desteklenmesi gerekir. Bu süreç yatırım maliyetlerinden dolayı kısa vadede ürün fiyatlarında göreceli bir yükselişe sebebiyet verebilecek olsa da sağlanacak desteklerle orta vadede istihdam artışının istenen seviyeye gelmesiyle birlikte, fiyat istikrarı yönünde de olumlu sonuçlarını görmemiz mümkün olacaktır” dedi.
“Ancak bunun gerçek anlamda yapısal bir değişimle de desteklenmesi, inovasyona ve rekabete dayanan bir iş modeline evrilmesini de gerektirmektedir” diyen Salepçioğlu, “İyon Ekonomisi olarak ifade ettiğimiz, eksi ve artı taraflarıyla küresel ekonomi ile entegre, büyüme ve istihdama dönük makro dengelerin sağlanmasından sonra daha sıkı uygulanabilecek fiyat istikrarı ve enflasyonun aşağıya çekilmesini sağlayacak politikalarla enflasyon optimum bir seviyeye kavuşacaktır” ifadesini kullandı. Salepçioğlu, “Ayrıca küresel açıdan stagflasyon, yani durgunluk içinde enflasyon çekincesinin de olduğu bir evrede, ülkemiz açısından büyüme ve istihdam odaklı bir ekonomik modelin önemli olduğunu vurgulamak gerekir” diyerek sözlerini noktaladı.